Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Melegim.Forum.St :: Öğrenciler için :: Tüm DersLer :: Tarih
5 sayfadaki 6 sayfası
5 sayfadaki 6 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bundan ötürü yerli yersiz eleştirmelerde bulunan ve Türk ordusu savunma yapabilir, fakat taarruz edemez diyen bu kişiler, Sakarya savaşından bu yana aylar geçtiği halde, ordunun neden taarruz etmediğini soruyor, “Hiç olmazsa sınırlı ve belirli bir cephede bir taarruz yapılmalıdır ki, ordumuzun taarruz kabiliyeti olup olmadığı anlaşılsın” diyorlardı. Bunlardan bazıları ise, Yunan ordusunun yenilmesiyle maksadın hasıl olamayacağını söylemeye ve ordunun Irak kuzey sınırında toplanarak İngilizlere taarruz etmesi gerekeceğini propagandaya başlamışlardı. Onun için Mustafa Kemal Paşa, bu gibileri, önce 1 Aralık 1921’de sonra da 4 Mart 1922’de Mecliste yaptığı konuşmalarla uyardı; siyasi müzakerelerle bir sonuç alınamayacağını, “Halâs için, istiklâl için”, eninde sonunda düşmanla vuruşmak gerekeceğini söyledi, bundan başka karar ve çarenin olamayacağını, Türk ordusunun da kararının taarruz olduğunu açıkladı, fakat buna rağmen muhaliflerini girdikleri yoldan geri çeviremedi. Nitekim Mayıs ayının beşinde sona erecek olan Başkomutanlık Kanununun yeniden uzatılması işi 4 Mayıs Perşembe günü Mecliste tartışıldığı vakit 72 Milletvekili, ilgili kanundaki yetkilerin kaldırılmasını istemişti. Mustafa Kemal Paşa’nın bulunmadığı bu toplantıda oylamaya sunulan bu kanuna, o esnada Mecliste bulunan 170 Milletvekilinden 114’ü olumlu oy kullanmış, altısı reddetmiş ve 23 kişi de çekimser kalmıştı. 27 Milletvekili ile, Mecliste bulunmalarına rağmen oylarını kullanamayacaklarını bildirdiler.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Geri kalan Milletvekilleri Meclise girmemek suretiyle “Nisâb-ı müzâkerenin te’sisine ve inta-cı muâmeleye mani” oldular. Bu yüzden mesele 6 mayıs Cumartesi gününe kalmış oldu.
Meclis’in çok ilginç olan bu tutumu karşısında Mustafa Kemal Paşa, bazı arkadaşları ile durumu tartışmış ve “Bu gibi menfi hareketlere karşı” ne yolda hareket edilmesi gerekeceği hakkında Kazım Karabekir Paşa’dan mütalea istemişti. Çünkü, “Ordu, Meclis re’yini izhâr ettiği dakikadan i’tibâren Başkumandansız kalmıştı”. Ayrıca yapılan eleştirmelerden ve mey dana gelen durumdan üzüntü duyan hükümet ile Genel Kurmay Başkanı da isti’faya kalkışmıştı. Böyle olduğu takdirde, “Memleketin genel idaresinde” düşünülmeye değer bir bunalım meydana gelmesi tabii idi. Onun için Mustafa Kemal Paşa, memleketin yüksek menfaatlerinin ve güdülmekte olan genel maksadın zarar görmesini önlemek amacı ile Başkomutanlıktan ayrılmamaya karar vermiş, bu kararını hükümete de bildirerek, hem hükümetten, hem de Genel Kurmay Baş Başkanından daha yirmi dört saat görevlerinde kalmalarını rica etmişti. Ertesi gün yani 6 Mayıs’ta, Meclis’in yaptığı gizli toplantıda Gazi Mustafa Kemal Paşa, geniş bir açıklama yaparak, o günkü durumun nezâketini anlattı, Meclis’dekj “Tarz-ı hareketin orduyu inkısâma ve hükümeti de akamete” götüreceği ihtimali üzerinde durdu, bu hale de milletin razı olamayacağını” belirtti. Bu açıklamadan sonradır ki, gerçeklerle büsbütün karşı karşıya kalan Milletvekilleri 177 oyla, Başkomutanlık kanununu, kabul ettiler. Fakat aynı muhalifler, 8 Temmuz 1922 tarihli bir kanunla, “Vekiller ile Hey’et-i Vekile Reisinin ayrı ayrı ve doğrudan doğruya Meclis tarafından” seçilmesini sağlamayı başardılar
Meclis’in çok ilginç olan bu tutumu karşısında Mustafa Kemal Paşa, bazı arkadaşları ile durumu tartışmış ve “Bu gibi menfi hareketlere karşı” ne yolda hareket edilmesi gerekeceği hakkında Kazım Karabekir Paşa’dan mütalea istemişti. Çünkü, “Ordu, Meclis re’yini izhâr ettiği dakikadan i’tibâren Başkumandansız kalmıştı”. Ayrıca yapılan eleştirmelerden ve mey dana gelen durumdan üzüntü duyan hükümet ile Genel Kurmay Başkanı da isti’faya kalkışmıştı. Böyle olduğu takdirde, “Memleketin genel idaresinde” düşünülmeye değer bir bunalım meydana gelmesi tabii idi. Onun için Mustafa Kemal Paşa, memleketin yüksek menfaatlerinin ve güdülmekte olan genel maksadın zarar görmesini önlemek amacı ile Başkomutanlıktan ayrılmamaya karar vermiş, bu kararını hükümete de bildirerek, hem hükümetten, hem de Genel Kurmay Baş Başkanından daha yirmi dört saat görevlerinde kalmalarını rica etmişti. Ertesi gün yani 6 Mayıs’ta, Meclis’in yaptığı gizli toplantıda Gazi Mustafa Kemal Paşa, geniş bir açıklama yaparak, o günkü durumun nezâketini anlattı, Meclis’dekj “Tarz-ı hareketin orduyu inkısâma ve hükümeti de akamete” götüreceği ihtimali üzerinde durdu, bu hale de milletin razı olamayacağını” belirtti. Bu açıklamadan sonradır ki, gerçeklerle büsbütün karşı karşıya kalan Milletvekilleri 177 oyla, Başkomutanlık kanununu, kabul ettiler. Fakat aynı muhalifler, 8 Temmuz 1922 tarihli bir kanunla, “Vekiller ile Hey’et-i Vekile Reisinin ayrı ayrı ve doğrudan doğruya Meclis tarafından” seçilmesini sağlamayı başardılar
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Halbuki bu tarihe kadar kabine üyeleri, Mustafa Kemal Paşanın, Büyük Millet Meclisi Başkanı sıfatıyla, aday olarak gösterdiği Milletvekilleri arasından seçilmekte idi ve Büyük Millet Meclisinin Başkanı aynı zamanda “İcra Vekileleri Hey’etinin” yani hükümetin de başkanı idi. Şu halde muhalifler, yeni kanunla Mustafa Kemal Paşa’yı, Hükümet başkanlığından ve İcra Vekilleri için aday gösterme hakkından yoksun bırakmışlardı. Bu durum karşısında hükümet isti’fa etti, Mustafa Kemal Paşa da, Milletvekillerinin, kendi hakkındaki düşüncelerinin serbestçe açıklanabilmesini sağlamak amacıyla Meclis Başkanlığından ve Başkomutanlıktan çekilmeyi düşündü ve bu düşüncesini Kazım Karabekir Paşa’ya bildirdi. Bununla beraber Gazi Mustafa Kemal Paşa, belki de bazı tavsiyelere uyarak, ne Başkomutanlıktan ne de Meclis Başkanlığından ayrılmış, tersine olarak yeni hükümetin kurulmasıyla pek yakından meşgul olmuştu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
2 — Sakarya zaferinden sonra Batılı devletlerin Türkiye hakkındaki düşünceleri daha başka bir şekil aldı, Yunanlılara karşı tutumları değişti ve bu hal, İngiltere’de pek açık olarak görüldü. Nitekim, Avam Kamarasında Albay Walter Guinnes, müttefik gibi kabul ettiğimiz Yunanlıların, Londra Konferansı kararlarını kabul etmemeleri, 1921 haziranında Lord Curzon tarafından yapılan aracılık teklifini reddetmeleri ve bundan sonra da Türklere karşı taarruza geçmeleri, artık kendilerine müttefik işlemi yapmamıza imkân bırakmamıştır. Mademki, “Yunanlılar bu kadar serkeştirler. Bir hall suretini bunlara kabul ettirmek için yegâne çare ekonomik bir ablukadır demişti. Bundan başka 26 Ekim 1921’de bir geziye çıkarak Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’yı ziyaret ettikten sonra Hindistan’a da uğrayan İngiliz Veliahdı, oradaki karışıklıkları Kral George V. ile Hindistan işlerine bakan Nazır Montagu’ye ve Hindistan’daki Kral vekili Reading’a bildirmişti. Kral tarafından kendisine verilen cevapta, “Savaş ve Türkiye’deki durumla Montagu’nun reformları hiç şüphesiz bugünkü huzursuzluğu yaratmıştır” deniliyordu. Ayrıca Gandhi’nin ve Nehru’nun bu memlekette çıkardıkları karışıklıklar, 1922 yılında tehlikeli bir hal almış ve Gandhi’nin Müslüman Hindileri arkalaması ve onların isteklerini kendi politikasının bir gereği imiş gibi sayması İngiltere’yi, Türk meseleleri karşısında çok güç duruma düşürmüştü.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Çünkü, “Ahmedâbad’daki Milli Hind Kongresi, İstanbul’un boşaltılmasını, İzmir’in ve Edirne ile birlikte Doğu Trakya’nın Türkiye’ye geri verilmesini” ısrarla istiyordu. Müslüman liderlerin devamlı baskısı altında bulunan Kral vekili Lord Reading, 1 mart 1922’de Nazır Montagu’ya gönderdiği bir telgrafta, “Müslüman halk duygularının çok gerginleştiğini söylüyor” ve “İstanbul’un boşaltılması, kutsal topraklar üzerinde Pâdişah’ın egemenliğinin tanınması ve Müslüman Edirne de olmak üzere Doğu Trakya’nın, ayrıca İzmir’in de geri verilmesi gerektiğini” bildiriyordu. Montagu, kabineye danışmadan bu durumun yayımlanabileceğini Reading’a bildirdiği için bu yolda hareket olunmuş ve İngiliz halkı bunları öğrenmişti. Öte taraftan Yunanlılar tarafını tutan İngilizler bile Sakarya zaferini küçümseyemiyor ve Yunan ordusunun artık bir iş görebileceği kanısını kaybetmiş bulunuyorlardı. 4 Ocak 1922’de Times gazetesi, “Barışın ilk ve aşikar şartının Yunan ordusunun Anadolu’dan çekilmesi” olduğunu yazıyordu. İşte, iç ve dıştan gelen bu baskılar karşısında İngiltere ile müttefikleri, “Şark Meselesini görüşmek” ve “Türk askeri faaliyetini” durdurmak maksadıyla, 21 – 26 Mart 1922 tarihinde toplandılar ve acele olarak aldıkları kararları 22 Mart’da Türklere ve Yunanlılara bildirerek mütareke teklifinde bulundular. Mütareke teklifinin ana hatları şunlardı:
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
1. İki taraf birlikleri arasında on kilometrelik askersiz bir alan bırakılacak;
2. İki taraf kuvvetleri insan ve savaş gereçleri bakımından takviye edilmeyecek;
3. Kuvvetlerin o andaki konumu değiştirilmeyecek;
4. Türk ordusu ve askeri durumu, İ’tilâf Devletlerinin Komisyonlarının, “Mürâkabe ve teftişine arzedilecek”;
5. Çarpışmaya üç ay ara verilecek;
6. Barış için bir zemin bulununcaya kadar mütareke üç ayda bir kendiliğinden yenilenecek, taraflardan biri harekete geçmek isterse bu hali karşı tarafa ve Müttefiklere onbeş gün önceden bildirecekti.
Şu teliflerden anlaşıldığına göre itilâf Devletleri, Sakarya savaşında yenilerek taarruz gücünü yitirmiş olan ve yeniden toparlanarak Anadolu’da bir talih denemesine girişmesi şüpheli görünen Yunanlıları, bir yıldan- beri taarruz için hazırlanmakta olan Türk ordusu karşısında bırakmamak tedbirlerini alıyorlardı.
2. İki taraf kuvvetleri insan ve savaş gereçleri bakımından takviye edilmeyecek;
3. Kuvvetlerin o andaki konumu değiştirilmeyecek;
4. Türk ordusu ve askeri durumu, İ’tilâf Devletlerinin Komisyonlarının, “Mürâkabe ve teftişine arzedilecek”;
5. Çarpışmaya üç ay ara verilecek;
6. Barış için bir zemin bulununcaya kadar mütareke üç ayda bir kendiliğinden yenilenecek, taraflardan biri harekete geçmek isterse bu hali karşı tarafa ve Müttefiklere onbeş gün önceden bildirecekti.
Şu teliflerden anlaşıldığına göre itilâf Devletleri, Sakarya savaşında yenilerek taarruz gücünü yitirmiş olan ve yeniden toparlanarak Anadolu’da bir talih denemesine girişmesi şüpheli görünen Yunanlıları, bir yıldan- beri taarruz için hazırlanmakta olan Türk ordusu karşısında bırakmamak tedbirlerini alıyorlardı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Onun için Yunanlılar, Anadolu’da düştükleri çıkmazdan kendilerini kurtaracak olan bu mütareke teklifini hemen kabul ettiler. Ankara Hükümeti ise, prensip itibariyle mütarekeyi kabul etmiş, fakat Sakarya Savaşından bu yana, durmadan bir taarruz savaşı için hazırlanmakta olan Türk ordusunu, “Atâlete sevk” etmeyi, Ankara Hükümetini umuda düşürerek “‘İntizar içinde” bırakmayı, kazanılacak zaman zarfında Ankara Hükümetini ve Türk ordusunu “Gevşetmeyi” düşünen İ’tilâf Devletlerinin bu tekliflerini reddetmeye karar vermişti. Ancak, henüz bu cevap verilmemişti ki, Paris’te toplanmış olan İ’tilâf Devletleri Dışişleri Bakanları, barış şartlarını kapsayan ve 26 Mart 1922 tarihini taşıyan ikinci bir nota gönderdiler. Bu notada, notanın tarihinden itibaren “Üç hafta zarfında bir konferans akdi” de teklif ediliyor ve barış şartlarının esasları aşağıdaki şekilde açıklanıyordu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
1- “Gerek Türkiye’de, gerek Yunanistan’da ekalliyetlerin müdafaa-i hukukuna ve bu bapta vaz’olunacak kavâidin tatbikine Cem’iyyet-i Akvâm’ın dahi iştirak ettirilmesi; şarkta bir Ermeni Yurdunun teşkili ve bu işe de kezâlik Cemiyyet-i Akvâm’ın iştirak ettirilmesi”;
2- “Boğazların serbestisini te’min için Gelibolu şibih ceziresinde ve Boğazlar havalisinde gayr-i askeri bir mıntaka teşkili”;
3- “Trakya hududunun Tekirdağı’nı bize ve Kırkkilise, Babaeski ve Edirne’yi Yunanlılara bırakacak surette tesbiti”;
4- “Bizde kalacak olan İzmir’in Rumlarına ve Yunanlılarda kalacak olan Edirne’nin Türklerine, iş bu şehirlerin idaresine adilane bir surette iştirak edebilmek imkânını vermek maksadıyla münasip bir usulün kararlaştırılması”;
5- “Sulhu müteakip İstanbul’un İ’tilâfçılarca tahliyesi”;
6- “Sévres projesiyle 50 bin kişiden mürekkeb olan Türk kuvâ-yi müsellahasının seksen beş bine iblâğı ve Sérves projesinde olduğu gibi askerlerimizin ücretli asker olması”;
2- “Boğazların serbestisini te’min için Gelibolu şibih ceziresinde ve Boğazlar havalisinde gayr-i askeri bir mıntaka teşkili”;
3- “Trakya hududunun Tekirdağı’nı bize ve Kırkkilise, Babaeski ve Edirne’yi Yunanlılara bırakacak surette tesbiti”;
4- “Bizde kalacak olan İzmir’in Rumlarına ve Yunanlılarda kalacak olan Edirne’nin Türklerine, iş bu şehirlerin idaresine adilane bir surette iştirak edebilmek imkânını vermek maksadıyla münasip bir usulün kararlaştırılması”;
5- “Sulhu müteakip İstanbul’un İ’tilâfçılarca tahliyesi”;
6- “Sévres projesiyle 50 bin kişiden mürekkeb olan Türk kuvâ-yi müsellahasının seksen beş bine iblâğı ve Sérves projesinde olduğu gibi askerlerimizin ücretli asker olması”;
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
1- “Sévres projesindeki mâli komisyonun ilgasiyle beraber Düvel-i İ’tilâfiyyenin iktisadi menâfini, düyün-ı umümiyyenin ve bize tahmil olunacak tazmin harbiyyenin te’min-i tesviyesi hususunda Türk hakimiyyetiyle kabil-i te’lif bir usülün ta’yin”;
2- “Adli ve iktisadi kapitülasyonlarda ta’dil icrası zımmında birer komisyonun teşkili”.
Görülüyor ki, bu teklifler, Sérves Andlaşmasındaki maddelerin adeta başka suretle ifadelendirilmiş bir şekli idi. Halbuki Ankara Hükümeti, bir çok kez “Mîsâk-ı Milli’den asla fedakarlık yapılamayacağını açıklamış bulunuyordu. Ancak, yapılan bu ortak tekliflere rağmen Türk ve Türkiye’ye ait meseleler üzerinde, Müttefikler arasında bir fikir birliği olmadığı da Ankara’ca bilinmekte idi. Çünkü, Poincaré yapılan mütareke teklifinin kabul edilmemesini Yusuf Kemal (Tengirşenk) Beye tavsiye etmişti. Ayrıca Fransız basını, “Bir İngiliz - Yunan Trakya’sı uğrunda” Fransızların Türklerle yeniden vuruşmaya gitmeyeceğini, hatta Türkler, Paris Barış Konferansı kararlarını reddetseler bile yine de kuvvete baş vurmayacaklarını açık açık yazıyordu. __________________
2- “Adli ve iktisadi kapitülasyonlarda ta’dil icrası zımmında birer komisyonun teşkili”.
Görülüyor ki, bu teklifler, Sérves Andlaşmasındaki maddelerin adeta başka suretle ifadelendirilmiş bir şekli idi. Halbuki Ankara Hükümeti, bir çok kez “Mîsâk-ı Milli’den asla fedakarlık yapılamayacağını açıklamış bulunuyordu. Ancak, yapılan bu ortak tekliflere rağmen Türk ve Türkiye’ye ait meseleler üzerinde, Müttefikler arasında bir fikir birliği olmadığı da Ankara’ca bilinmekte idi. Çünkü, Poincaré yapılan mütareke teklifinin kabul edilmemesini Yusuf Kemal (Tengirşenk) Beye tavsiye etmişti. Ayrıca Fransız basını, “Bir İngiliz - Yunan Trakya’sı uğrunda” Fransızların Türklerle yeniden vuruşmaya gitmeyeceğini, hatta Türkler, Paris Barış Konferansı kararlarını reddetseler bile yine de kuvvete baş vurmayacaklarını açık açık yazıyordu. __________________
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
İşte bu durumu da dikkatten uzak tutmadığını tahmin ettiğimiz Ankara Hükümeti, 5 Nisan 1922’de İ’tilâf Devletlerinin mütareke notasına verdiği cevapta, “Mütarekeyi esas itibariyle kabul” ettiğini bildirdikten sonra mütarekenin dört ay süreli olmasını, imza ile birlikte Anadolu’nun boşaltılmasına başlanmasını, boşaltmanın dört ay içinde bitirilmesi, bu süre içinde barış yapılamazsa mütarekenin üç ay daha uzatılmasını istiyordu. Bu teklifler kabul edildiği takdirde, “Sulh tekliflerini tetkik için” Türk delegeleri, kararlaştırılacak olan şehre gönderilecekti. Fakat Müttefiklerin 15 Nisanda verdikleri cevap olumlu değildi. Buna rağmen Ankara, 22 Nisan’da Müttefikleri cevaplamış, “Mütareke meselesinde mutabakat hâsıl olmasa bile sulh müzakeratını te’hir etmenin uygun olmayacağını bildirerek İzmit’te bir konferans toplanmasını teklif etmişti. Ancak bu yazışmalardan bir sonuç alınamadı. Öte yandan, Anadolu’dan Atina’ya dönen Yunan Kralı, orada çok soğuk karşılanmış, Anadolu’da ölen ve yaralanan askerlerin sayısının ilanı işe bu Kral’ın ve hükümetinin mevki’lerinin tehlikeli surette sarsılmasına sebep olmuştu. Bunun bir sebebi de, Sakarya Savaşından sonra Yunanistan’da meydana gelmiş olan “Ma’nevi, siyasi ve iktisadi bunalımdı. Bunu önlemek ve mali yardım sağlamak amacıyla Fransa, İngiltere ve İtalya’yı ziyaret eden Yunan Başbakanı ile Dışişleri Bakanı, elleri boş olarak geri dönmüşlerdi.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
10 Nisan 1922’de Cenova’da toplanan milletler arası iktisadi konferans’da da, Yunan Başvekili bir şey sağlayamamış, sadece kendisine “Şu müşkil zamanda, sıhhatını bahane ederek memalik-i ecnebiyyeye seyyahata çıkmasını, Kral’a telkin etmesi” söylenmişti. Bu, Kral’ın tahtını terk etmesini istemekti. Çünkü bu suretle Yunan milletinin çıkarlarının daha iyi olarak korunulacağı düşünülüyordu. Ancak, Yunan Kralı, “Anadolu ve Trakya, terk-i saltanat zahmetine değmez” diyecek kadar tahtına bağlı idi. Fakat Devletler tarafından 26 Mart’ta teklif edilen yeni barış şartları, Sévres Andlaşması ile elde edilenlerden daha az şeyler sağladığı için, halk arasında Kral’a ve o günkü İdareye karşı duyulan hoşnutsuzluğu artırmıştı. Öte yandan bazı gazetelerde, Sakarya Savaşından sonra Anadolu seferi aleyhinde yazılar çıkmaya başlamış, ordu mensupları arasında da adı geçen sefer hakkında korkunç bir propaganda baş göstermişti. Zaten savaştan usanmış ve bezgin bir hale gelmiş olan Yunan askerleri ise bu savaşın faydasızlığını anlamışlardı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Çünkü, onlar Anadolu’da hiç bir yerde hoş karşılanmamışlar, hatta perdeleri sımsıkı kapalı olan evlerden daima düşmanca “Homurdanmalar” duymuşlardı. Bazen sokaklarda kendilerine rastlayan bir Türk kadınının veya ihtiyar bir Türk erkeğinin, “Yunanlılar geliyor” diyerek evlerine kaçtığını, onlara selam vermek zorunda kalanların ise, dişlerini gıcırdatmaktan kendilerini alamadıklarını görmüşlerdi. Onun için Yunan ordusunun “Her tarafın, herkesin düşman olduğu o yerlerde uğrayacakları felaket evvelden” belli olmuştu. Bununla beraber düşman ordusu güvenliğini sağlayacak tedbirleri almıştı. Gerçekten Sakarya yenilgisinden sonra Eskişehir – Afyona, Karahisar hattına çekilerek “Sağ kanadını Ahır dağına, sol kanadını da Boz dağa dayamış ve Eskişehir Şarkı - Sayyitgazi - Afyon Şarkı - Ahır dağı mevzilerine yerleşmişti”. Ayrıca, daha güven altında bulunmak için bu mevzilerde gerekli korunma tedbiri almış, önemli saydığı yerlerin etrafını tel örgülerle çevirmişti. Ancak bu tahkimli mevzi’lerde morali çökmüş ve biraz önce, Türk birlikleri tarafından çok hırpalanmış bir ordunun bulunduğu da bir gerçekti. Fakat her şeye rağmen Yunanlılar, Anadolu üzerindeki isteklerinden vazgeçmiş değillerdi, tersine olarak, işgal etmiş oldukları Türk topraklarını terk etmelerinin söz, edildiği o sıralarda, onlar bazı yerleri yeniden işgal ediyorlardı. Gerçekten, İtalyanların 18 Nisan 1922’de Menderes vadisini boşaltmaya başlamaları üzerine Yunanlılar hemen harekete geçtiler ve 20 Nisanda boşaltılan Söke’yi 21 Nisan’da, 27 Nisan’da boşaltılmış olan Kuşadasını da 30 Nisan’da işgal ettiler.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Halbuki onlar artık Anadolu’da kalamayacaklarını bu tarihlerde öğrenmiş bulunuyorlardı. O takdirde yeni işgallerin anlamı ne olabilirdi. Acaba onlar, bu işgalleri sadece bir çapul yapma ve öç alma duygusu ile mi yapıyorlardı? Yoksa onlar, Müttefiklerin kararlarına uymayarak, Anadolu’da kalmaya mı niyetli idiler? Bu mütalaalardan hangisinin daha doğru olduğunu kestirmek zor olmakla beraber onların her iki şıkkı da düşündüklerini ve buna göre uygulamaya giriştiklerini ve fakat çapul yapma ve öç alma düşüncelerinin ön planda geldiğini söylemek daha isabetlidir. Çünkü yeni işgallerle birlikte köyler soyulmaya, halkı öldürülmeğe başlanmış ve bu şekildeki hareketlerde yerli Rumların pek büyük rolü olmuştur. Ancak yerli Rumların, yüzyıllarca idaresi altında, refah ve huzur içinde, yaşadıkları bir millete karşı bu derece kötü bir davranış içine girmelerini açıklamak gerçekten zor bir meseledir. Bize göre bu hal, Türk milleti karşısında kendilerinde meydana gelen bir aşağılık duygusunun ve mensup oldukları millette de merhamet ve adalet duygusunun kıt olmasının birer belirtisidir. Aynı çizgi üstünde bulunan Yunan sivil ve askeri makamlarının, Anadolu ve Trakya’da meydana gelmiş olan kanlı olaylardaki payları ise büsbütün büyüktür.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bu cevapta Samsun askeri bir üs değildir, bu sebeple bombalanamaz, bombalandığı takdirde sorumluluk Yunanlılara ait olur. Eğer halk ve halka ait meskenler bombalanırsa “Buna karşı misilleme hareketinde” bulunulur deniliyordu. Bununla beraber saat onbeş’ten sonra bombardıman başladı ve 17.30’a kadar sürdü. Düşman beş yüz’e yakın mermi atmıştı. İstanbul ve Ankara Hükümetleri tarafından protesto edilen bu olayın yankıları henüz sona ermemişti ki, daha önemli meseleler birinci planda yer aldı. Gerçekten Sakarya Savaşından sonra İzmir’in Yunanlılardan alınacağı söylentileri gittikçe kuvvetlenmişti. Bu durum karşısında Rumlar, bir “İonia Devleti kurmak üzere bir milli savunma ligası” teşkil ettiler. Bu hususta en çok çalışanlardan birisi İzmir metropolit’i Chrysostomos idi. O ve onunla birlikte bu yolda yürüyenler, İzmir ve Manisa çevresini bu suretle Yunanistan’a katmayı mümkün görüyorlardı. 24 Haziran 1922’de Yunanlılar, “İzmir’de Polis teşkilatını üzerlerine” alırlarken “Rumların İzmir Müdafaa Birliği de (Smyrna Defence League), Ionia Devletinin kurulmasını istenmiş, 8 Temmuz’da da İzmir’deki Yunan Baş Komiseri Sterghiades, “Mümkün olduğu kadar süratle İzmir Muhtar Mıntakası” isteğinde bulunmuştu. “Ümitsizlik içinde bazı delice düşünceler” peşinde koşan Yunan Hükümeti ise “Hıristiyanların, Çerkeslerin ve diğer anti Kemalistlerin emniyette ve selamette kalabilecekleri” düşüncesiyle, 27 Temmuzda Ionia idaresinin kurulmasına karar vermiş ve Ionia Muhtariyyeti, Sterghiades tarafından 30 Temmuz’da ilan edilmişti.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Fakat Yunanlıların bu tutumu çevre halkı üzerinde olumlu bir hal meydana getirmedi, tersine olarak memnuniyetsizliği artırdı, “İzmir Müftüsü ile Maarif Komisyonu”nun istifa etmesine sebep oldu; Ionia Muhtariyyeti lehinde hazırlanan mitinglere Rumlar bile gitmedi. İşte bu sıralarda idi ki Yunanlılar, İstanbul’u işgal etme hevesine düştüler. Çünkü Onlara göre, Türklere barışı zorla kabul ettirmek için bundan daha iyi çare olamazdı. Bu sebeple, Türklerin yeni bir taarruza girişeceklerinden de kuşkulu bulunan Yunanlılar, 29 Temmuz 1922’de, Atina’daki İngiliz elçisini Dışişleri Bakanlığına davet ederek bir nota verdiler. Bu nota’da, barışın yapılabilmesi için İstanbul’un mutlaka kendileri tarafından işgal edilmesi gerektiği ileri sürülüyor ve işgal için Müttefiklerin izni isteniliyordu. Fakat onlar, daha önceden, İstanbul’un işgali için gerekli planlarını hazırlamış ve gerekli tertipleri almış bulunuyorlardı. Nitekim İstanbul limanındaki Yunan savaş gemileri, manevra bahanesiyle 27 Temmuz’da Marmara’ya açılmış, Anadolu’dan iki tümenlik bir kuvvet, deniz yolu ile ve gizlice Trakya’ya yollanmıştı. Yunanlılar, dördüncü kolordularını, İstanbul’u işgal için yeter görüyorlardı. Çünkü bu kolorduya karşı çıkacak Türk kuvvetlerinin, güvenlik kuvvetleri dahil, 9000 kişi kadar olduğunu biliyorlardı. Ancak Yunanlılar, İstanbul’un Müslüman nüfusunu ve İstanbul’daki Türk gizli teşkilatını hiç hesaba katmamışlardı. Halbuki, İstanbul’da. semt semt teşkilat kurulmuş ve şehrin savunulması için 60 bin kişi hazırlanmıştı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Mesûdiyye zırhlısından sökülen 75 milimetrelik iki top’dan birisi, “Kasımpaşa’daki büyük Cami’in tabutluğuna, diğeri Kulaksız’da bir mandıra’ya gizlenmişti”. 57 milimetrelik iki ayrı top da, bir subayın evine götürülmüş bulunuyordu. Haliç’teki gemilerde bulunan bütün subaylar, İstanbul’un savunmasında görev almış bulunuyorlardı. Bu savaşta yaralanacaklar için yetecek kadar ilaç ve sargı bezi Haliçteki Deniz Hastanesinde depolanmıştı. Sözün kısası vuruşma için her şey hazırdı. Öte yandan ‘Yunanlıların’ İstanbul’u işgal etme istekleri, Müttefiklerce hoş görülmedi. Özellikle, “İstanbul’un ve Boğazların İngiliz kontrolü altına girmesi demek olan böyle bir hareket”, Fransa ve İtalya’da pek olumsuz karşılandı. Bu sebeple Fransa Başbakanı Pouncaré İstanbul’da bulunan “General Pellé’ye gönderdiği talimatta, Yunanlıların İstanbul’a duhullerine müsellehan mumanaat edilmesini ve hatta İngilizler bu surete muvafakat etmeyecek olurlarsa Fransa askerinin münferiden; hareket eylemesini” bildirmişti. Türkler ve Rumların sokaklarda birbirlerinin boğazlarına sarılmasına sebep olabilecek olan bu hareketi, bir çok İngilizler gibi, General Harington da yerinde bulmuyordu. Onun için “Bu çılgın tasarı” karşısında o, Yunanlılara karşı Çatalca hattını savunmak üzere, “İngiliz ve Fransız birliklerinden bir kısmını Fransız generali Charpy’nin emrinde” 28 Temmuz’da oraya gönderdi. İngiliz donanması da Akdeniz’e açılmıştı. Çatalca’ya giden Müttefik birlikleri hemen siperlerini kazdılar ve savunma tertipleri aldılar
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bir Belçika gazetesi ise aynı konu üzerinde “Yunanlılar ordu ile harb edemiyorlar, tarafsız bir şehre saldırıyorlar” dedikten sonra Yunanlıların İstanbul’u işgal etmelerinin, Müslüman aleminde büyük ve haklı bu nefret meydana getireceğini ve bu yüzden Anadolu’daki azınlıkların tehlikeye düşeceğini yazıyor. Morning Post gazetesi de, “Bu savaşta Türkler, mevcudiyetleri ve vatanları için harb ediyorlar. Halbuki Yunanlılar, hiçbir hakla kendilerine ait olmayan, silah ve kılıçla asla elde edemeyecekleri bir İmparatorluğu fethetmek için çalışıyorlar” diyordu. Sözün kısası, hiç bir yerde destek bulmayan Yunanlılar, Müttefiklerin enerjik tutumu karşısında, İstanbul hakkındaki isteklerinden vazgeçmek ve 15 Ağustos 1922’de imzaladıkları protokol ile dördüncü Yunan kolordusunu, “Hatt-ı fâsıl’dan altı kilometre” geri çekmek zorunda kaldılar.
4- Sakarya savaşından sonra Türk silahlı kuvvetleri, “Eskişehir – Afyon hattında yerleşen düşman karşısında” toplanırken, Türk Genelkurmay’ında Yunan ordusunun kuvvetlenmesine zaman bırakılmaması ve hemen onlara taarruz edilmesi düşüncesi hakimdi. Bundan dolayı 15 Ekim 1921’de Batı Cephesi Komutanlığına bazı direktifler verilmişti. Bunlara göre Türk ordusunun, kış basmadan ve Sakarya yenilgisinin düşman üzerindeki etkisi silinmeden taarruza geçmesi; bu taarruza büyük kuvvetlerle Afyonkarahisar bölgesinde başlaması, bu sebeple de hazırlıklarını çok kısa zamanda bitirmesi gerekiyordu, bu hususları göz önünde tutarak hazırlanmış bir plan da vardı. Türk İstiklal Savaşı tarihinde “Sad” harekatı diye adlandırılan ve üzerinde komutanlarca fikir birliğine varılmayan bu plan, mevsimin ilerlemesi, hava şartlarının kötüleşmesi, devamlı yağmurlar yüzünden yolların bozulması ve ordunun yeter derece’de hazırlanamaması yüzünden uygulanamadı.
4- Sakarya savaşından sonra Türk silahlı kuvvetleri, “Eskişehir – Afyon hattında yerleşen düşman karşısında” toplanırken, Türk Genelkurmay’ında Yunan ordusunun kuvvetlenmesine zaman bırakılmaması ve hemen onlara taarruz edilmesi düşüncesi hakimdi. Bundan dolayı 15 Ekim 1921’de Batı Cephesi Komutanlığına bazı direktifler verilmişti. Bunlara göre Türk ordusunun, kış basmadan ve Sakarya yenilgisinin düşman üzerindeki etkisi silinmeden taarruza geçmesi; bu taarruza büyük kuvvetlerle Afyonkarahisar bölgesinde başlaması, bu sebeple de hazırlıklarını çok kısa zamanda bitirmesi gerekiyordu, bu hususları göz önünde tutarak hazırlanmış bir plan da vardı. Türk İstiklal Savaşı tarihinde “Sad” harekatı diye adlandırılan ve üzerinde komutanlarca fikir birliğine varılmayan bu plan, mevsimin ilerlemesi, hava şartlarının kötüleşmesi, devamlı yağmurlar yüzünden yolların bozulması ve ordunun yeter derece’de hazırlanamaması yüzünden uygulanamadı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bununla beraber hemen taarruz edilecekmiş gibi hazırlıklara devam olundu, bu arada Batı Cephesi Komutanlığı, başlıca iki ordu halinde teşkilatlandırıldı. Bunlardan, Nureddin Paşa’nın komuta ettiği Birinci Ordu Akarçay’ın batısında, Ya’kup Şevki (Subaşı) Paşa’nın komutasındaki İkinci Ordu ise Akarçay’ın kuzeyinde idi. Her iki ordunun küçük rütbedeki subaylara çok ihtiyacı vardı. Bu ihtiyaç, İstanbul’dan gelenlerle “Ankara Talimgahından” yetişenler ve Birinci Dünya Savaşında düştükleri esirlikten kurtularak şehir ve kasabalarına dönen tecrübeli yedek subaylarla giderilmeğe çalışılıyordu. Ordunun er noksanı ise, 14/15 Eylül 1921 gece yansından itibaren geçerli olmak üzere ilân edilen “Seferberlik” sonunda, o anda si1ah altında bulunanların “Bakaya ve 1315, 1316, 1317, (1899, 1900, 1901) doğumluların hemen askere alınması ile tamamlandı. Bunlar, “Yozgat, Kastamonu, Bolu, Kayseri, Niğde, Kırşehir, Aksaray, Karaman, Kadınhan mıntıkalarında yedi piyade, bir süvari depo alayı ve bir topçu ve bir makinelitüfek depo kıt’ası” kurularak eğitim gördüler, küçük manevralar ve uygulamalar yaptırılmak suretiyle de bir taarruz savaşı için hazırlanarak Batı Cephesine gönderildiler. Bundan başka Ankara’daki bütün birlikler, Jandarma’ya yardımcı olarak kullanılan bir kısım piyadelerle süvariler, kıyı koruma teşkilatından ve Adana bölgesindeki kuvvetlerden bazı birlikler, dairelerde ve öteki kuruluşlarda çalışanların azaltılması sonunda elde edilen askerler ve yeni teşkil olunan 16. Tümen ile Kocaeli’nde bulunan 17. Tümende Batı Cephesi emrine verildi. Bu suretle Batı Cephesinde ilk defa 200 bine yakın insan bir araya gelmiş oluyordu. Taarruz için toplanan ve yeter görülen bu insanların elbiseleri İtalyanlardan, Fransızlardan ve yurt içinden sağlanıyordu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Fakat askerlerin giyimi iyi değildi, hatta bir yabancının dediğine göre ordu çıplak denecek derecede kötü giydirilmişti. Taarruz edileceği ve birkaç meydan savaşının yapılması ihtimali düşünüldüğü için bu askerlerin silah, cephane ve gereçlerinin bol olması gerekirdi. Halbuki bunları sağlamak çok güçtü. Gerçi İstanbul depolarında, milli ordunun muhtaç olduğu her çeşit silah, cephane ve gereç vardı. ancak, Müttefiklerin muhafazası altında bulunan bu depolardan faydalanmak imkansız gibi idi. Bununla beraber İstanbul’da, Mondros Mütarekesinden sonra kurulmuş ve çeşitli adlar almış olan bir takım teşekküller, bu depolardan kaçırdıkları veya başka yollarla sağladıkları silah, cephane ve savaş gereçlerini, öteden beri Anadolu’ya gizlice yolluyorlardı. Kaçırılan silah, cephane ve gereçler, küçümsenmeyecek kadar çoktu. Sadece bahaeddin adındaki vatan severin, İngilizlerin muhafazası altında bulunan Maçka silah deposundan kaçırdıkları bile akla durgunluk verecek derecede idi. Yavuz zırhlısından sökülen 88 milimetrelik iki top trenle Arifiyye’ye kaçırılmış, oradan da Samsun’a götürülmüştü. Bu koca topları Yavuz zırhlısından sökmek; kimseye göstermeden trene koymak ve Arifiyye’ye getirmek elbette çok güç bir işti. Fakat Vatanı istilâya uğramış olan Türk milleti, güçlükler karşısında umudunu yitirmiyor ve sonunda bütün engelleri yok etmesini biliyordu. Nitekim, kamaları alındığı için çelik bir borudan başka bir işe yaramaz hale gelmiş olan Türk topları, Türk ustasının ve Türk işçisinin eliyle yeniden işler hale gelmişlerdi. Gerçekten, Eskişehir demiryolu atölyesinde çalışan Ahmet (Akar) adındaki usta, arkadaşları ile birlikte, en ilkel aletleri kullanarak top kaması yapmayı başarmıştı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bundan başka Eskişehir, Adapazarı ve Ankara’daki yapım yerlerinde, bir topun mermisini başka bir tip topa uydurma imkanları da elde edilmişti. Bu çalışmalar sonundadır ki, yerli “İmalathaneler, ordunun kasatura, bomba, fişek ve kılıç noksanlarını giderecek duruma geldi. Sıkıntısı çekilen bazı silahlar ise, Ruslardan, Fransız ve İtalyanlardan sağlanmaya çalışıldı. Ancak bu, İstanbul’dan silah ve cephane kaçırmaktan daha kolay bir iş değildi. Çünkü Fransa ve İtalya, İngilizlerle hala ittifak halinde idiler. Bu bakımdan serbestçe hareket edemiyor ve açıktan açığa Türklere silah satamıyorlardı. Bununla beraber, öteden beri Türklere karşı pek düşmanca bir tavır takınmamış olan İtalyanlar, işgalleri altında bulunan Muğla ve Antalya’da milli kuvvetlerin teşkilatlanmasına engel olmamış, tersine olarak buralardaki depolarda bulunan Türk silah ve cephanelerinden yardımda bile bulunmuşlardı. Ayrıca Ankara Hükümeti, 1921 Mayıs’ında İtalya’dan, çok sayıda silah alma teşebbüsüne girmişti. Silah ticaretinin serbest bırakıldığı 10 Ağustos 1921 tarihinden sonra ise İtalya’dan daha kolay şekilde silah, cephane hatta uçak sağlanmıştı. Fransa’dan ise bin tane hafif makineli tüfek ile 100 kamyon ve birkaç uçak satın alınmıştı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bundan başka Fransızların, silah ve cephaneleri Anadolu’ya nakletmekteki yardımları da büyük olmuştu. Gerçekten, Fransız bayrağı çekmiş olan gemiler, Karadeniz kıyılarındaki Türk limanlarına birkaç defa, Mersin limanına da bir defa silah getirmişlerdi. İşin en ilginç yanı, Fransız gemilerindeki silahları korumaya memur edilmiş olanların Ermeni olmaları idi. Büyük taarruzdan biraz önce Fransızlar, altı tane de lokomotif vermişlerdi.
Ankara, silah sağlama hususunda her fırsattan faydalanmak istiyordu. Bundan dolayıdır ki, 13 Aralık 1921’de bir hey’etle birlikte Ankara’ya gelmiş olan “Ukrayna hey’eti reisi yoldaş Frunze ile silah ve askeri gereçler üzerinde 17 ocak 1922’de bazı kararlara vardı, fakat 150 rakkaslı mayın’dan başka bir şey sağlayamadı. Bununla beraber silah ve cephane bakımından Türk ordusu, büyük taarruzdan önce, oldukça donatılmış sayılırdı. Ancak, silah ve cephane cinsinden ele ne geçti ise kullanılmak zorunluğu olduğu için, ordu’da silah birliği kalmamıştı. Çok sakıncalı olan bu hali önlemek için bazı tedbirlere baş vuruldu ve bir birliğe aynı cinsten silahlar verilmeye çalışıldı, buna imkan bulunmadığı takdirde kurslar ve ders tertiplenmek suretiyle o birliğe çeşitli silahların nasıl kullanılacağı öğretildi. Fakat, Türk ordusu, İstiklal Savaşı boyunca hava kuvvetlerinin yokluğunu gideremedi. Gerçi Osmanlılardan kalma uçaklardan bazıları, Türk teknisyenleri tarafından onarılarak çalışır bir hale sokulmuş, “Kartal Müfrezesi” adı ile bir kuruluş meydana getirilmiş ve bu kuruluşun başına geçmiş olan Yüzbaşı Fazıl, 1920 temmuz’unda Uşak cephesinde görev bile almıştı. Fakat bu noktaya varmış olmak, bir hava kuvvetine sahip olmak demek değildi. Çünkü “Kartal Müfrezesi”, uçak sayısı, uçucu ve teknik eleman bakımından bir kuruluş bile sayılamazdı. Bununla beraber Türk Hava Kuvvetleri gün geçtikçe güçlenecek, uçaklarının sayısı artacak, teşkilatı da genişleyecekti.
Ankara, silah sağlama hususunda her fırsattan faydalanmak istiyordu. Bundan dolayıdır ki, 13 Aralık 1921’de bir hey’etle birlikte Ankara’ya gelmiş olan “Ukrayna hey’eti reisi yoldaş Frunze ile silah ve askeri gereçler üzerinde 17 ocak 1922’de bazı kararlara vardı, fakat 150 rakkaslı mayın’dan başka bir şey sağlayamadı. Bununla beraber silah ve cephane bakımından Türk ordusu, büyük taarruzdan önce, oldukça donatılmış sayılırdı. Ancak, silah ve cephane cinsinden ele ne geçti ise kullanılmak zorunluğu olduğu için, ordu’da silah birliği kalmamıştı. Çok sakıncalı olan bu hali önlemek için bazı tedbirlere baş vuruldu ve bir birliğe aynı cinsten silahlar verilmeye çalışıldı, buna imkan bulunmadığı takdirde kurslar ve ders tertiplenmek suretiyle o birliğe çeşitli silahların nasıl kullanılacağı öğretildi. Fakat, Türk ordusu, İstiklal Savaşı boyunca hava kuvvetlerinin yokluğunu gideremedi. Gerçi Osmanlılardan kalma uçaklardan bazıları, Türk teknisyenleri tarafından onarılarak çalışır bir hale sokulmuş, “Kartal Müfrezesi” adı ile bir kuruluş meydana getirilmiş ve bu kuruluşun başına geçmiş olan Yüzbaşı Fazıl, 1920 temmuz’unda Uşak cephesinde görev bile almıştı. Fakat bu noktaya varmış olmak, bir hava kuvvetine sahip olmak demek değildi. Çünkü “Kartal Müfrezesi”, uçak sayısı, uçucu ve teknik eleman bakımından bir kuruluş bile sayılamazdı. Bununla beraber Türk Hava Kuvvetleri gün geçtikçe güçlenecek, uçaklarının sayısı artacak, teşkilatı da genişleyecekti.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Gerçekten, 1 Şubat 1921’de Eskişehir’de “Kuvâ-yi Havâiye Müdiriyyet-i Umumiyyesi’nin kurulmasından sonra Türk Hava Kuvvetleri daha düzenli bir şekil aldı. 5 Temmuz 1922’de bu genel müdürlük de kaldırılarak Konya’da “Kuvâ-yi Havâiye Müfettişliği” kuruldu ve bütün bu çabalardan sonra, 1922 Ağustos’unda, “Cephe Tayyare Bölüğü”nün işe yarar uçak sayısı ancak 10’a varabilmişti. Ulaştırma araçları bakımından ise Türk ordusunun durumu büsbütün kötü idi. Çünkü, elde bulunan çok sayıdaki otomobiller hariç, Türk kuvvetlerinin ulaştırma araçlarını, çocuk, kadın ve ihtiyar erkeklerin sürdükleri develerle öküzlerin çektikleri kağnılar teşkil ediyordu ve bunların sayısı da yeteri kadar değildi. Fakat tamamlanması için büyük bir çaba harcanıyor ve her çareye baş vuruluyordu. İşte en uzak yerlerdeki silah, cephane ve Ermenilerin yenilmesinden sonra o cephedeki bazı toplar ile savaş gereçleri hep bu araçlarla taşındı, askeri birliklerin bir yerden başka bir yere nakli ise çok zaman yürüyüşlerle yapıldı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Büyük zaferden önce Genelkurmay Başkanlığı ile Batı Cephesi, Ordular, Kolordular komutanlıklarına ve bazı süvari birliklerine birer telsiz telgraf verilebilmişti. Ancak bunların ağır olanları, mandalarla çekilip götürülmekte idi ki, bir yerden öteki yere nakilleri çok zaman kaybına sebep oluyordu. Birliklerin birbirleriyle olan konuşmaları daha çok telefon ve telgrafla yapılmakta idi. Türk ordusunun sıhhi teşkilatı, bir çok eksiklerine rağmen, büyük bir savaşın doğuracağı sonuçları karşılayabilecek duruma gelmiş bulunuyordu. Onun için, 1922 yazında; taarruz etme gücünü kaybetmiş olan Yunanlılar karşısında Türkler, şimdiye kadar olduğundan çok farklı idiler. Gerçekten 1922 temmuzunda Türk ordusunun piyadeye mahsus cephane sayısı 22 milyon, topçu mermisi de 53316’ya yükselmişti. Büyük taarruz başlamadan biraz önce Türk ordusu, 8659 subay, 199283 er, 100352 tüfek, 2025 hafif makinelitüfek, 839 ağır makinelitüfek, 323 top, 5282 kılıç, 10 uçak, 198 kamyon, 35 otomobil’e sahip bulunuyordu. Buna karşılık Yunan ordusunda 6565 subay, 218432 er, 190000 tüfek, 3139 hafif makinelitüfek 1280 ağır makineli tüfek, 418 top, 1280 kılıç, 50 uçak, 4036 kamyon, 1770 otomobil bulunuyordu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
İşte iki ordu, bu kadroları ve bu güçleriyle karşılaşacak ve Türk ordusu ötekini yok edecekti. Bu yok edişte Türk milli müfrezelerinin payı ise küçümsenemeyecek kadar büyüktü. Gerçekten, Yunan işgal bölgesi içinde bulunan ve 1922 şubat’ında Türk milli ordusuna bağlandıklarını açıklayan bu müfrezelerin, “En çok faaliyet gösterdikleri yerler, Bandırma, Biga, Sındırgı, Bigadiç, Akhisar, Manisa, Ödemiş, Tire, Nazilli, Alaşehir, Simav ve Akdağ yöreleri idi. Özellikle Çerkes Ethem kuvvetlerinden ayrılmış bulunan Parti Pehlivan Müfrezesi, Emet yöresinde Yunanlıları ciddi surette işgal etmişti. Büyük taarruz başlar başlamaz bu milli müfrezelerin, halkla birlikte Yunanlılara karşı giriştikleri hareketler pek yıkıcı olacak, telefon ve telgraf hatlarını kesmek suretiyle Yunan ordusunu muhabere imkanından yoksun bıraktıkları görülebilecektir. Bütün bu açıklamalardan sonra sözlerimizi özetleyecek olursak görürüz ki, Türk ordusunun donatılmasında savaşa hazırlanmasında ve zaferin kazanılmasında, en büyük rütbedeki Türk komutanları ile en küçük rütbedeki subayların ve erlerin, bu arada milli müfrezelerin, gizli teşkilatların, silah ve cephaneleri depolardan kaçıran kişilerin, bu silah ve cephaneleri denizlerin azgın dalgalarını ve öteki tehlikeleri de hiçe sayarak Anadolu kıyılarına götürenlerin, yine bu si1ah ve cephaneleri ücret almadan gerekli yerlere taşıyanların elbette büyük bir payı vardır.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Gazi Mustafa Kemal Paşa, “İzmit, Adapazarı istikametinde bir seyahat vesilesiyle” , 16 Haziran 1922’de yola çıkarken, Yunanlılara taarruz etme kararını vermiş ve bu kararından yalnız Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak), Batı Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) ve Milli Savunma Bakanı Kazım (Özalp) Paşaları haberdar etmiş bulunuyordu. Yola çıkmadan önce Fevzi Paşa ile görüşen ve Sarıköy tren istasyonuna kadar Kâzım Paşa ile birlikte seyahat eden Mustafa Kemal Paşa, orada İsmet Paşa’nın da katılması ile bir toplantı yapmıştı. Bu toplantı sonundadır ki, paşalar, taarruz hazırlıklarının acele tamamlanması hususunda bazı kararlara vardılar “Hareket ve taarruz “Hareket ve taarruz plânı ise çok önceden tespit edilmiş bulunuyordu. Taarruzda ana fikir, Türk kuvvetlerinin büyük kısmını, “Düşman cephesinin bir cenahında ve mümkün olduğu kadar cenah-ı haricisinde toplayarak bir imha meydan muharebesi” yapmak olduğu için Genelkurmay Başkanlığı Türk Kuvvetlerinin büyük kısmını, “Düşmanın Afyonkarahisar çevresinde bulunan sağ kanat grubu güneyinde ve Akarçay ile Dumlupınar hizasına kadar olan sahada” toplayacak şekilde bir plan hazırlamıştı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
5 sayfadaki 6 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6
Melegim.Forum.St :: Öğrenciler için :: Tüm DersLer :: Tarih
5 sayfadaki 6 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz