Melegim.Forum.St
Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Uyeol10

Join the forum, it's quick and easy

Melegim.Forum.St
Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Uyeol10
Melegim.Forum.St
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Yazarlarin Biyografileri

2 posters

6 sayfadaki 7 sayfası Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7  Sonraki

Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:11 pm

Mehmed Akif Ersoy

İstiklal Marşı Şairi

1873 yılında İstanbul'da doğdu. Bir medrese hocası olan babası doğumuna ebced hesabıyla tarih düşerek ona "Rağıyf" adını vermiş, ancak bu yapay kelime anlaşılmadığı için çevresi onu "Âkif" diye çağırmıştır. Babası Arnavutluk'un Şuşise köyündendir, annesi ise aslen Buharalı'dır. Mehmed Âkif ilköğrenimine Fatih'te Emir Buharî mahalle mektebinde başladı.Maarif Nezareti'ne bağlı iptidaîyi ve Fatih Merkez Rüştiyesi'ni bitirdi.Bunun yanı sıra Arapça ve İslami bilgiler alanında babası tarafından yetiştirildi. Rüştiye'de "hürriyetçi" öğretmenlerinden etkilendi. Fatih Camii'nde İran edebiyatının klasik yapıtlarını okutan Esad Dede'nin derslerini izledi. Türkçe, Arapça, Farsça, ve Fransızca bilgisiyle çevresindekilerin dikkati çekti. Mekteb-i Mülkiye'nin idadi (lise) bölümünde okurken şiirle uğraştı. Edebiyat hocası İsmail Safa'nın izinden giderek yazdığı mesnevileri şair Hersekli Arif Hikmet Bey övgüyle karşıladı.Babasının ölümü ve evlerinin yanması üzerine mezunlarına memuriyet verilen bir yüksek okul seçmek zorunda kaldı. 1889'da girdiği Mülkiye Baytar Mektebi'ni 1893'te birincilikle bitirdi. Ziraat Nezareti emrinde geçen yirmi yıllık memuriyeti sırasında veteriner olarak dolaştığı Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da köylülerle yakın ilişkiler kurma imkanı buldu. İlk şiirlerini Resimli Gazete'de yayımladı.1906'da Halkalı Ziraat Mektebi ve 1907'de Çiftçilik Makinist Mektebi'nde hocalık etti. 1908'de Dârülfünûn Edebiyat-ı Umûmiye müderrisliğine tayin edildi. İlk şiirlerinin yayımlanmasını izleyen on yıl boyunca hiçbir şey yayınlamadı.1908'de II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte Eşref Edip'in çıkardığı Sırat-ı Müstakim ve sonra Sebilürreşad dergilerinde sürekli yazılar ve şiirler yazmaya başladı.1913'te Mısır'a iki aylık bir gezi yaptı. Dönüşte Medine'ye uğradı. Bu gezilerde İslam ülkelerinin maddi donatım ve düşünce düzeyi bakımından Batı karşısındaki zayıflıkları konusundaki görüşleri pekişti. Aynı yılın sonlarında Umur-u Baytariye müdür muavini iken memuriyetten istifa etti. Bununla birlikte Halkalı Ziraat Mektebi'nde kitabet ve Darülfunun’da edebiyat dersleri vermeye devam etti.

Teşkilat-ı Mahsusa ve Milli Mücadele’de

İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdiyse de cemiyetin bütün emirlerine değil, sadece olumlu bulduğu emirlerine uyacağına dair and içti. I.Dünya Savaşı sırasında istihbat teşkilatı Teşkilât-ı Mahsusa tarafından Berlin'e gönderildi. Burada Almanlar'ın eline esir düşmüş Müslümanlar için kurulan kampta incelemeler yaptı. Çanakkale Savaşı'nın akışını Berlin'e ulaşan haberlerden izledi. Batı’nın gelişme düzeyi onu derinden etkiledi. Yine Teşkilât-ı Mahsusa'nın bir görevlisi olarak çöl yoluyla Necid'e ve savaşın son yılında Lübnan'a gitti. Dönüşünde yeni kurulan Dâr-ül -Hikmetül İslâmiye adlı kuruluşun başkâtipliğine getirildi. Savaş sonrasında Anadolu'da başlayan direniş hareketini desteklemek üzere Balıkesir'de etkili bir konuşma yaptı. Bunun üzerine 1920'de Dâr-ül Hikmet'deki görevinden alındı. İstanbul Hükümeti Anadolu'daki direnişçileri yasa dışı ilan edince Sebillürreşad dergisi Kastamonu'da yayımlanmaya başladı ve Mehmed Âkif bu vilayette Milli Mücadele hareketine katkısını hızlandıran çalışmalarını sürdürdü. Nasrullah Camii'nde verdiği hutbelerden biri Diyarbakır'da çoğaltılarak bütün ülkeye dağıtıldı. Burdur mebusu sıfatıyla TBMM'ye seçildi.

İstiklal Marşı

Meclis'in bir İstiklâl Marşı güftesi için açtığı yarışmaya katılan 724 şiirin hiçbiri beklenilen başarıya ulaşamayınca maarif vekilinin isteği üzerine 17 Şubat 1921'de yazdığı İstiklal Marşı, 12 Mart'ta birinci TBMM tarafından kabul edildi.Mısır’a Gidiş Sakarya zaferinden sonra kışları Mısır'da geçiren Mehmed Âkif, daha sonra sürekli olarak Mısır'da yaşamaya karar verdi. 1926'dan başlayarak Camiü'l-Mısriyye'de Türk dili ve edebiyatı müderrisliği yaptı. Bu gönüllü sürgün hayatı sırasında siroz hastalığına yakalandı ve hava değişimi için 1935'te Lübnan'a, 1936'da Antakya'ya birer gezi yaptı. Yurdunda ölmek isteği ile Türkiye'ye döndü ve 27 Aralık 1936'da İstanbul'da öldü.

Dil Anlayışı Konuşma diline yaslandığı için kolayca yazılıvermiş izlenimi veren şiirleri biçime ilişkin titiz bir tutumun örnekleridir. Hem aruzdan doğan bağların üstesinden gelmiş, hem de şiirin bütününü kapsayan bir iç musiki düzenini gözetmiştir. Dilde sadeleştirmeden yana olan tutumunu her şiirinde ortaya koymuştur.Mehmed Âkif nazım diline bu dilin tabii yapısını bozmadan elverişli olduğu gelişmeyi kazandırmış ve aruz veznini yumuşatmıştır. Bu aynı zamanda Türkçe'nin şiir söylemedeki imkanlarının ne ölçüde geniş olduğunu göstermesi demektir. Mehmed Âkif dilin toplumsal kimliğini öne çıkarmış,üslupta özgünlük ve kişiselliğe ulaşmıştır.Yenilikçi bir şair olarak, yaşadığı dönemde görülen ölçüsüz yenilik eğiliminin bozucu etkilerine, ölçüsü işleviyle bağlantılı bir şiir kurmak suretiyle sınır çekmeye çalışmıştır.

ESERLERİ Safahat, Süleymaniye Kürsüsünde, Hakkın Sesleri, Fatih Kürsüsünde, Hatıralar, Âsım, Gölgeler.

Hakkında Yazılanlar

1.Mehmet Akif
Nurettin Topçu
Dergah Yayınları

“Büyük adam, eseriyle hayatını birleştiren adamdır. Biz onda şu vasıfları arıyoruz: Önce ömründe ayni kanaatin, ayni imanın sahibi olan adamdır. Devirlere, zaruretlere, cemiyetlere göre değişmez, muhitine uymaz; muhiti kendine uydurur, uydurmazsa çarpışır. Cemiyetten daha kuvvetlidir; cemiyeti sürükleyicidir. Bu karaktere sahip insanların, yani değer yaratıcısı olanların bir kısmı zekasıyla, bir kısmı kalbi ve hisleriyle, bir kısmı da iradesiyle başka insanlara ve cemiyete üstündür, yaratıcıdır, sahiptir veya velidir. Bu üstün insanlar arasında ise bazıları her bakımdan, hem zeka, hem duygu, hem de irade kuvveleriyle cemiyetin insanlarına üstün durumdadırlar. Böylelerine muvazeneli karakter sahipleri denir. Filhakika zeka, duygu ve irade fonksiyonlarından yalnız bir kısmında üstünlüğe sahip olanlarda, alelade olan ruh sahasına doğru açılmış bir yara halinde anormallikler, ruh ve karakter sarsıntıları göze çarpmaktadır. Ancak muvazeneli karakter sahipleri, bu sarsıntılardan korunmuş sağlam ruhlu insanlardır. Bu üç türlü fonksiyonların da ayni seviyede yüksek ve keskin oluşu, insanoğlunu hilkatin harikulade bir eseri yapabiliyor. İşte Akif yaradılışın bu lutfuna uğramıştı. Ancak onu, iradesinin ateşli tazyikiyle diğer sahalarda muvazenesizlikten koruyan pek mühim bir sebebin var olduğu da unutulmamalıdır: Bu sebep, demirden bir iradeyi ahenkdar bir ray üzerinde yürüten İslam terbiyesi ve Allah'a imanıydı.Büyük adamların başka bir vasfı da münzevi oluşlarıdır. Onlar kalabalığın içinde yalnız yaşarlar. Üçüncü bir vasıf olarak, büyük adamların devlet ve ikbal mevkilerinden uzak durduklarını görüyoruz.”
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:11 pm

Mehmet Altan


Ocak 1953'de Ankara'da doğdu. İlk, orta ve yüksek öğrenimini İstanbul'da yaptı. Yüksek öğrenimi sırasında özel bir şirkette ve Türk Haberler Ajansı'nda çalıştı. 1979 yılında doktora yapmak için Fransa'ya gitti. Paris I. Pantheon Sorbonne Üniversitesi'nde, Türkiye-İMF ilişkilerini inceleyen çalışmasıyla 1980 yılında uzman, Türkiye'nin ABD ve SSCB ile ilişkilerini inceleyen teziyle de iktisat doktoru oldu. Doktora eğitimi sırasında çeşitli gazetelerde yazılar yazdı, Cumhuriyet Gazetesi'nin Paris muhabirliğini yaptı. 1984 yılında Türkiye'ye döndü. 1985 yılında da Paris'te yazdığı denemeleri Kanatlı Karınca adlı kitapta topladı. Akademi Kitabevi Deneme Ödülünü alan bu kitaptan sonra, tezinden esinlenerek yazdığı Süperler ve Türkiye adlı bilimsel çalışması yayımlandı.

Altan'ın, Türkiye'deki "devlet" kavramını irdelemeyi amaçladığı Marks'tan Sevgilerle adlı kitabının yanında, ülkemizde neredeyse her on yılda bir yinelenen askeri darbelerin ekonomik nedenlerini incelediği "Darbelerin Ekonomisi" ve Türkiye'den yeryüzüne bakmaya çalıştığı edebi yazılarını içeren "Matadorun Ölümü" adlı kitapları da bulunmaktadır. Halen İstanbul Üniversitesi İktisat Politikaları Ana Bilim Dalı profesörü ve Sabah Gazetesi yazarıdır.

ESERLERİ
Kanatlı Karınca, Nisan Yayınları 1985
Süperler ve Türkiye, AFA Yayınları 1986 (tükendi)
Marks'tan Sevgilerle, Güneş Yayınları 1989
Darbelerin Ekonomisi, AFA Yayınları 1990
Matadorun Ölümü, Nisan Yayınları 1992

Niçin Darbe Yapılır ?

Darbelerin Ekonomisi
Prof.Dr.Mehmet Altan
İyi Adam Y. İstanbul 2001

Türkiye, her on yılda bir askeri darbelere sahne olan bir ülke olarak tanınıyor. Türk halkı da, bu tuhaf gelişmeyi işi şakaya vuracak kadar kalenderce bir boyun eğişle kabul etmeye yatkın duruyor. Bu askeri darbelerin nedenleri de hep iç politikadaki parti çekişmelerine, politikacıların çapsızlığına, terörün tırmanmasına bağlanıyor.

Halbuki, bu cinayetlerin Türk halkının ve Türk politikacılarının bir türlü görmek istemediği başka nedenleri var. Dünya kapitalist sistemiyle Türkiye'deki ekonomik gelişmelerin çatıştığı noktalarda işleniyor hep bu cinayetler.
Cinayetlerin asıl nedenini görmek ve katilin kimliğini saptamak için Türkiye'nin içine olduğu kadar dışına da bakmak zorundayız.
Bu kitap, demokrasi cinayetlerin ekonomik nedenlerini, silahı katile kimin verdiğini dünyadaki ekonomik gelişmeleri tarayarak bulmayı amaçlıyor. Bunun yanı sıra darbeye hedef olan iki siyasi liderin görüşlerine de geniş yer veriyor. Siyaset adamlarımızın, başlarına gelen felaketle dünyadaki gelişmeler arasında bağlantı kurmakta epeyce zorlandıklarını, kendilerini kimin vurduğunu tam saptayamadıklarını da ortaya koyuyor.
Kitabı okuduktan sonra, yanınızda oturana dönüp şöyle diyebilirsiniz: "Katili gördüm."

'Köylü'ler Ne Zaman Manşet Olur ; Prof. Dr. Mehmet Altan ; ZAMAN KİTAP --Kendi sorunlarını görmemek için gözlerine mil çeken Türkiye'nin gelişmesinin önündeki en büyük yapıs...

HAKKINDA YAZILANLAR

Altanlar Meydanda / Ali Kırca İle Siyaset Meydanı ; Ali Kırca ; BİREY YAYINLARI --"Evet çok özel bir program olacak bu. Çünkü onlar Türkiye'nin son 50 yıldaki düşünce dünyasına damga...
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:11 pm

Mehmet Barlas



1942 yılında Ankara'da doğdu. Barlas, Hukuk Fakültesi mezunu. Ismail Cem'in TRT Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde iç ve dış haberler danışmanlığı yapan Barlas'ın Türkiye Üzerine Pazarlıklar adlı kitabı bulunuyor. Barlas, 1968 yılında Gazeteciler Cemiyeti'nin düzenlediği yarışmada, inceleme dalında birincilik ödülü aldı. Türkiye'de yayınlanan büyük gazetelerin hepsinde çalışan; Cumhuriyet, Günaydın, Milliyet, Güneş, Tercüman ,Hürriyet, Sabah, ve Zaman gazetelerinde yöneticilik ve yazarlık yaptı bilahare TGRT’de günlük haber yorumculuğu yaptı.Yeni Şafak gazetesi köşe yazarı.

ESERLERİ

Türkiye'de Darbeler ve Kavgalar Dönemi
Mehmet Barlas
Birey Yayıncılık

Elinizdeki kitap, Cumhuriyet dönemine damgasını vuran liderlerin, düşüncelerin ve kavgaların özlü bir panoramasını sunuyor. Atatürk'ten İnönü'ye Bayar'dan Menderes'e... kadar yakın tarihimizin birincil aktörlerinin portrelerini çiziyor, birbirleriyle ilişkilerini çeşitli yönleriyle resmediyor.

Bu kitap kuru bir tarih kitabı değil. "Tarihin kaynağı ve yapıcısı insandır" ilkesinden hareketle kaleme alınan kitapta, hem Cumhuriyet öncesinin, hem de Cumhuriyet öncesinin, hem de Cumhuriyet döneminin önemli olayları, tartışmaları ve kavgaları birincil aktörlerin ağzından canlı bir dille aktarılıyor.

Ülkemizin en yakın gazetecilerinden Mehmet Barlas'ın yakın tarihimize damgasını vuran önemli liderlerle yaptığı röportajları eksene alarak ve arşivleri konuşturarak yazdığı bu kitap, okuyucuyu aydınlatıcı, heyecanlı ve zaman zaman da hüzünlü bir yolculuğa çıkarıyor.

Yayınevimiz bu kitabı, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e, tek parti döneminden çok partili demokratik hayata geçerken yaşanan olayları, farklı bir dille, bugün aynen yaşıyormuş/uz gibi anlamak isteyen herkes için yayımlıyor.


Turgut Özal'ın Anıları
Mehmet Barlas
Sabah Kitapları / Olaylar-İnsanlar Dizisi

Bu kitapta Özal'ın kişiliğini, felsefesini, döneminin çarpıcı olaylarını; Özal felsefesinin bu olaylara nasıl yansıdığın; Özal'ın yapılandırdığı ekonomik modelde krizden çıkış yollarının ipuçlarını; ve ilerisi için tasarladığı programın ana hatlarını bulacaksınız. O'nun icraatına ve düşüncelerine ışık tutan ve çarpıcı çözümler içeren "Özal"ın Temel Metinleri'ni öğreneceksiniz.
Bilimsel çevrelerde ve kamuoyunda daha yıllarca sürecek "Özal" tartışmalarına ve incelemelerine önemli bir katkı oluşturan "Turgut Özal'ın Anıları", Türk toplumuna, onun geleceğe yönelik icraatını ve vizyonunu topluca bir kez daha hatırlatıyor.
(Arka Kapak)

HAKKINDA YAZILANLAR

Mauritius'lu Memet
Toktamış Ateş
Cumhuriyet 28 Şubat 1996

. . .Öğrencilik günlerimden kalma, eski bir gazeteci arkadaşım vardır. Tabii o zamanlar gazeteci değil, "solcu" bir öğrenciydi. Daha doğrusu o zamanlar "sağ-sol" ayrımı olmadığı için, "ilerici" bir öğrenciydi. Gericilere de müthiş kızardı.

Zaman içinde, fazla ilerlemenin bir yarar getirmeyeceğini anladı! Uzun boylu insanlar için kimi yakışıksız uydurmalar yaparlar. Benim bu eski arkadaşım, bu uydurmaların geçersizliğini tek başına ispatladı. Zira bizler o günlerde Devlet Planlama Teşkilatı'nı ele geçiren "takunyalılara" çok kızardık. Sonra gitti o takunyalıların lideri Özal'ın "sırdaşı" oldu. (Bu kendi ifadesi. Bilmem yalan - bilmem doğru. )


GÜNDEM GÜNDEM GÜNDEM

Korkma, kendine güven ve "değişim"i başlat!..
Mehmet Barlas
Yeni Şafak 11 Nisan 2001

Bu krizi, kökten reformlar yaparak bir "yeniden-yapılanma" ile sona erdirirsek, Türkiye'nin önü açılır..
"Yeniden-yapılanma" ile ifade etmek istediğimiz şey, bir "topyekûn değişim"dir..
Sade ekonominin değil, "devlet"in de, "resmi ideoloji"nin de, çağa uyarlanmasıdır.
Şeffaflıktır, hukukun üstünlüğüdür, serbest rekabettir, çoğulcu ve özgürlükçü demokrasidir, dünyayla entegrasyondur..
Bizim, yerli malı Berlin Duvarları'nın yıkılmasıdır, beklediğimiz değişim!..
Bunları yapamayabiliriz de..
Eskisi gibi, "tabular ve sloganlar" arasında, sanal bir ortamda yaşayabiliriz..
Geçmiş dönemde bunu yaptık..
"Kökten-devletçi" bir düzen içinde, ne ekonomiye, ne Güneydoğu sorununa, ne "laiklik meselesi"ne, ne Türk-Yunan ilişkilerine ve Kıbrıs'a, kalıcı çözümler üretebildik..
"Türkiye ile dünya"nın ve "devlet ile halk"ın arasında, hep problemli ilişkiler yaşandı..
En yakın müttefiklerimizi ve tarih ile coğrafyanın bizi birlikte yaşamaya mahkûm ettiği "tüm komşular"ı, "dış düşmanlar" olarak gördük..
Değişen zamanlara göre de, halkın değişik kesimleri, "iç düşmanlar" listelerine girip çıktı..
Türkiye, bu "son kriz"i bir fırsat bilip, radikal bir "değişim projesi"ni uygulamaya koymalıdır..
Aksi halde, bundan sonraki yaşamımızı da, "kriz-kolik" bir ülke ve toplum olarak, sürdüreceğiz..
Çağımızda "zaman" çok hızlandı..
Geçmişte yüzlerce yıl süren aşamalar, bugün birkaç yılda tamamlanıyor.. "Değişim"in gereklerine uymayan devletler parçalanıyor, bir anda haritalar değişiyor..
Düşünün ki, 20'nci yüzyılı derinine etkileyen Marx'lar, Lenin'ler ve onların "komünist ideoloji"leri, bir anda müzelik oldular..
Hitler'ler, Mussolini'ler, bir kuşak dayanamadı..
1870-1939 arasında üç büyük savaşın tarafları olan Fransız ve Almanya, şimdi Avrupa Birliği içinde, "tek hükûmet-tek para" sürecinde..
Yapılması gerekenleri biliyoruz..
Avrupa'nın "Kopenhag Kriterleri"ni siyasete ve devlete, "Maasricht Kriterleri"ni ekonomiye uyarladığımız takdirde, yepyeni ve ümit dolu bir ülke olabiliriz..
Bunu yapabilecek kadrolarımız da var, bilgi ve deney birikimimiz de var.
Bütün mesele, işi, askeri darbelere, sokak ayaklanmalarına, anarşiye ve "örtülü iç savaş"lara bırakmadan yapmamıza bağlı..
Dünyanın çeşitli ülkeleri, "siyasi tıkanmışlık", "ekonomik kriz" ve "kararsızlık" nedeniyle, yukarıda sözünü ettiğimiz, felaketli alternatif yollara da girdiler.
Kriz labirentlerinden, yıllardır çıkamamış ülkeler de var dünyada..
Mevcut siyasi kadrolara ve parlamentodaki milletvekillerine, büyük sorumluluklar düşüyor.
DSP'den 20, ANAP'tan 20 milletvekili "artık yeter" diyerek, liderler oligarşisine başkaldırsalar, Türkiye'nin kaderi değişebilir.
"TÜSİAD"lar, "TOBB"ler, Ankara'daki iktidara endeksli yaşamayı bırakıp, dünyaya kulak verseler, bu "hasta yapı", değişim sürecine girebilir.
"Tekelci medya", kamu malına ve iktidar tutkunluğuna olan bağımlılığını bırakıp, topluma (veya okurlarına) biraz antenlerini açsa, "değişim" inanılmaz ölçüde hızlanır..
Çeşitli kesimlere, biraz "akıl", biraz "vicdan", biraz "hesap" ve biraz "ahlak" enjekte edilebilse, Türkiye'nin kaderi değişebilir.
Göz göre-göre, batağa, kargaşaya, çamura ve sürekli krizlere gömülmek, gerçekten bize yakışmıyor..
21'inci yüzyılı da, Türkiye'nin "hasta adam" kimliği içinde geçirmesine razı olmamalıyız..
Bilelim ki, Amerika da, Avrupa da, bizim düşmanımız değildir. "IMF", Türkiye'nin batmasını isteyen bir komplonun adı hiç değildir..
Türkiye, anti-emperyalist bir savaşın tarafı, eski bir sömürge, çaresiz bir 3'üncü Dünya ülkesi değildir..
"Globalleşme", devlet için de halk için de, "dünyalı olmak" için bir fırsattır..
Nasıl anlatsak ki?
Türkiye'yi iflas ettirirsek, bizim yeteneksizliğimiz sonucu olur bu..
Türkiye bölünürse, bunun sorumlusu bizlerin beceriksizliği olur..
Korkmayalım, kendimize güvenelim ve düğmeye biz basıp, "değişim"i biz başlatalım
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:12 pm

Mehmet Demiryürek

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Demiryürek, 20.04. 1971 tarihinde Kozan / ADANA’da doğdu. Ailesi 1975 yılında KKTC’ye göç ettiği için Kıbrıs’a gitti. İlk, Orta ve Lise öğrenimini KKTC’de tamamladı. 1986 yılında girdiği Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi Tarih Öğretmenliği Bölümünü bölüm üçüncüsü olarak 1990’da tamamladı.

1990-1992 yıllarında Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü’nde Yüksek Lisansını tamamladı ve Prof. Dr. Ergün Aybars’ın danışmanlığında hazırladığı “Hilafetin Kaldırılmasının İzmir Basınındaki Yankıları” adlı teziyle mezun oldu.

1993-1999 yıllarında Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü’nde Doktorasını tamamladı ve Prof. Dr. Zeki Arıkan’ın danışmanlığında hazırladığı “Devlet Adamı ve Tarihçi:Abdurrahman Şeref Efendi 1853-1925” teziyle doktor ünvanını aldı.

1991-1999 yılları arasında çeşitli devlet okullarında ve 1999-2000 Öğretim yılında İzmir Özel Tevfik Fikret Lisesi’nde Tarih Öğretmeni olarak çalıştı.

2000-2001 Öğretim yılında KKTC Lefke Avrupa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyeliğine kabul edildi. Halen hem bu görevi hem de Tarih Bölüm Başkanlığı görevini sürdürmektedir.

YAYINLANMIŞ ESERLERİ

KİTAPLAR

1.Hasan Bulliler’in Suç Faaliyetleri, (İngilizceden çeviri), Lefkoşa 2001.

2.Tanzimattan Cumhuriyet’e Bir Türk Aydını:Abdurrahman Şeref Efendi, Phoneix Yayınevi, Ankara 2003.

3.İngiliz Devrinde Kıbrıs’ta Eşkıyalar ve Devlet (1878-1896) (Yazım çalışmaları tamamlanmış Tarih Vakfı Yayın Kurulundadır.)

4.Tarih Musahabeleri II (Abdurrahman Şeref Efendi’nin Tarih Musahabeleri adlı kitabına alınmamış ve dönemin günlük gazete ve dergilerinde yayımlanmış yazılarının derlemesidir.Basım çalışmaları sürmektedir.)

5.Güney Doğu Avrupa Tarihi’nin Öğretimi, (İngilizceden çeviri. Yayın için izin çalışmaları sürmektedir.)

MAKALELER

1.Şeyh Sait İsyanı Hakkında Çağdaş Bir Kaynağın Yorumu, , Türk Yurdu, Ağustos 1992.

2.Kıbrıs’ta Yunan Oyunları ve ENOSİS, Türk Yurdu, Eylül 1994.

3.Hilafetin Kaldırılmasının Türk Basınındaki Yankıları I, Toplumsal Tarih, Sayı:11, Kasım 1994.

4. Hilafetin Kaldırılmasının Türk Basınındaki Yankıları II, Toplumsal Tarih, Sayı:12, Aralık 1994.

5. Hilafetin Kaldırılmasının Türk Basınındaki Yankıları III, Toplumsal Tarih, Sayı:1, Ocak 1995.

6.Vahdet-i Millîye Heyeti(Cemiyeti), Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, Sayı:6-7, İzmir 1996.

7.Tarih-i Osmanî Encümeni’nin Kuruluşu, Toplumsal Tarih, Haziran 2001.

8.İkinci Dünya Savaşı’nda Kıbrıs Türkleri:İngilizlerin Kurduğu Kıbrıs Alayı, Toplumsal Tarih, Şubat 2002.

9.Belgeler ve Sözlü Tarih Çalışmaları Işığında Kıbrıs’ta Türk Varlığı, Toplumsal Tarih, Temmuz 2002

10.Fetihten Günümüze Kıbrıs, (Kıbrıs Özel Sayısı Editörlüğü), Toplumsal Tarih, Temmuz 2002.

11.İngiliz Devrinde Kıbrıslı Eşkıya:Hasan Bulliler, Toplumsal Tarih, Eylül 2002.

12.Tıp Tarihi Kongreleri Yapıldı, Toplumsal Tarih, Ekim 2002.

13.Kıbrıs Türk Basını ve Osmanlı Hükûmetleri, (1978-1910), Toplumsal Tarih, Mart 2003.

14.Kibar İşgalciler, Akşam-lık, (Akşam Gazetesi Eki), 2 mayıs 2003.

15.Biyografi Yazarı Olarak Abdurrahman Şeref Efendi, Tarih İncelemeleri Dergisi, Cilt/Volume: XVIII, Sayı/Number: 1, Temmuz/July 2003, s. 45-59.

16. Lozan Barış Antlaşması Ve Kıbrıs'tan Türkiye'ye Göç (1923-1926), Toplumsal Tarih, Temmuz 2003.

17. Yunan Donanma Sandığı ve Osmanlı Hükûmeti, Toplumsal Tarih, Temmuz 2003.

18.Ölümünüm 78. Yılında Son Vak’anüvis Abdurrahman Şeref Efendi ve Cumhuriyet, Milli Eğitim,s.198-204, Bahar 2003, Sayı:158.

19.Türk Silâhlı Kuvvetleri İçin Düzenlenen Yardım Kampanyaları ve Kıbrıs Türkleri (1897-1909), Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi, Yıl:2, Şubat 2004, Sayı: 3.

BİLDİRİLER

1.Kıbrıs’ta İç Güvenlik Sorunu, (1882-1895), Güzelyurt Tarih Buluşması Sempozyumu, (KKTC), 3-5 Nisan 2001. (Bildiriler kitab halinde Lefke Avrupa Üniversitesi tarafından yayımlanmıştır.)

2.XIX. Yüzyıl Sonlarında Kıbrıs’ta Salgın Hastalıklar ve Hastalıklarla Mücadele, 38. Uluslararası Tıp Tarihi Kongresi, 1-6 Eylül 2002.

3.Kıbrıs’ta Tarih Öğretimi: 1950’li Yıllarda Kıbrıs Türk İlkokullarında Okutulan Tarih Ders Kitabı, II. Güzelyurt Tarih Buluşması Sempozyumu, (KKTC), 2-3 Nisan 2003. (Sunulan bildiriler kitap olarak yayınlanmıştır.)
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:12 pm

Mehmet Ketey

Asker, toplum adamı ve yazar. 1888 yılında Kafkasya’nın Çeçenistan yöresinde doğdu. Askeri okullarda okuyarak subay oldu. Kuzey Kafkasya'nın Sovyet Rusya tarafından işgalinden sonra önce Gürcistan'a, sonra da Türkiye'ye iltica etti (1921). Türk ordusuna katılarak Türkiye Kurtuluş Savaşı'nda görev aldı ve "İstiklal Madalyası" ile onurlandırıldı. Albay rütbesinden emekli olarak 1973 yılında Ankara'da öldü.

Mehmet Ketey, Cumhuriyet döneminde uzun bir kopukluktan sonra İstanbul'da oluşturulan ilk Kafkas örgütü olan "Kuzey Kafkasyalılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği"nin kurucuları arasında bulunmuştu. Derneğin gayri resmi organı olarak yayınlanan "Kafkas Dergisi" (1953) ve "Kafkas Mecmuası" (1954) dergilerinde anayurdu ile ilgili yazıları ve çevirileri yayınlandı. "Yeni Kafkas" (1957-1962) dergisinin de sorumlu yayın müdürlüğünü ve yazarlığını yaptı. Rus Edibi M. Lermontov'un Kafkasya ile ilgili olan "İsmail Bey", "Harp Kaçağı", "Mstri" gibi bazı poemlerini Rusça'dan Türkçe'ye çevirerek "İsmail Bey" (İstanbul 1946) adı altında yayınlamıştır.
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:13 pm

Mehmet Yılmaz


ESERLERİ

MAFDAL Mehmet Yılmaz
Zaman Kitapları İstanbul 2003

Haham Zvi Yehuda Kook’a din adamlarının politikayla uğraşması hakkındaki görüşü sorulduğunda şöyle demişti: “Hahamlar Tevrat tarafından politikayla uğraşmakla sorumlu tutulmuşlardır ve eğer bundan uzak dururlarsa ihanet suçunu işlemektedirler. Tevrat’ta ‘Kimseden korkmayın!’ yazılmıştır. İsrailoğullarının siyasi meseleleri bizzat Tevrat’ın kendisidir ve kutsal addedilirler.”
Bu kitapta Yahudi hahamlarının İsrail’in dış politikasına olan etkilerinin boyut ve niteliğini; Osmanlı sonrası Ortadoğu politikasının başrol oyuncularından biri olan İsrail’in Yahudilik dini ve Siyonizm’in ‘Kutsal İsrail Toprağı'’diye bahsettiği topraklarla ilgili politikalarında laik Siyonist yönetimlerin yanı sıra pay sahibi olan din eksenli partilerin bazen uzlaşmaz, bazen de pragmatik kararlarla bölgeyi bugün geldiği duruma nasıl taşıdıklarını; ülkenin devlet kadar eski partisi MafDaL’ın (Miflaga Datit Le’umit: Din Eksenli Milliyetçi Parti) bu bağlamdaki önemini; İsrail’in Batı Şeria ve Gazze Şeridi topraklarından neden rahatlıkla çekilemediğini; çoğu illegal olarak kurulan yerleşim birimlerinin nasıl olup da İsrail-Filistin çatışmasının merkezine oturduğunu göreceksiniz.
Bu kitap, din ögesinin laik liderlerce yönetilen bir ülkenin dış politikasında bile ne derecede etkili olabileceğini göstermesi bakımından Ortadoğu politikasıyla akademik olsun, kişisel merak olsun her seviyede ilgilenen okuyucuların başvuru kaynaklarından biri olmaya namzettir.
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:13 pm

Mehmet Ali Bulut


Mehmet Ali Bulut

1954’te Gaziantep ilçesinin Kerküt köyünde doğdu. İlkokulu burada tamamladı. Gaziantep İmam Hatip Lisesini ve ardından Gaziantep Lisesini bitirdi.

1978 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap ve Fars Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nden mezun oldu.

Aynı Fakülte’nin Tarih Bölümünde doktora tezi hazırlamaya başladı.

1979 yılında Tercüman Gazetesi’ne girdi. Tercüman Kütüphanesinin kurulması ve kitapların tasnifinde görev aldı.

Bir çok kitap ve ansiklopedinin yazılmasına ve hazırlanmasına katkıda bulundu...

Daha sonra gazetenin, haber merkezi ve yurt haberlerinde çalıştı. Yurt Haberler Müdürü oldu. Köşe yazıları yazdı...

1991 yılında Haber koordinatörü olarak Ortadoğu Gazetesi’ne geçti. Bu gazete 5 yıl süreyle köşe yazarlığı yaptı. Yeni Sayfa ve Önce Vatan Gazetelerinde günlük yazıları ve araştırmaları yayınlandı.

1993 yılında haber editörü olarak İhlas Haber Ajansı’na girdi. 7 ay sonra ajansın habür müdürlüğüne getirildi. Mahalli bir ajans konumundaki İhlas Haber Ajansı, onun haber müdürlüğü döneminde Türkiye’nin ve ortodoğu’nun en büyük görüntülü haber ajansı konumuna yükseldi.

1997 yılında bir grup arkadaşıyla birlikte Veri Haber Ajansı’nı kurdu. Finansal sıkıntılardan dolayı Ajansı kapattı. 1999 yılında BRT Televizyonuna girdi. Haber editörü ve program yapımcısı olarak görev yaptı.

Karakter Tahlilleri, Dört Halifenin Hayatı, Rüya Tabirleri, Asya’nın Ayak Sesleri, Ansiklopedik İslam Sözlüğü, Türkçe Dualar gibi yayınlanmış eserleri ve X ve Z, Hikayeler Kitabı gibi yayınlanma aşamasında olan çeşitli eserleri bulunmaktadır.

Çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi, şiirleri bulunan Mehmet Ali Bulut evli ve bir kızı vardır.

ESERLERİ

Fardipli SinHa
Mehmet Ali Bulut
Hayat Yayanları Roman Dizisi

SinHa'yı elinize aldığınız andan itibaren içine düşebileceğiniz bir girdabın kenarında olduğunuzu hatırlatmak istiyoruz. Bu girdap özellikle dünyaya belli açılardan bakan ve şekillendirilmiş inançlar için yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Etki alanına alacağı koşullu inancı aklın akıntılarında sağa sola savurduktan sonra sahibinin ruh derinliklerine fırlatacak olan girdap, koşullanmamış inançlar için aklın labirentlerinde eğlenceli bir gezi olacaktır...

Bu kitapta her okur kendi ruh hallerinden birini ya da birkaçını bulabilecektir. Hangi sayfada, hangi satırlarda, hangi yaşam kırıntısının içinde kendinizden bir parça bulacağınız, dünyaya nereden, hangi açıyla baktığınızla doğru orantılıdır. Görecelik içeren savlarıyla SinHa; pek çok okurun elinde kendi yüzünü/maskesini net görebileceği bir ayna olarak da algılanabilir...
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:13 pm

Mehmet Behçet Yazar

HAKKINDA YAZILANLAR

Edebiyatçılar Alemine Bir Yolculuk
N. Tahir Ergün
Orkun sayı 30

Türk basın hayatının ünlü kişilerinden Sedat Simavi, Hürriyet gazetesini çıkarmadan önce Yedigün adlı, haftalık bir dergi çıkarıyordu. Bu dergi edebiyattan magazine, bir aydının ihtiyaç duyacağı her konuda yazılar, haberler yayınlardı. Bu derginin 1939-1941 yıllarında çıkan sayılarında “Edebiyatçılarımızı Tanıyalım” başlıklı bir dizi de yer almıştı. Bu dizinin yazarı, o dönemin ünlü edebiyat öğretmenlerinden ve araştırmacılarından Mehmet Behçet Yazar idi. O, her hafta bir edebiyatçının hayatını anlatıyordu, bu yazılarda. Yazdıkları doğrudan o edebiyatçılarla yaptığı konuşmalarla tesbit ettiği, yâni onlardan dinlediği verilere dayanıyordu. Bu bilgileri kendi edebiyat imbiğinden geçiriyor, süzüyor, onlara yeni edebî çeşniler katarak yazıyordu. Böylece o yılların ünlü veya tanınmamış 97 (doksan yedi) edebiyatçısının “özgeçmişi” hakkında önemli bilgiler sunan bir yazı dizisi ortaya çıktı. Fakat Yedigün dergisi ile birlikte onlar da unutulmaya mahkûm oldular.

Aradan altmış yıl geçtikten sonra, o yazılar titiz bir tarih ve özgeçmiş araştırmacısı olan Prof. Ali Birinci tarafından gün yüzüne çıkarıldı ve Mustafa Everdi’nin çabaları ile kitaplaştırıldı. Edebiyatçılar Âlemi: Edebiyatımızın Unutulan Simaları(*) adı ile yayınlanan eser, Yedigün’de yayınlanan yazıları aynen, hiçbir değişiklik ve ekleme yapmadan sunuyor. Bugün hepsi de ebedîlik âlemine göçmüş bu insanların hayatının 1939-1941’e kadar olan kesitini sunuyor bu yazılar. Onlar aracılığı ile 97 Türk edebiyatçısının hayatına ilişkin çok değerli bilgilere, çok önemli tesbitlere ulaşıyoruz. Kitaptaki yazılar, bu edebiyatçılarla ilgili araştırma yapacaklara önemli yardımlar ve yararlar sağlayacak niteliktedir.

Eserin önemli bir yanı da, Prof. Ali Birinci tarafından, kılı kırk yararcasına bir titizlikle hazırlanan ve kitabın başına konulan “A. Mehmet Behçet Yazar” başlıklı araştırmadır (7-12. ss.). Sayın Birinci, bu araştırmasında Yazar’la ilgili birtakım bilinmeyenleri de gözler önüne seriyor. Ayrıca, kitabın ilk sayfalarına aktarılan “Yedigün’ün Mühim Bir Teşebbüsü” adlı açıklamadan, özgemişinin verilmesi tasarlanan edebiyatçılardan bir bölümünün, yazık ki ele alınmadığı anlaşılıyor. Onlar hakkında da yazılabilseydi, ne iyi olurdu...

Kitap titiz bir sayfa düzenlemesi ile basılmış. Güzel bir kapak içinde. Özgeçmişi sunulan edebiyatçılar öz adlarının alfabe sırasında veriliyor. Her birine ayrılan bölümlerin ilk sayfasında da, o edebiyatçıların yine Yedigün dergisinden aktarılan çizimli resimleri veriliyor. Eserin sonuna konulan “Yazar ve Şahıs İsimleri İndeksi”, “Mecmua ve Gazete İndeksi” ve “Eser İsimleri İndeksi” adlı dizinler araştırmacılara yönelik önemli yardımcılar.

Birinci hamur kâğıda “numaralı olarak 1000 adet basılmış” olan bu esere sahip olmak da bir ayrıcalık sayılabilir. Ayrıca o, büyük hazlarla okunacak bir bilgi hazinesidir. Yayınlanmasını sağlayanlara teşekkürler...
Sağlanabileceği adres: 21. Yüzyıl Yayınevi; Sıhhiye, Hanımeli Sokağı, 19/20 06430 Ankara. Telefon: (0312) 231 68 58

(*)Edebiyatçılar Âlemi: Edebiyatımızın Unutulan Simaları. Mehmet Behçet Yazar, Yayına Hazırlayan Mustafa Everdi. Ankara: 21. Yüzyıl Yayınevi, 1999.
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:13 pm

Mehmet Emin Yurdakul


1869 yılında İstanbul’da doğdu.Ortaöğrenimden sonra Rüsumat Evrak Müdürlüğü (1892-1907), Hicaz (1909), Sivas (1910), Erzurum (1911) valiliği yaptı. Birinci Dünya Savaşı başlarında (1914) Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda Musul, Cumhuriyetin ilk yıllarında Şarki Karahisar, sonra da Urfa ve İstanbul milletvekili oldu. Zincirlikuyu Mezarlığı’nda gömülü. Şiir yazmağa Servet-i fünun dergisinde başlayan (ilk şiiri: Cenge Giderken,1897) milliyetçi Yurdakul bütün şiirlerinde sade bir dil ve hece ölçüsü kullandı; konularını toplum dertlerinden, sosyal-epik hayat sahnelerinden aldı; uyarıcı-öğretici şiirler yazdı.Türk Şairi, Milli Şair diye anılır. 14 Ocak 1944 tarihinde İstanbul’da öldü.

ESERLERİ
Sayısı on beşi geçen eserlerinden birkaçı: Türkçe Şiirler (1899), Türk Sazı (1914), Ey Türk Uyan (1914),Tan Sesleri (1915, 1956), Ordunun Destanı (1915),Zafer Yolunda (1918), Aydın Kızları (1919), Dante’ye (1920),Mustafa Kemal (1928), Ankara (1939).

Mehmed Emin Yurdakul’un eserlerinin tenkitli basımı Türk Tarih Kurumu için Fevziye Abdullah Tansel tarafından hazırlanmış, serinin birinci cildi Şiirler
adıyla yayımlanmıştır (1969).

Hakkında Yazılanlar
1.Mehmed Emin Yurdakul, haz. Enver Naci Gökşen, 1963 TDK Y.
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:14 pm

Mehmet Rauf


12 Ağustos 1875 tarihinde İstanbul'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Balat'daki mahalle mektebiyle, Soğukçeşme Askeri Rüşdiyesi'nde gören Mehmet Raûf, Bahriye mektebini bitirerek (1893) deniz subayı oldu. 1894'de staj için Girit'e, 1895'de Kiel kanalının açılış merasiminde bulunmak üzere Almanya'ya gönderildi ve dönüşünde Trabya'da elçilik gemilerinin irtibat subaylığına atandı. Üç kez evlenen (ilki Tevfik Fikret'in halasının kızıdır) ve çeşitli gönül maceraları peşinde sürüklenen Mehmet Rauf 1908'den sonra bahriyeden ayrılarak, hayatını yazarlıkla kazanmaya çalıştı. Cumhuriyet devrinde kadın dergileri çıkarmasına, ticaretle uğraşmasına rağmen eknomik sıkıtılardan bir türlü kurtulamadı ve yoksulluk içinde, 23 Aralık 1931 tarihinde İstanbul'da öldü.

ESERLERİ
Romanları:Eylül,Ferda-ı Garam, Karanfil ve Yasemin, Genç Kız Kalbi, Böğürtlen, Son Yıldız, Halas, Ceriha, Kan Damlası.
Hikaye kitapları:İhtizar, Son Emel, Aşk Kadını, Eski Aşk Geceleri,İlk Temas, İlk Zevk
Oyun:Pençe
Düzyazı şiirler:Siyah İnciler
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:14 pm

Mehmet Şevket Eygi


GÜNDEM GÜNDEM GÜNDEM 10 Mayıs 2001

İsteyen Mevlâsını arasın, isteyen de belâsını.
Mehmet Şevket Eygi
Milli Gazete 10 Mayıs 2001

BİZİM dinimiz tahrife, değişikliğe uğramamıştır. Kur'ân-ı Kerîm inzal edildiği (indirildiği) gibi elimizdedir. Peygamber Efendimiz'in (Salât ve selâm olsun O'na) öğütlerini, talimatını ihtiva eden binlerce hadîs elimizdedir. Büyük din imamlarının telif etmiş olduğu binlerce önemli eser elimizdedir. Dinimiz hikmet (bilgelik) kaynağıdır. Bu dünyada izzet, şeref, haysiyet, hürriyet içinde yaşamak için ne kadar ilke, kural lazımsa hepsine sahibiz.

Büyük İslâm imamlarından (önderlerinden) Şâfiî hazretleri, farz-ı muhal Kur'ân kaybolsa, bir tek Asr sûresi kalsa bile, insanlar o sûre ile doğru yolu bulabilir, edebî saadete kavuşur, kendilerini kurtarır buyurmuştur. İlk çağlardaki büyük sâlihlerden Şiblî hazretleri de "Dört bin hadîs inceledim, bunlardan dördünü seçtim, bu dört hadîs kişiyi kurtarmaya yeter" demiştir.

Peki elimizde Kur'ân, Sünnet, bunca güzel ve hikmetli din kitapları varken İslâm dünyası, biz Müslümanlar niçin zillet, rezalet, sefalet, hakaret, zebunluk içinde yaşıyoruz? Niçin iki yakamız bir araya gelmiyor? Niçin bir türlü düze çıkamıyoruz, selâmet bulamıyoruz?

Bazılarına sorarsanız, bizi bugünkü kötü duruma hep düşmanlarımız, karşıtlarımız getirmiştir. Bizim hiç hatâmız, kabahatimiz, vebalimiz yoktur... Siz buna inanacak kadar saf ve ahmak değilsinizdir.

Bizim zilletimizin, esaretimizin, rezaletimizin birinci sebebi Kitabullaha, Sünnete, İslâm önderlerinin hikmetli öğütlerine ve uyarılarına uymamamızdır.
Kur'ân bize "Hepiniz Allah'ın sağlam ipine sarılınız, sakın ayrılıp parçalanmayınız; birbirinizle çekişirseniz dünyevî gücünüz elden gider" meâlinde öğüt veriyor, Allah bizi uyarıyor. Allah'ın ipi nedir? O islâm dinidir, Kur'ân'dır, şer'î ahkamdır, Resûlullah'ın gösterdiği doğru yoldur. Bunlara hakkıyla sarılanlar zillete düçar olmaz.

İçimizden nice kimse Kur'ân'ın yolunu bırakmış, Peygamberin çizdiği rotadan şaşmış, şer'î hükümlere sırt çevirmiş, İslâm ahlâkının ilkelerini ayaklar altına almış ve sonra da bizi dinsizlerin, İslâm düşmanlarının mahvettiğini sanıyor. Bu ne büyük gaflet ve şaşkınlıktır.

Sadece "iman ettim, ben Müslümanım" demekle iş bitmiyor. Dünya hayatı bir sınavdır, onu kazanmak için çalışıp çabalamak gerekir.
Kur'ân'da bizim için yüzlerce emir, yasak, öğüt var. Peygamber Efendimizin sünnetinde (ki o da vahiy ve ilhamladır, Rasulullah dinî konularda kendi nefs ve hevasından konuşmamıştır) biz Müslümanlar için binlerce emir, yasak, öğüt, uyarı bulunmaktadır. Ondört asırdan beri ulemâ, meşayih, mürşidler, sâlihler, seçkinler bizim için kitaplar yazmışlardır. Bu büyük zevat Allah'ın yer yüzünde halifeleridir, peygamberimizin vekilleri ve vârisleridir. Bizim iyiliğimizi istedikleri için bize hikmet dolu nasihatlar etmişlerdir.

Zamane Müslümanları Kitabullahın, Peygamberin, sâlihlerin uyarılarına, istisnalar dışında kulak tıkamıştır. Yüz milyonlarca Müslüman cehalet karanlıklarında kalmıştır. Hiç bir işe yaramaz fânî dünya dedikodularıyla uğraşıyoruz ama bize ebedî saadet sağlayacak dinî hükümlere gereken ilgiyi göstermiyoruz. Kendisini iyi, olgun, yeterli Müslüman sanan nice gafile Allah'ın sıfatlarını say deseniz, cevap veremeyecektir.

Ezanlar okunur, camiler boş. Camiye gitmek, cemaatle namaz kılmak yasak mıdır, suç mudur? Hayır, henüz binde 999 Müslüman için namaz kılmak, cemaate katılmak yasak ve suç değildir ama gafil ve tembel Müslümanlar camilere gitmezler.

"Komşusu aç yatarken, tok yatan bizden değildir" mealindeki hadîs-i şerifi duymayanımız yoktur ama bu bizim için bir edebiyattır. Hayata geçiremeyiz.
Dinimiz bize "Emr-i mâruf ve nehy münker" yapmamızı, bu farzı terk ettiğimiz takdirde üzerimize azab ineceğini haber veriyor. Biz ne yapıyoruz? Kötü bir şey gördüğümüz takdirde, yasal sınırlar içinde kalmak şartıyla mektup, dilekçe, protestoname yazabiliyor muyuz milyonlarca?

Peygamber, "Doğudaki Müslümanın ayağına diken batsa, batıdaki Müslüman onun acısını yüreğinde hisseder" mealinde buyuruyor. Biz böyle miyiz?
Milyonlarca Müslüman kardeşimiz sefalet, işsizlik, aşsızlık, perişanlık içinde sürünüyor. Biz zekatlarımız, sadakalarımız, yardımlarımız ile onların imdadına koşuyor muyuz?

Dinimiz bize ilmi, irfanı, kültürü, sanatı, mârifeti, hüneri emrediyor. Biz bunlara tâlip miyiz, bunları elde etmek için çırpınıyor muyuz? Her yıl bu ülkede dinî hizmetler ve faaliyetler için milyarlarca dolar toplanıyor da, bir islâmî bilgi bankası, bir islâmî stratejik araştırmalar enstitüsü, başka araştırma merkezleri kurulmuş mudur? Kurulmamışsa niçin kurulmamıştır? Gaflet yüzünden mi, hıyanet yüzünden mi?

Peygamberimiz âhir zaman nebisidir, Hâtemü'l-enbiyadır, ondan sonra ta Kıyamet'e kadar başka bir peygamber gelmeyecektir. Buna rağmen ortalıkta birtakım sahte peygamberler, sahte münzirler dolaşmaktadır. Bu ümmetin ilim sahipleri, sorumluları bu kezzabları reddetmek, halkı bunların şerlerinden korumak için ne gibi faaliyetler yapmaktadır?

Birtakım habîsler, zındıklar, câhil kişileri şaşırtmak, sapıtmak için ortaya bir sürü bozuk fikir ve görüş atmakta, kendi nefs, heva ve re'yleriyle İslâm adını verdikleri bozuk sistemler ve ideolojiler geliştirmektedir. Ehl-i Sünnet geçinenler niçin bu sahtekârlara, bu zındıklara hadlerini bildirmiyor, onları çürütüp reddetmiyor?

Bozuk bir fırkanın taraftarları, "Allah gerçek bir Janustur" (Janus: Eski Romalıların iki çehresi olan bir putunun ismidir) cümlesini ihtiva eden bir kitap çıkardıkları zaman bu korkunç şirk ve ilhad sözüne niçin cevap verilmemiştir?
Din rantı yemekte, Müslümanları dolandırmakta birinci olan bazı hâin ve habîsler ihlâs ve istikametle hizmete gelince hiçbir şey yapmıyor.

Kurtuluş bize çok yakındır. Bunun için Kur'ân'a, Sünnete, şer'î ahkâma, İslâm ahlâkına, İslâm bilgeliğine uymamız gerekiyor. Yapabileceğimiz en kolay iş ve eylem, ezan okununca camiye gidip cemaatle namaz kılmaktır. Dinimiz "Allah'ın eli (yardımı, nasrı) cemaat üzerinedir" buyuruyor. Hiç de zor olmayan namazı ve cemaati niçin kütlevî bir şekilde terk etmişizdir?

İslâm dini, onun Kitabı Kur'ân, onun model ve örnek insan Peygamberi, her devirde yaşamış sâlih Müslümanlar bize Mevlâ'ya götüren yolları göstermişlerdir. Mevlâ yoluna gitmeyenler, ters yollarda yürüyenler ise belâlarını bulurlar. Bu husus da bize açıkca bildirilmiştir. İsteyen Mevlâsını arasın, isteyen de belâsını.

Eygi'ye 6 yıl hapis istendi
Hürriyet 13 Haziran 2001

Gazeteci-yazar Mehmet Şevket Eygi hakkında, Milli Gazete'de yazdığı yazılar nedeniyle 2 yıldan, 6 yıla kadar hapis cezası istendi. İstanbul 2 No'lu DGM'deki duruşmaya Mehmet Şevket Eygi ile gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Selami Çalışkan katıldı. Savcı, sanıkların halkı din, dil, ırk, mezhep ayrılığı yaparak açıkça tahrik ettikleri gerekçesiyle cezalandırılmasını istedi. Duruşma ertelendi
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:14 pm

Melih Cevdet Anday

1915 yılında İstanbul’da doğdu.Ankara Gazi Lisesi'ni bitirdikten sonra Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğünde danışmanlık, Ankara Kitaplığı'nda memurluk ve gazetecilik yaptı.Akşam ve Cumhuriyet gazetelerinde deneme yazıları yazdı.1954'ten sonra bir süre İstanbul Belediye Konservatuarı tiyatro Bölümü'hde fonetik-diksiyon öğretmenliği yaptı, emekle oldu.Şiirleri dışında tercümeleri ve romanları da vardır.

Melih Cevdet, arkadaşları Orhan Veli ve Oktay Rifat gibi Varlık dergisinde yayınladığı ilk şiirlerinde, dönemin ortak dil beğenisini simgeleyen sözcüklere kapıldığı söylenebilir. O da mavi iklimlerde, dal dal erguvan açan rüyalar biçiminde duyarlılıkları yansıtmaya çalışırken, kendi hayatından, deneylerinden kaynaklanmadığını düşündüren söyleyişlere öykünmüştür.

II.Dünya Savaşı'ndan sonra dünyayı saran ölüm fırtınası karşısında, yoksulluk, haksızlık ve yalan karşısında, arkadaşları gibi onun da sık sık ince yergiye başvurduğu görülür. ‘Garip’ten çok sonra ‘Rahatı Kaçan Ağaç’ gibi, uyak kullanılarak, geleneksel denge anlayışının sağlanmak istendiği bir şiirde bile kendini ince yergiden alamaz. Melih Cevdet öte yandan çelişkileri sergileme, yergi, olay gibi yan imkanlardan, toplumsal sorunlara bağlı konuları işlerken yararlanmaya çalıştığını söyleyebiliriz. Bir bölümü Yaprak dergisi çıkarken (1947-49) yazılan ‘Telgrafhane’yi (1952) oluşturan şiirlerin büyük çoğunluğunun bu olanaklara dayanarak kurulmuş olmaları raslantı değildir. Tohum ve Telgrafhane gibi evresinin iki önemli şiiri ise, şairin, hem içerik hem biçim yönünden kendini sınırlamadığını, değişik yönlere açılmak istediğini gösterir.

Genel özellikleri bakımından şairin 1940-1952 yıllarında kazandığı deneylerin bileşkesi olarak kabul edebileceğimiz şiirlerden oluşan ‘Yan Yana’da dörtlü kuruluşların belirgin bir biçimde çoğaldığı görülür. Gelecek, Hiroşima, Faltaşı, Güzel Düş, Anı adlı eserlerde geleneksel biçimlere eğilimi ağır basmıştır.
Melih Cevdet’in özellikle 1960’tan sonraki eserlerinde yapı ustası olduğu yazılmıştır.

ESERLERİ
Garip (O.Veli ve O.Rifat ile), Rahatı Kraçan Ağaç, Kolları bağlı Odysseus, Göçebe Denizin Üstünde, Ölümsüzlük Ardında Gılgamış, Teknenin Ölümü,Tanıdık Dünya, Güneşte, Yağmurun Altında, gizli Emir, Raziye, Dört Oyun.

GÜNDEM

Edebiyatımız garip kaldı!
Milliyet 29 Kasım 2002

Türk edebiyatının duayenlerinden Melih Cevdet Anday, solunum ve böbrek yetmezliği sonucu 87 yaşında vefat etti

Gazi Lisesi’ndeki arkadaşları Orhan Veli ve Oktay Rifat’la şiire başlayan, "Garip" hareketinin son çınarı Melih Cevdet Anday, solunum ve böbrek yetmezliği tanısıyla tedavi gördüğü Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde, 87 yaşında hayata veda etti.
İstanbul’da doğan Anday’ın büyük dedesi Mirlava Mehmed Raşit Paşa, Osmanlı Devleti’nin ilk "eczacı paşasıydı". Çocukluğu Kadıköy Bahariye’deki evinde geçen Anday, ilkokulu eski Fenerbahçe Stadyumu’nun yanındaki Taş Mektep’te, ortaokulu da Kadıköy Sultanisi’nde okudu. Babasının görevi dolayısıyla lise öğrenimini Ankara Gazi Lisesi’nde tamamladı. Dokuzuncu sınıfta okuduğu sırada Orhan Veli ve Oktay Rifat’la tanıştı. Liseyi bitirdikten sonra önce Ankara Hukuk Fakültesi’ne, ardından da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ne giren Anday, öğrenim hayatına devam etmedi. 1938’de sosyoloji öğrenimi için Belçika’ya giden Anday, 2. Dünya Savaşı nedeniyle yurda dönerek bir süre Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğü’nde danışmanlık yaptı.

FIKRA YAZARLIĞI YAPTI
Anday; Akşam, Tercüman, Büyük Gazete, Tanin ve Cumhuriyet gazetelerinde fıkra yazarlığı, sanat sayfası yöneticiliği yapmış, denemeler yazmış, 1954’te başladığı İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü fonetik - diksiyon öğretmenliğinden 1977’de emekli olmuştu. Anday, 1964 - 1969 yılları arasında TRT Yönetim Kurulu’nda görev almıştı. 1979’da UNESCO Genel Merkezi kültür müşaviri olarak Paris’e giden Anday, hükümet değişince geri çağrılmıştı.

ESERLERİYLE ÖDÜL ALDI
Anday, "Mikado’nun Çöpleri" adlı oyunuyla 1967 - 1968 İlhan İskender Armağanı’nı, "Gizli Emir" adlı romanıyla TRT 1970 Sanat Ödülleri Roman Armağanı’nı, Tarjel Vesaas’dan çevirdiği "Buz Sarayı" romanıyla da TDK 1973 Çeviri Ödülü’nü kazanmıştı. Anday’ın ilk şiiri, 1936 yılında Varlık Dergisi’nde yayımlanan "Ukde" olmuştu. Anday, "Teknenin Ölümü" adlı şiir kitabıyla 1976 Yeditepe Şiir Armağanı’nı, "Sözcükler" adlı şiir kitabıyla 1978 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü’nü, "Ölümsüzlük Ardında Gılgamış" adlı şiir kitabıyla da 1981 İş Bankası Büyük Ödülü’nü kazanmıştı. Anday’ın yapıtları, Rusça, Fransızca, İngilizce başta olmak üzere bir çok dile çevrildi.

"Garip"in hikayesi
Melih Cevdet Anday şiire Gazi Lisesi’nde arkadaşları Orhan Veli ve Oktay Rifat’la başladı. Daha sonraları "Garip" hareketi çevresinde oluşacak beraberliklerinin temeli böylece atılmış oldu. "Varlık" dergisinde birlikte yaptıkları bir çıkışla, Veli, Rifat ve Anday Türk şiirine yeni bir anlayış getirdi. Kentte yaşayan küçük insanların sorunlarını lirizme, ahenge, sese sırt çeviren bir sadelik içinde ele alıyor, şiire girmez denilen konulara, sözcüklere özellikle ağırlık veriyorlardı. Yaptıkları denemeler edebiyat çevrelerinde büyük ilgiyle karşılandı, tartışmalara yol açtı. 1941’de çıkardıkları "Garip" adlı kitapta Veli’nin imzasıyla bu yeni anlayışın temel ilkeleri şöyle açıklandı: "Şiir, bütün özelliği edasında olan bir söz sanatıdır."
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:15 pm

Memet Fuat


Memet Fuat (d.1926, İstanbul) 1946'da Haydarpaşa Lisesi'ni, 1951'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Öğretmenlik, çevirmenlik, muhabirlik, inşaatlarda mimar yardımcılığı gibi işlerde çalıştı. 1960'ta De Yayınevi'ni kurdu. 1964-75 arasında "Yeni Dergi"yi çıkardı. Bir önceki yılda çıkmış yazı, öykü ve şiirlerden yaptığı seçmelerle Türk Edebiyatı adlı yıllıklar düzenledi (1963-72). Çocukluğundan beri süregelen spor tutkusunu, yaşadığı çevredeki çocukları sporculuğa yönlendirme yolunda değerlendirdi. 1972-80 arasında voleybol erkek milli takımlarına antrenörlük etti. 1979-82 arasında Anadoluhisarı Gençlik ve Spor Akademisi'nde voleybol dersleri verdi. 1980-83 arasında "Yazko Edebiyat" dergisini yönetti. 1981'de Adam Yayınevi'nin yerli yayınlar editörü oldu. 1987'de emekliye ayrıldı. 1985'te yayımlanmaya başlayan "Adam Sanat" dergisinin genel yayın yönetmenliğini 1999'a kadar sürdürdü.

Ödülleri: 1959'da dergilerde çıkan yazılarıyla Ataç Eleştiri Armağanı'nı, 1961'de Düşünceye Saygı adlı kitabıyla Türk Dil Kurumu Deneme-Eleştiri Ödülü'nü aldı. Çağdaşımız Makyavel adlı kitabıyla 1992 Sedat Simavi Ödülü'nü Gülten Akın'la paylaştı. 1995'te kendisine Kültür Bakanlığı "Kültür ve Sanat Büyük Ödülü", 1996'da Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü Altın Madalyası verildi. 1997'de "Yaşasın Edebiyat" dergisinin yaptığı soruşturmada Gölgede Kalan Yıllar adlı yapıtı "Yılın Kitabı" seçildi. 2000'de ise "Dünya Kitap Eki"nin oluşturduğu bir yargıcılar kurulu Nâzım Hikmet adlı yapıtını "Yılın Telif Kitabı" olarak değerlendirdi.

ESERLERİ
Anlatı: Aşk ve Sümüklüböcek (1946, öyküler, Tuna Baltacıoğlu ile); Yaşadığımız (1951, yeni yazımı 1998, roman); Bir Ayrılışın Öyküsü (1998, öyküler). Anı: Gölgede Kalan Yıllar (1997); Tribünden Palavra Anılar (1999). Deneme: Düşünceye Saygı (1960, genişletilmiş 2. basım 1994); Çağını Görebilmek (1982); Unutulmuş Yazılar (1986); Çağdaşımız Makyavel (1992); Eleştiri Sorumluluğu (1994); İki Yönlü Yozlaşma (1995); Konuşan Toplum (1996); Dağlarda Yüreğim (1996); Özgünlük Avı (1996); Sömürüsüz Bir Dünya (1998); Çoğunluğun Gücü (1998); Duyumsanmayan Karanlık (1998); Biçemden Biçeme (1999); Yaşlı Bir Şaire Mektuplar (1999); Aykırılıklar (2000). Konularına göre derlenen denemeler: Demokrasi Kültürü (2000); Din ile Felsefe (2000); İkinci Yeni Tartışması (2000); Kültür Alışverişi (2000); Orhan Veli (2000); Nâzım Hikmet Üstüne Yazılar (2001). Özgün yapıt: Aydınlar Sözlüğü (2001). Yaşamöyküsü: Nâzım Hikmet (2000). Yaşamı, sanatı, yapıtları dizisi: Yunus Emre (1976); Şinasi (1977); Pir Sultan (1977); Karacaoğlan (1977); Ahmet Haşim (1977); Tevfik Fikret (1979); Namık Kemal (1999). Antoloji: Türk Edebiyatı (yıllıklar, 1963'ten 1972'ye on cilt); İlkokul Çocukları İçin Şiirler (1968); Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi (1985, genişletilmiş basımı 1999); Dünya Yazınından Çeviri Şiirler (1992); Dünya Yazınından Seçilmiş Kısa Oyunlar I-II (1993); Dünya Yazınından Seçilmiş Kısa Öyküler (1993); Türk Yazınından Seçilmiş Çocuklar İçin Şiirler (1993); Türk Yazınından Seçilmiş Denemeler (1993); Türk Yazınından Seçilmiş Eleştiri Yazıları (1993). Seçme Şiirleri: Nâzım Hikmet (1997); Orhan Veli (1997); Oktay Rifat (1997); Cahit Külebi (1997); Edip Cansever (1997); Sabri Altınel (1997); Cahit Irgat (1998). Tiyatro: Tiyatro Tarihi (1961); Her Yer Tiyatrodur (1997). Spor: Voleybol (1983, Mehmet Bengü adıyla).

HAKKINDA YAZILANLAR

Memet fuat öldü
19 Aralık 2002

Türk edebiyatı ve Türk voleybolunun önemli isimlerinden Mehmet Fuat Bengü, akciğer yetmezliği nedeniyle İstanbul`da vefat etti.

Yabancı ülkelerde filmler çekmiş ilk Türk film rejisörü Vedat Örfi ve Piraye Hanım`ın(daha sonra Nazım Hikmet'in eşi) çocuğu olan Memet Fuat Bengü, 1926 yılında İstanbul`da doğdu. 1946`da Haydarpaşa Lisesi`ni, 1951`de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü`nü bitiren Memet Fuat Bengü, öğretmenlik, çevirmenlik, muhabirlik, inşaatlarda mimar yardımcılığı gibi işlerde çalıştı.

Bengü, 1960`da De Yayınevi`ni kurdu, 1964-75 arasında Yeni Dergi`yi çıkardı. Bengü, bir önceki yılda çıkmış yazı, öykü ve şiirlerden yaptığı seçmelerle Türk Edebiyatı adlı yıllıklar düzenledi (1963-72). Türk edebiyatının önemli isimlerinden Mehmet Fuat`ın eserlerinden bazıları şöyle: Tiyatro Tarihi (1961), Türk Edebiyatı (1963-72, yıllıklar, 10 kitap), Çağını Görebilmek (1982, denemeler), Voleybol (1983; Mehmet Bengü adıyla), Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi (1985), Sömürüsüz Bir Dünya (1998, deneme), Biçemden Biçeme (1998, deneme), Çoğunluğun Gücü (1998, deneme), Duyumsanmayan Karanlık (1998, deneme), Yaşlı Bir Şaire Mektuplar (1999, deneme), Tribünden Palavra Anılar (1999), Namık Kemal (1999), Aykırılıklar (2000), Nazım Hikmet (2000, İnceleme), Aydınlar Sözlüğü (2001, inceleme)
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:15 pm

Metin And

17 Haziran 1927 tarihinde İstanbul’da doğdu.Ulus gazetesi ve Forum dergisinde yazılar yazdı.Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü Başkanlığı yaptı.Amatör olarak illüzyonistlik (sihirbazlık) yapmaktadır.Bu konuda biri ingilizce olmak üzere iki kitabı yayınlandı.Tiyatro tarihi ve geleneksel seyirlik oyunlar üzerine araştırmaları vardır.Son evliliğini yazar Nazlı Eray ile yapmıştır.

BAZI ESERLERİ
Osmanlı Şenliklerinde Türk Sanatları, Cumhuriyet Dönemi Türk Tiyatrosu,Atatürk ve Tiyatro,Şair Evlenmesi’nden Önceki İlk Türkçe Oyunlar,Mevlana Celaleddin Rumi end the Whirlind Dervishes (T.Halman ile) Minyatürlerle Osmanlı-İslam Mitologyası
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:15 pm

Metin Celal


1961’de Ankara’da doğdu. Göztepe Aryamehr Lisesi’ni Bitirdi. Yüksek öğrenimini ODTÜ Petrol Mühendisliği ve İstanbul Üniversitesi Basın ve Yayın Yüksek Okulu’nda yaptı.
İmge-ayrım, Yeryüzü Konukları, Poetika, Sombahar gibi şiir dergilerinin yayın kurullarında yer aldı. Henrich Böll Ödülü’nü kazandı. 3 yıl Almanya’da kaldı. Çevirilerinin yanı sıra Varlık, Sanat Olayı, Yeni Olgu, Oluşum, Broy, Düşün vb. dergilerde şiir ve yazılar yayımladı.

ESERLERİ
Dört şiir kitabı var: Adım Ölüm(1986), Kendi Kendini Tatmin (1989) Konformist (1993), Küçük Hayat Bağları (1999).
Ne Güzel Çocuklardık Biz Gendaş Y.
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:17 pm

Mina Urgan


Mîna Urgan, 1915 yılında İstanbul’da doğdu. Arnavutköy Amerikan Kız Koleji ve İÜEF Fransız Filolojisi’ni bitirdi; aynı fakültenin İngiliz Filolojisi Bölümü’nde doktorasını tamamladı, Elizabeth Devri Tiyatrosunda Soytarılar çalışmasıyla doçent (1949), profesör (1960) oldu. 1977’de emekli oluncaya kadar İngiliz edebiyatı profesörü olarak öğretim üyeliği yaptı.
Thomas Malory, Henry Fielding, Balzac, Aldous Huxley, Graham Greene, William Golding, John Galsworthy ve Shakespeare’i Türkçe’ye çevirdi. Shakespeare ve Hamlet adlı incelemesi 1984’te, beş ciltlik İngiliz Edebiyatı Tarihi 1986 ile 1993 yılları arasında, Virginia Woolf 1995’te (YKY), D. H. Lawrence incelemesi 1997’de (YKY), onu geniş okur kitleleriyle tanıştıran Bir Dinozorun Anıları 1998’de (YKY), Bir Dinozorun Gezileri 1999’da (YKY) yayımlandı.
1993 Altın Kitap Ödülü; Virginia Woolf ile 1995 Sedat Simavi Vakfı Onur Ödülü; 1996 Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü sahibi Urgan, 15 Haziran 2000 tarihinde öldü.

YKY^DEKİ KİTAPLARI

: Bir Dinozorun Anıları
: Bir Dinozorun Gezileri
: D. H. Lawrence
: İngiliz Edebiyatı Tarihi
: Virginia Woolf
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:18 pm

Mirza Feth Ali Ahundzade


1812-1878) Azeri Türkleri içinde, yarattığı eserlerle Türk milliyetçiliğine hizmet eden Mirza Feth Ali Ahundzade, 1812'de Şeki'de doğmuştur. Ailesindeki huzursuzluk nedeni ile annesi tarafından Güney Azerbaycan'daki Erdebil şehrine, Ahund Hacı Alesger'in yanına götürülmüştür. Alesger, Feth Ali'yi evlatlığa kabul etmiş, Feth Ali de onu babası saymıştır. 1825 yılına kadar Erdebil'de yaşamış, ailesiyle önce Gence şehrine oradan 1826'da doğduğu yer olan Şeki'ye yerleşmişlerdir.

Güney Azerbaycan'da başladığı eğitimini burada tamamlamıştır. 1834'de Alesger'in yardımıyla Tiflis'e gitmiş ve şark dilleri tercümanı görevine başlamıştır. Ölümüne kadar Tiflis'te yaşayan Feth Ali, Azeri Türkçesi, Osmanlı Türkçesi, Rus, Fars ve Arap dillerni çok iyi öğrenmiştir. Rusya'nın doğu siyasetinin belirlenmesinde etkili olmuştur. Sanat hayatına, Azeri Türkçesi ve Farsça şiirler yazarak başlamıştır. Eserlerinin büyük bir kısmını çağdaşları olan sanatçılara yazdığı manzum mektuplar oluşturur. 1850-1855 yılları arasında drama yazmaya başlamış, Türk dünyasının ilk örnekleri olan altı komedi yazmıştır. Döneminin Azerbaycan hayatını usta bir dil ile yansıtan Feth Ali, 1857'de alfabe üzerinde çalışmaya başlamıştır. Arap alfabesinin ıslahı ve alfabe reformu için projeler hazırlamıştır. İlk proje Arap alfabesi, sonrakiler Latin alfabesi üzerine hazırlanmıştır. 1864'te "Kemalütdövle Mektupları" adlı eserini bitirmiş ancak yayınlatmamıştır. 1878'de Tiflis'de vefat etmiştir.

Fikirleri ve kişiliği:
1863 yılında İstanbul'a gelmiş, alfabe üzerine yaptığı çalışmalarını dönemin sadrazamına sunmuştur. Feth Ali'nin kullandığı dil, halka ve yüksek tabakaya, köylüye ve şehirliye rahatlıkla hitab etmiştir. Eserlerinde dilde Türkçülüğü yaşatmıştır. Gökalp'e göre Feth Ali, Gaspıralı İsmail Bey kadar iyi bir Türkçüdür. Türk fikir ve edebiyatı alanındaki en önemli faaliyeti Türkçe tiyatroyu ilk yazan kişi olmasıdır. Azeri Türk lehçesi ile yazdığı eserlerle tanınmış ve edebi Türkçülüğe hizmet etmiştir.

Eserleri:
En önemli eserleri makaleleridir. Yanlışlıkları ortaya koymayı amaç edinmiş ve çağdaş ilmi tenkidin Azeri edebiyatında ilk örneklerini vermiştir. Temsilat (1859), Kemalüd dövle Mektupları (1926), Hekayeti Hırs Gldurbsan (1938), Hekayati Molla, İbrahimelil Kimyager (1938), Seçilmiş Eserler (1938), Aldanmış Kevakib (1962) gibi eserlerinin yanında komediler ve piyesler yazmıştır.
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:18 pm

Molla Gürani


Osmanlı âlimlerinden ve büyük velî. Dördüncü Osmanlı şeyhulislâmı. İsmi, Ahmed bin İsmâil bin Osman Gürânî, lakabı Şerefüddîn, Şihâbüddîn ve Molla Gürânî'dir. Daha çok Molla Gürânî lakabıyla tanınıp, meşhûr oldu. 1410 (H.813) senesinde, Sûriye'nin Gürân kasabasına bağlı bir köyde doğdu. Doğduğu yere nisbetle "Gürânî" denilmiştir.

Molla Gürânî, küçük yaşta Kur'ân-ı kerîmi ezberledi. Sarf, nahiv, beyân, meânî gibi âlet ve kırâat ilmini öğrendi. Sonra ilim öğrenmek için Bağdât, Diyarbakır, Hıns ve Hayfa şehirlerine gitti. On yedi yaşında iken de Şam'a gidip, bir müddet oradaki âlimlerden ders alıp, ilim tahsîl etti. Şam'dan Kâhire'ye gitti.Kâhire'de zamânın âlimlerinden ders alarak; kırâat, tefsîr, hadîs ve fıkıh ilimlerini öğrendi ve bu ilimlerde icâzet aldı. O devrin en meşhûr âlimi İbn-i Hacer Askalânî'den hadîs ve fıkıh ilmine dâir eserler okudu. Bu hocasından okuduğu eserler arasında, Sahîh-i Buhârî ve fıkıh ilminde meşhûr eserler vardı.Hadîs ilminde İbn-i Hacer Askalânî'den icâzet aldı. Molla Gürânî bu şekilde çalışarak tahsîlini tamamladıktan sonra; tefsîr, kırâat, hadîs ve fıkıh ilimlerinde değerli bir âlim olarak yetişti.Yavaş yavaş tanınmaya ve Kâhire'deki medreselerde ders vermeye başladı. Memlûk Devleti hükümdarları ile devletin ileri gelenlerinin kurdukları ilim meclislerine katılıp, münâzaralara girdi. İlmi ve fesâhati, güzel konuşmasıyla kısa zamanda tanındı. Hattâ Kâhire'de herkese açık bir ders verdi. Dersini dinleyen âlimler, onun ilimdeki üstünlüğünü takdîr ettiler. Hocası İbn-i Hacer Askalânî ona icâzet verdikten sonra, Sahîh-i Buhârî'yi gâyet güzel bir mahâretle okuttuğunu bizzat görüp, şâhid oldu. Bundan sonra hayâtının bir bölümünü Kâhire ve Şam taraflarında geçirip İstanbul'a geldi. İstanbul'a gelişi, hayâtında değişikliğe yol açtı. Önce Şâfiî mezhebindeydi. Sonradan Hanefî mezhebine geçti.

Molla Gürânî'nin İstanbul'a gelişi şöyle vukû bulmuştur: O devrin meşhûr Osmanlı âlimlerindenMolla Yegân hacca gittiğinde, Kâhire'ye uğradı. Orada Molla Gürânî'yi tanıyıp, onun dîne bağlılığını ve ilimdeki yüksek derecesini görünce, İstanbul'a getirmek istedi. Lütuf ve iltifât göstererek istanbul'a gelmesini söyledi. O da bu teklifi kabûl edip, Molla Yegân ile birlikte İstanbul'a geldi. Meşhûr âlim MollaYegân, hacdan dönüp İstanbul'a gelince, Sultan İkinci Murâd Hanın otağına gidip, bir sohbet yaptı. Sohbet sırasında Pâdişâh; "Gezip gördüğün yerlerden bize ne armağan getirdin?" diye sordu. Bunun üzerine Molla Yegân; "Tefsîr, hadîs ve fıkıh ilminde iyi yetişmiş bir âlim getirdim" dedi. "Şimdi nerededir?" deyince; "Bâb-üs-seâdede beklemektedir" dedi. Bunun üzerine Pâdişâh, onu içeri getirmelerini söyledi. Molla Gürânî içeri girip, selâm verdi, el öptü. Sohbet sırasında Molla Gürânî'nin konuşması ve hâli, pâdişâhın hoşuna gitti. Onu önce, dedesi Murâd-ı Hüdâvendigâr Gâzî'nin eski kaplıcadaki medresesine sonra da Yıldırım Medresesine müderris tâyin etti. Böylece bir müddet bu vazifede bulundu.Bundan sonra da Sultan İkinci Murâd Hân, Molla Gürânî'yi oğlu Şehzâde Mehmed'in yâni Fâtih'in yetiştirilmesi ile görevlendirdi.

Şehzâde Mehmed (Fâtih), bu sırada Manisa'da emîrdi. Babası İkinci Murâd Hân, oğlunun (Fâtih'in) yetişmesi ve eğitilmesi için pekçok âlimi ona hoca olarak göndermişti. Fakat Şehzâde Mehmed, zekî ve celalli olduğundan, giden hocalar onu bir türlü derse yanaştıramamıştı. Bu sebeple pâdişâh İkinci Murâd Hân, oğlunu yetiştirecek heybetli bir muallim arıyordu. Molla Gürânî'nin heybetli ve vakûr bir âlim olduğunu görerek, sert tutumunu duyup, bu iş için onu tâyin etti. Onun iyi bir eğitimden geçmesini istediğini söyleyip, gerekirse dövebileceğini de işâret etti. Bunun üzerine Molla Gürânî, Manisa'ya gönderildi. Molla Gürânî, Şehzâde Mehmed'in (Fâtih'in) yetişmesi için ona ders vermeye başladı. Gördüğü gevşeklik karşısında, vakûr ve sert tutumuyla, Şehzâde Mehmed'in hırçınlığını yatıştırdı. Hattâ ders sırasında; "Darabtühû te'dîben" Terbiye etmek, eğitmek için onu dövdüm mânâsındaki Arabca cümleyi dil bakımından incelettirdi, tahlîl ve tercüme ettirdi. Bu tutum karşısında Şehzâde Mehmed derslere devâm edip, kısa zamandaKur'ân-ı kerîmi hatmetti ve ilim öğrendi. Pâdişâh İkinci Murâd Hân, oğlu Şehzâde Mehmed'in Kur'ân-ı kerîmi hatmettiğini öğrenince, çok sevinip, hocası Molla Gürânî'ye fazla mikdârda mal ve parayı hediye gönderdi.

Fâtih Sultan Mehmed Hanın yetişmesinde, Molla Gürânî'nin büyük emeği geçti. Bu bakımdan Fâtih, şehzâdeliğinden beri hocasını çok sever, saygı ve hürmette kusûr etmezdi.

Babası İkinciMurâd'dan sonra tahta geçen Fâtih Sultan Mehmed Han, Molla Gürânî'yi vezîr yapmak istedi. Molla Gürânî bu teklifi kabûl etmeyip; "Huzûrunuzda, size devlet işlerinde çok hizmet edenler vardır. Onların ciddî çalışmaları, sonunda vezîrliğe, sadr-ı a'zamlığa kavuşmak ideallerine bağlıdır. Vezîriniz onlardan başkası olursa, kalbleri kırılır ve sultânımıza zarar gelir" dedi. Sultan bu sözü beğendi ve onu kadısker yapmak istediğini bildirince, bunu kabûl etti. Kâdılığa başlayınca, ayrıca müderrislik görevini de yürüttü. Daha sonra Bursa evkâf idâresi vazifesi ve kâdılık vazifesi ile Bursa'ya gönderildi. Bursa'da bir müddet bu vazifeleri yaptı. Sonra bâzı sebeplerle Anadolu'dan ayrılıp, Mısır'a gitti

Molla Gürânî Mısır'a vardığında, Mısır Sultânı Kayıtbay'dan tam bir kabûl ve çok ikrâm, hürmet gördü. Bir müddet sonra Fâtih Sultan Mehmed Hân, Mısır Sultânı Kayıtbay'a, Molla Gürânî'yi göndermesini ricâ etti. Kayıtbay, Fâtih Sultan Mehmed Hanın bu ricâsını Molla Gürânî'ye bildirerek; "Gitme, ben sana onunkinden daha çok ikrâm ve ihtirâm ederim" dedi. Molla Gürânî; "Evet inanıyorum, sizden çok fazla ikrâm gördüm. Ancak, benimle onun arasında baba ile oğul arasındaki gibi büyük bir sevgi vardır. Aramızdaki bu hâdise ise, bir başka şeydir. Bu sebepten o, tabiî olarak kendisine meyledeceğimi bilir. Eğer ona gitmezsem, sizin tarafınızdan gönderilmediğimi zanneder ve aranıza bir düşmanlık girebilir." cevâbını verdi. Sultan Kayıtbay bu cevâbı beğendi ve kendisine çok para ve yolda lâzım olabilecek eşyâları verip, büyük hediyelerle Fâtih Sultan Mehmed Hana gönderdi.

Molla Gürânî İstanbul'a gelince, Sultan ona çok hürmet gösterip, ikinci defâ Bursa kâdılığına tâyin etti. Sonra yeniden Kadıaskerliğe getirildi. Bu arada müderrislik ve eser yazmakla da meşgûl iken, 1480 (H.885) senesinde Şeyhülislâmlık makâmına getirildi. Fâtih Sultan Mehmed Hân ona; maaş, hizmetçi ve diğer yardımları yanında, çok hediyeler vererek, ikrâm ve hürmet gösterdi. Sekiz sene Şeyhülislâmlık yaptı ve hakka, adâlete uymakta, titizlik göstererek, gayet güzel bir şekilde vazifesini yerine getirdi.

Fâtih Sultan Mehmed Hana çok nasîhat eder, işlerinde yardımcı olurdu. Ona karşı duyduğu samîmi sevgi ve alâka sebebiyle, yeri geldikçe tenkid etmekten, uyarmaktan çekinmezdi. Hattâ giydiği ve yediği şeylere dikkat etmesini, dâimâ dînin emirlerine uygun olmasını isterdi. Nasîhatlerini sert sözlerle söylemekten çekinmezdi.

Molla Gürânî; heybetli, vakûr, sarsılmaz bir ilim haysiyetine ve ahlâkına sâhipti. Uzun boylu, gür sakallı, doğru ve açık sözlüydü. Vezîrleri adlarıyla çağırır, Sultanın huzûruna girince, yüksek sesle selâm verip, müsâfeha yapardı.Dâvet edilmedikçe ve bayram günlerinden başka zamanlarda saraya gitmezdi. Bir defâsında bir Arafe günü, Sultan, Molla Gürânî'ye bir haberci göndererek; "Yarın bayramı kutlamak üzere teşrif etsin, geç kalmasın." diye haber yollamıştı. Molla Gürânî, gelen haberciye; "Yağışlı günlerdir, her yer çamur. Gelirsek, kılık kıyâfet değiştirmek îcâb eder. Yarın bizi bağışlasınlar. Biz uzaktan duâ ederiz. Bayramı uzaktan kutlayalım." dedi. Haberci dönüp bu sözleri pâdişâha iletince, Pâdişâh; "Biz onların gelmesi ile bayram yaparız. Her şeye rağmen gelmelerini bekliyoruz." dedi.Üzerlerinin çamur olmaması için de, sarayın selâmlığına kadar at ile girmesine izin verildi. Bunun üzerine dâveti kabûl etti. Molla Gürânî, devrin âlimlerine mütevâzî davranır ve onlara karşı kıskançlık göstermezdi. Hattâ resmî vazifelerde kendinden daha üst makamlara çıkan âlimleri takdîr ederdi. Müderrislikden resmen ayrıldıktan sonra da ilim öğretmeye devâm etti. Pekçok âlim yetiştirdi. Osmanlı âlimleri arasında ahlâkının üstünlüğü, ilmî hususlarda tâvizsiz olan ve ilme çok önem veren bir âlim bilinip öyle tanındı. Günlerini hep ders vermekle, kitap yazmakla ve ibâdetle geçirirdi. Bir defâsında talebelerinden biri, bir gece onun konağında kalmıştı. Hocası Molla Gürânî, yatsı namazından sonra Kur'ân-ı kerîm okumaya başladı. Başından başlayıp devamlı okurken talebesi bir müddet sonra uyuyakaldı. Sabaha doğru uyanınca hocası Molla Gürânî'nin Kur'ân-ı kerîm okumaya devâm ettiğini gördü. Sabahleyin o talebe bu durumu hizmetçilere anlatınca, hizmetçileri; "O, her gece böyle Kur'ân-ı kerîm okur ve bunu hiçbir sebeple terk etmez." demiştir. MollaGürânî, ayrıca çok hayır ve hasenât yapmıştır. Dört câmi, bir Dâr-ül-hadîs medresesi, bir hamam ve binâlar yaptırmıştır.

Molla Gürânî, vefât ettiği 1488 (H.893) senesinin bahar mevsiminde bir bahçe satın aldı. Kışa kadar o bahçede kaldı. Vezîrler haftada bir bu bahçede ziyâretine gelirlerdi. Kış geldiğinde iyice hâlsizleşti. İstanbul'daki konağına göçtü. O günlerde bir sabah namazını kıldıktan sonra, kendisine bir yatak hazırlanmasını istedi. Yatak hazırlandı. Kuşluk namazını kıldıktan sonrakıbleye dönerek, sağ yanı üzerine yattı. O gün, kendisinden Kur'ân-ı kerîmi, kırâat ilmini öğrenen hâfızların yanında toplanmasını istedi. Bu arzusu üzerine, talebelerine haber gönderildi.Onlar da yanına toplandılar. Talebelerine; "Üstünüzde olan hakkımı ödeme zamânı bu gündür. İkindi vaktine kadar benim üzerime Kur'ân-ı kerîm okumaya devâm ediniz, ikindiden fazla uzamaz." dedi. Hâfız talebeleri, Kur'ân-ı kerîm okumaya başladılar. Vezîrler durumu öğrenince, yanına geldiler. Vezîrler arasındaki Dâvûd Paşa, Molla Gürânî hazretlerini çok sevdiği için, hâlini görünce dayanamayıp, ağlamaya başladı. MollaGürânî onun ağladığını görüp; "Niye ağlar durursun ey Dâvûd!" dedi. Dâvûd Paşa; "Sizi böyle zayıf görünce kendimi tutamadım." dedi. Bunun üzerine; "Ey Dâvûd, kendi hâline ağla! Ben dünyâda rahat ve huzûr içinde yaşadım. Allahü teâlâdan ümîdim odur ki, ömrümün sonunda da, son nefeste de selâmet üzere olurum." dedi.Sonra vezîrlere dönüp; "Benden Bâyezîd'e (İkinci Bâyezîd Hana) selâm söyleyin ve deyin ki, Adâlet üzere olsun, kulları himâye, beldeleri muhâfaza etsin. Namazımı bizzat kendisi kıldırsın ve borçlarımı, defnimden önce ödesin" dedi. Sonra; "Size vasiyetim olsun! Beni kabrin yanına koyunca, ayağımı tutun ve beni kabrin başına çekin, sonra kabre koyun." dedi. Öğle namazını îmâ ile kıldı. Sonra; "İkindi ezânı ne zaman okunacak?" dedi. İkindi vakti gelince, müezzinin ezân okumasını bekledi. Müezzin, Allahüekber diye ezân okumaya başlayınca, Molla Gürânî hazretleri; "Lâilâhe illallah" diyerek vefât etti.

Sultan İkinci Bâyezîd Hân, namazında bulundu ve borçlarını ödedi. Cenâze namazı çok kalabalık olup, İstanbul ahâlisi onun vefâtından dolayı gözyaşı döktü. Cenâzesi kabrin başına getirilince, vasiyetine rağmen kimse ayağından tutup çekmeye cesâret edemedi. Cenâzesini bir hasır ile kabrin yanına çektiler ve kabre indirip defnettiler. Kabri,Aksaray-Topkapı arasındaki eski tramvay yolunun sol tarafında bulunan kendi yaptırdığı câminin önündedir.

Arabca kaynaklarda "Diyâr-ı Rûm'un, Anadolu'nun âlimi" olarak zikredilen Molla Gürânî, kıymetli eserler yazmış olup, eserleri şunlardır:

1) Gâyet-ül-Emânî fî Tefsîr-i Seb'il-Mesânî,
2) El-Kevser-ül-Cârî alâ Riyâd-il-Buhârî; Hadîs-i şerîf kitaplarının en kıymetlisi olanSahîh-i Buhârî'ye yazdığı şerhdir.
3) Şâtıbiyye Kasîdesi'nin Ca'berî şerhine güzel bir hâşiye yazmıştır.
4) Keşf-ül-Esrâr an Kırâat-il-Eimmet-il-Ahyâr,
5) Şerh-i Cem'ul-Cevâmi': Usûl-i fıkha dâirdir.
6) Arûz ilmiyle ilgili bir kasîde.
.
1) Mu'cem-ül-Müellifîn; c1. ,s.166

2) El-A'lâm; c.1, s.97

3) Tam İlmihâl Seâdet-iEbediyye; (49. Baskı) s.1112

4) Ed-Dav-ül-Lâmi; c.1, s.241

5) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.102

6) Tabakât-üs-Seniyye fî Terâcim-il-Hanefiyye; c.1, s.280

7) Esmâ-ül-Müellifîn; c.1, s.135

Cool Keşf-üz-Zünûn; c.1, s.553, 646, 899; c.2, s.1190, 1486

9) Tâc-üt-Tevârih (Ulemâ kısmı)

10) Osmanlı Müellifleri; c.2, s.1

11) İzâh-ul-Meknûn; c.2, s.92

12) Brockelmann; Sup-2, s.319

13) Devhat-ül-Meşâyıh; s.10

14) Rehber Ansiklopedisi; c.12, s.184

15) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.12, s.298
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:18 pm

Muammer Aksoy


(d. Î917, îbradı, Antalya - ö. 31 Ocak 1990, Ankara), hukukçu ve siyaset adamı. 1961 Anayasası'nı hazırlayan komisyonun sözcülüğünü yapmıştır. Milletvekili Numan Aksoy'un oğludur. 1939'da Ankara Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.

GÜNDEM

Bilim adamına infaz: 1 Şubat 1991
Prof. Dr. Muammer Aksoy

Türk Hukuk Kurumu Başkanı, yazar Prof. Dr. Muammer Aksoy, 31 Ocak 1990 akşamı, Ankara'da evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

Polis yetkililerinin, "çok profesyonelce" olarak nitelendirdikleri saldırının failleri belirlenemedi ve kanıt olarak geriye sadece boş mermi kovanları kaldı. Yapılan araştırma sonucu eylemde kullanılan silahın türü belirlendi ve daha önce herhangi bir eylemde kullanılmadığı tespit edildi. Suikasttan sonra gazeteleri arayan bir kişi eylemi İslami Hareket adına üstlendi.

Aksoy cinayeti, diğer faili meçhullerle birlikte 1999 Eylül ayında sil baştan ele alındı. Dönemin Ankara Emniyet Müdür Vekili Kemal İskender'in koordinatörlüğünde faili meçhul kalan olayların aydınlatılmasıyla ilgili "Faili Meçhul Olayları Analiz Birim" adı verilen özel bir birim kuruldu.

Mayıs 2000'de Mumcu'nun katillerini bulmaya yönelik başlatılan Umut operasyonu Aksoy cinayetinin çözümü için de bir umut kapısı oldu. Sincan'da bulunan silah ve susturucuların balistik incelemeye alındığını bildiren polis, gelecek sonuçların evinin bulunduğu apartmanda uğradığı silahlı saldırıda ölen Aksoy cinayetini de aydınlatabileceğini bildirdi.

Aksoy'u öldüren silah bulundu
17 Mayıs'ta Sincan'da ele geçirilen bir silahın Emniyet Genel Müdürlüğü kriminal incelemesinde, 1990 yılında öldürülen Aksoy'un öldürülmesi olayında kullanılan silahla örtüştüğü belirlendi ve olayla ilgili failler aranmaya başladı.

19 Mayıs'ta Umut operasyonu çerçevesinde Kışlalı suikastını düzenlediklerini itiraf eden Necdet Yüksel, Aksoy cinayetini de kendilerinin işlediğini söylediler. 20 Mayıs'ta Özmen e Yüksel'e Aksoy'un Ankara Bahçelievler'deki evinin önünde tatbikat yaptırıldı. Tatbikat, Aksoy'u susturuculu bir silahla vurduğunu itiraf eden Özmen'e yaptırıldı.
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:19 pm

Muhammed İkbal


Hakkında Yazılan Eserler

1.Muhammed İkbal
Hayatı / Sanatı / Mücadelesi
Selahaddin Yaşar
YeniAsya Yayınları / Biyografiler Dizisi
Zayıf bir gül yaprağı bir gemi olur.
üçümsenen karınca kafilesine.
e gam, patlasa fırtınalar,
iklonlar,
şacaktır azgın denizleri
üvenle.
ir gün dedim ki bir güvercine:
Kurtuluş toprağa kök salmadadır."
omurcuklar atılıp cevap verdiler:
Gül bahçesinin sırrını
eşfetmiş bu adam."
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:19 pm

Muhsin Abay

Dr. Muhsin Abay, Yüksek öğrenimini Ege Üniversitesi'nde tamamladıktan sonra, Fransa'da İktisadî Kalkınma ve Karar Alma Metodolojisi konusunda staj yapan (1972-1973) Muhsin Abay, Ege Bölgesi Sanayi Odası Etüt ve Araştırma Müdürü olarak görev yaptı (1981-1984). Türkiye Odalar Birliği Sanayileşme Politikaları Çalışma Grupları'nda ve Devlet Planlama Teşkilatı'nın Özel İhtisas Komisyonları'nda görev aldı. Halen özel bir kurumda danışman olarak çalışmaktadır.

Zamanı Değerlendirmek
Dr. Muhsin Abay
bky
"Zamanı Değerlendirmek", sizin, şirketinizin ve çalışma arkadaşlarınızın birlikte geliştirebilecekleri bir hareket yöntemidir. Bu kitaptan öğreneceklerinizin sizi çalışma arkadaşlarınız arasında en mükemmel sinerjiyi kurmaya götürecektir.
"Zamanı Değerlendirmek" bir "zaman mühendisi" olmanızı sağlayacak ve kısa sürede başarıyı yakalamanız mümkün olabilecektir. Zaman yönetimi konusunda bugüne kadar yazılmış en kapsamlı eser.
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:20 pm

Muhtar Avezov
Kazak Edebiyatı

Muhtar Avezov

Çağdaş Kazak edebiyatında Muhtar Avezov (1897-1961)’un da ayrı bir yeri vardır. Kendisi, Kazak destanları ve Türkistan Türk edebiyatı ile ilgili ilmî çalışmalar yapmıştır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi en önemli eseri, 4 ciltlik Abay Yolu adlı devâsâ romanıdır. Bu romanda Avezov, Kazakların bir çoğunun kendisine rehber olarak kabul ettiği Abay’ın hayatını ve fikir yapısını çok ince ayrıntılara inerek, belgelerle ortaya çıkarmıştır. Denilebilir ki, Kazak halkının yüzlerce yıllık kültür birikimi, Abay’ı; Abay, Muhtar Avezov’u; Avezov da, Abay Yolu’nu meydana getirmiştir. Avezov’un bu romandan başka pek çok hikâye, deneme, çeviri ve araştırma eserleri de bulunmaktadır. Bir de onun, konusunu doğrudan Kazak halkından aldığı oyunları vardır. Bu oyunlar, Kazak tiyatrolarında bugün de sergilenmektedir.

Avezov’tan başka Kalkaman Abdulkadirov, Kasım Amanjol, İsa Baykazov, Gapit Müsrepov, Tahir Jarıkulu, Kaljan Jarıkulı, Ali Ospanov, Aliasker Togmagambetov ve Abdullah Tagıbayev gibi edip ve âlimler de Kazakların 20.yüzyıldan sonra yetiştirdikleri önemli kültür adamlarındandır.

Kazak Edebiyatının Belli Başlı Temsilcileri
Bünyamin ÖZGÜMÜŞ Yağmur Sayı : 16
Temmuz - Ağustos - Eylül 2002
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:20 pm

Murat Başaran


21 Aralık 1967 Sakarya doğumlu. Babası Manisa/Akhisarlı. 9 yaşındayken ailesiyle birlikte İstanbul'a taşındı. Adapazarı'nda Donatım İlkokulu’nda başlayan eğitim macerası, İstanbul'da Münevver Şefik Fergar ve Faik Reşit Unat İlkokulu, İnönü Ortaokulu, Haydarpaşa E. M. Lisesi’nde devam etti. İ. Ü. İktisat Fakültesi Ekonometri Bölümü’nün 2. sınıfından, sonra da A. Ö. F. İktisat Fakültesi'nin yine 2. sınıfından ayrıldı.

Türkiye Gazetesi'nde başlayan meslek hayatı, muhabirlik, redaktörlük, kültür sanat yönetmenliği, köşe yazarlığı, haber müdürlüğü görevleriyle 17 yıl sürdü.

Bir ara TGRT haber dairesinde çalıştı. İstanbul'un ilk ciddi yerel kanalı İstanbul TV'nin kurucu kadrosu içinde yer aldı... Burada önce Program Müdürü ve daha sonra Haber Müdürü olarak görev yaptı. Yazıları başta Zafer olmak üzere, Ufuk Çizgisi, Kardelen, Türk Edebiyatı, Yemek Zevki dergilerinde yayınlandı. Çeşitli reklâm ajansları için metin yazarlığı da yapan Başaran, birçok belgesel ve tanıtım filmlerinin de senaryosunu kaleme aldı.

ESERLERİ

Sevmek Ölmekle Başlar, Sonsuzluğa Biraz Daha, Ayrılık Yazıları, Kalbim Nerde Sanıyorsun, Tezgahın Üstünde İstanbul

Sevmek Ölmekle Başlar (1.Kitap)
Murat Başaran
Zafer Y.
İstanbul 1999

Sevmek Ölmekle Başlar, Murat Başaran'ın 1985'den itibaren Zafer Dergisi'nde yayınlanan yazılarından oluşuyor. Yazılarının ikinci bölümünü Sonsuzluğa Biraz Daha adıyla kitaplaştıran Murat Başaran, yazmaya bir süre ara verdi. Daha doğrusu yazılarının yayınlanmasına. Bu süre zarfında Sevmek Ölmekle Başlar yedi, Sonsuzluğa Biraz Daha iki baskı yaptı. Birbirinin devamı niteliğindeki bu iki kitabı okuyucularımızın arzusu üzerine birleştirdik.

Kalbim Nerde Sanıyorsun ?
Murat Başaran
Zafer Y.İstanbul 2001

Adını ne koyarsanız koyun...
Hatta bırakın isimsiz kalsın...
Bazan hikaye gibi... Bazan şiir gibi...
Bazan bağrı yanmış bir adamın haykırışı..
Belki sessiz konuşmalar kendi kendime...
Adını ne koyarsanız koyun...
Veya bırakın isimsiz kalsın...
...
Benim kelimelerim var...
Benim cümlelerim...
Paylaşmak istediğim...
İşte hepsi burada...
Yoksa;
"Kalbim nerde sanıyorsun?"

Tezgahın Üstünde İstanbul
Murat Başaran
Timaş 2005

İstanbul’dan yolu geçmiş herkesin mutlaka bir İstanbul hatırası vardır. Ve bir İstanbul hatırası anlatılmaya başlandığında, herkes kulak kabartır. Paylaşılmaya değerdir İstanbul hatıraları. Uzun uzun anlatılmaya değerdir.

Murat Başaran son kitabı Tezgâhın Üstünde İstanbul'da kendi hatıralarını samimî ve şiirsel üslubuyla okuyucularla paylaşıyor.

Bizi İstanbul tarihinde böyle eşsiz bir seyahate çıkardığınız ve çok kıymetli hatıralarınızı, hayallerinizi, duygularınızı ve düşüncelerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkürler Murat Başaran.
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:21 pm

Musa Anter

1918 yılında Nusaybin'in Zivin köyünde doğdu. İlkokulu Mardin, orta ve liseyi Adana'da okudu. Öğencilik yıllarının yaz aylarında Suriye'ye giderek Türkiye'den kaçan Kürtçülerle tanıştı. Bunlar Kamuran Bedirhan, Osman Sabri, Haco ve Emini Ahmet'di.Beş arkadaşıyla Kürdistan'ı Kurtarma Cemiyeti'ni kurar.İlk gözaltı öğrencilik yıllarında Dersim isyanı sırasında olur. Mustafa Kemal'in annesi Zübeyde Hanım'a sövdüğü için 45 gün gözaltında kalır.Anter Ağa'nın oğlu olduğu için Mustafa Kemal tarafından affedilir.1941 yılında İstanbul’a gider. İstanbul Hukuk Fakültesi'ni bitirir ama avukatlık ve savcılık yapmaz.1959'da 49'lar ve 1970'lerde Devrimci Doğu Kültür Ocakları ve 12 Eylül döneminde de Kürtçülük propagandası yapmaktan tutuklanır. İlk defa 1934'te tutuklanan Anter, toplam 10 yıl hapis yatar.Evli ve üç çocuk babasıdır.1971'de kapatılan TİP'in yöneticileri arasında yer alan Anter; PKK çizgisindeki Özgür Gündem ve Yeni Ülke gazetelerinde köşe yazarlığı yaparken, Diyarbakır'da silahlı bir saldırı sonucu 20 Eylül 1992 tarihinde öldürüldü.Eserleri:Hatıral arım I-II, Kımıl, Vakainame, Brinareş (Kara Yara)

Kaynak:Musa Anter Öldürüldü Hürriyet 21 Eylül 1992

ESERLERİ

Hatıralarım
Musa Anter
Avesta Yayınları / Musa Anter Bütün Eserleri Dizisi

"Türkiye'nin 55 yıllık girdisinin, çıktısının yeminli, canlı bir şahidiyim. 'Hem yalnız şahidi mi?' Değil!.. Şanığıyım, mahkumuyum ve davacısıyım."


Hatıralarım
Cilt: 2
Musa Anter
Yön Yayıncılık / Ropörtaj-Belge-Anı-Biyografi Dizisi

Denilebilir ki Musa sen kim, bu anılarında geçen zatlar kim! Amma bence bu soru yerinde değildir. Çok kere fakir bir adam bir define bulur veya loto-toto'dan para kazanır ve aniden zengin olur. İşte ben de Zıvıng'ın mağaralarından aleme çıkınca o fakir gibi tesadüfen ve de şans mahsülü değerli şahsiyetlerle tanıştım. İşte bu anılarım, bulduğum bu definelerin mahsülüdür.
-Musa Anter-
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Empty Geri: Yazarlarin Biyografileri

Mesaj tarafından Sensizim5841 Paz Eyl. 07, 2008 1:21 pm

Mustafa Aydemir



HAKKINDA YAZILANLAR
NTV-MSNBC 3 Eylül 2004

İlk uçak gemisini Türk topçusu batırdı

Birinci Dünya Savaşı’nda 4 topçu bataryasıyla, ilk uçak gemisi batıran subay olan Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul’un yaşamı, ‘Ben Bir Türk Zabitiyim’ adlı kitaba konu oldu.

Mustafa Aydemir’in derlediği Ben Bir Türk Zabitiyim adlı kitapta, Birinci Dünya Savaşı’nda 4 topçu bataryasıyla enkazı halen Antalya’nın Kemer İlçesi açıklarında bulunan Paris 2 ve Alexandra adlı Fransız savaş gemilerini ve bir İngiliz uçak gemisini batıran Mustafa Ertuğrul’un yaşamı ve başarıları, belgeleriyle birlikte anlatılıyor.

Aydemir, kitabın 7 yıllık bir çalışmanın ürünü olduğunu söyledi.
Mustafa Ertuğrul’un anılarını yazmaya 1995 yılında Kemer açıklarındaki Paris 2 batığına daldığı zaman karar verdiğini belirten Aydemir, Ertuğrul’un anılarını Fransız ve İngiliz kaynaklarından da doğruladığını bildirdi.
Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul’un ismi, daha önce, Kemer’i Kiriş Mahallesi’ne bağlayan caddeye verilmişti.
Sensizim5841
Sensizim5841
S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

S-E-N-S-İ-Z-İ-M-5-8-4-1

Erkek
Meslek : Webmaster ( Akcan Elektronik )
Ruh Hali : Yazarlarin Biyografileri - Sayfa 6 Yarama10
Mesaj Sayısı : 870
Başarı Puanı : 212
Rap : 30

Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük: Max.3

http://www.melegim.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

6 sayfadaki 7 sayfası Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7  Sonraki

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz