Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Melegim.Forum.St :: Öğrenciler için :: Tüm DersLer :: Tarih
2 sayfadaki 6 sayfası
2 sayfadaki 6 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Yine Mustafa Kemal Paşa tarafın dan 28 Ocak’ta gönderilen bir başka telgrafta, Padişah’ın Türkiye Büyük Millet Meclisini tanıdığını bir “Hatt-ı Hümâyunla i’lân etmesi istendi ve bu takdirde ise İstanbul’da artık bir hükümetin mevcut olamayacağı belirtildi.Bunun üzerine Tevfik Paşa gerekenlerle ve hükümet üyeleriyle durumu tartışmış ve 29 Ocak 1921’de Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği cevapta, çeşitli sebepler den ötürü İstanbul Hükümeti’nin devamının zorunlu olduğunu, belirttikten sonra bu hükümetin, şimdiki müsait durumun Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin çabaları sonucu olarak meydana gelmiş olduğuna ve Ankara ile birlik halinde hareket etmenin lüzumuna inandığını, “Şimdiye kadar Anadolu’yu tanımaya bile lüzum görmeyen Avrupa hükümetlerinin”, Anadolu delegelerini konferansta görmeyi şart kılmalarının çok önemli bir hal olduğunu, bir şekil meselesi sebebiyle bu mutlu değişiklikten faydalanmamanın, “Millete karşı der-uhde” edilen göreve aykırı düşeceğini söylemiş ve hemen delegelerin İstanbul’a gönderilmesini istemişti.
Bu yazışmalardan sonra gerek İstanbul gerekse Ankara’nın, inandıklarından her hangi bir fedakârlık yapma niyetinde olmadıkları anlaşıldı. Nitekim, bu sıralarda Ankara’da adeta tutuklu gibi bulunan eski Sadrazamlardan Ahmet İzzet Paşa’nın, İstanbul’a gönderilen ve Ankara’yı destekler görünen telgrafı ile “İcra Vekilleri Hey’eti Reisi” Fevzi Paşa’nın, yine İstanbul’a gönderilen ve Londra Konferansına yollanacak hey’etin “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından intihab ve i’zam edileceği”ni, bu hey’etin “Umum Türkiye menâfiini temsil edecek yegane heyet olduğunun” ilân edilmesi gerektiğini belirten, 30 Ocak 1921 tarihli yazısı da iki tarafın uzlaşmasına hizmet etmemişti
Bu yazışmalardan sonra gerek İstanbul gerekse Ankara’nın, inandıklarından her hangi bir fedakârlık yapma niyetinde olmadıkları anlaşıldı. Nitekim, bu sıralarda Ankara’da adeta tutuklu gibi bulunan eski Sadrazamlardan Ahmet İzzet Paşa’nın, İstanbul’a gönderilen ve Ankara’yı destekler görünen telgrafı ile “İcra Vekilleri Hey’eti Reisi” Fevzi Paşa’nın, yine İstanbul’a gönderilen ve Londra Konferansına yollanacak hey’etin “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından intihab ve i’zam edileceği”ni, bu hey’etin “Umum Türkiye menâfiini temsil edecek yegane heyet olduğunun” ilân edilmesi gerektiğini belirten, 30 Ocak 1921 tarihli yazısı da iki tarafın uzlaşmasına hizmet etmemişti
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Yine Mustafa Kemal Paşa tarafın dan 28 Ocak’ta gönderilen bir başka telgrafta, Padişah’ın Türkiye Büyük Millet Meclisini tanıdığını bir “Hatt-ı Hümâyunla i’lân etmesi istendi ve bu takdirde ise İstanbul’da artık bir hükümetin mevcut olamayacağı belirtildi.Bunun üzerine Tevfik Paşa gerekenlerle ve hükümet üyeleriyle durumu tartışmış ve 29 Ocak 1921’de Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği cevapta, çeşitli sebepler den ötürü İstanbul Hükümeti’nin devamının zorunlu olduğunu, belirttikten sonra bu hükümetin, şimdiki müsait durumun Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin çabaları sonucu olarak meydana gelmiş olduğuna ve Ankara ile birlik halinde hareket etmenin lüzumuna inandığını, “Şimdiye kadar Anadolu’yu tanımaya bile lüzum görmeyen Avrupa hükümetlerinin”, Anadolu delegelerini konferansta görmeyi şart kılmalarının çok önemli bir hal olduğunu, bir şekil meselesi sebebiyle bu mutlu değişiklikten faydalanmamanın, “Millete karşı der-uhde” edilen göreve aykırı düşeceğini söylemiş ve hemen delegelerin İstanbul’a gönderilmesini istemişti.
Bu yazışmalardan sonra gerek İstanbul gerekse Ankara’nın, inandıklarından her hangi bir fedakârlık yapma niyetinde olmadıkları anlaşıldı. Nitekim, bu sıralarda Ankara’da adeta tutuklu gibi bulunan eski Sadrazamlardan Ahmet İzzet Paşa’nın, İstanbul’a gönderilen ve Ankara’yı destekler görünen telgrafı ile “İcra Vekilleri Hey’eti Reisi” Fevzi Paşa’nın, yine İstanbul’a gönderilen ve Londra Konferansına yollanacak hey’etin “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından intihab ve i’zam edileceği”ni, bu hey’etin “Umum Türkiye menâfiini temsil edecek yegane heyet olduğunun” ilân edilmesi gerektiğini belirten, 30 Ocak 1921 tarihli yazısı da iki tarafın uzlaşmasına hizmet etmemişti
Bu yazışmalardan sonra gerek İstanbul gerekse Ankara’nın, inandıklarından her hangi bir fedakârlık yapma niyetinde olmadıkları anlaşıldı. Nitekim, bu sıralarda Ankara’da adeta tutuklu gibi bulunan eski Sadrazamlardan Ahmet İzzet Paşa’nın, İstanbul’a gönderilen ve Ankara’yı destekler görünen telgrafı ile “İcra Vekilleri Hey’eti Reisi” Fevzi Paşa’nın, yine İstanbul’a gönderilen ve Londra Konferansına yollanacak hey’etin “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından intihab ve i’zam edileceği”ni, bu hey’etin “Umum Türkiye menâfiini temsil edecek yegane heyet olduğunun” ilân edilmesi gerektiğini belirten, 30 Ocak 1921 tarihli yazısı da iki tarafın uzlaşmasına hizmet etmemişti
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bununla beraber İstanbul’un, Ankara’ya karşı sempati l bulunduğu anlaşılıyordu. Çünkü 5 Şubat 1921’de, Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği bir yazıda Sadrazam Tevfik Paşa, Yunanlıların, Anadolu’da bir Alman he’y’eti’nin Türklerle işbirliği halinde bulunduğunu söylemek suretiyle, Fransızlar katında propaganda yaptıklarını, Papalık makamının da Hıristiyanların, Müslümanlar tarafından öldürülmekte olduğunu kabul ederek, kurtarılmaları için, Hıristiyan milletlerin parlamentolarına baş vurduğunu bildirdi, üç gün sonra da Yunanlıların, 21 şubat 1921’de 70 -80 bin kişi ile Anadolu’da harekete geçeceklerini haber verdi. Bundan başka Mustafa Kemal Paşa hakkında, daha önce verilmiş olan ölüm kararı kaldırılmış, İstanbul gazetelerinde milliciler için yasaklanmış olan paşa ve bey gibi unvanlar yeniden kullanılmaya başlanmıştı. Öte taraftan, İstanbul Hükümetinin da’vetine uymamakla beraber Ankara, Müttefikler tarafından çağrıldıkları takdirde konferansa katılmayı kararlaştırmış ve bir hey’et bile seçmişti. Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey’in başkanlığında bulunan bu hey’et, 6 Şubat’ta Ankara’dan Antalya’ya hareket etti ve oradan da bir İtalyan savaş gemisine binerek Brendizi üzerinden Roma’ya vardı. Burada İtalya Dışişleri Bakanı ile görüşen Bekir Sami Bey, Londra Konferansına İstanbul Hükümetinin aracılığı ile da’vet edilmiş bulunduklarını, “Halbuki Anadolu’yu temsil edecek hey’etin” sadece kendileri olduklarını, eğer bu konferansta Türkiye meseleleri konuşulacaksa o takdirde kendilerinin doğrudan doğruya çağrılmaları gerektiğini söyledi ve bu hususta bir de nota verdi. Bu nota İtalyanlar tarafından ilgililere duyurulduktan sonradır ki, İngiltere Başbakanı Lloyd George, Ankara’yı konferansa çağırmıştı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
2 — 21 Şubat 1921 ile 12 Mart 1921 tarihleri arasında toplantılar yapan bu konferansın ilk günü, Ankara delegeleri henüz Paris’te idiler. İstanbul delegeleri ise o günkü toplantıya çağrılmamışlardı. İngiliz, Fransız, Yunan, İtalyan ve Japon temsilcileri ile bazı tanınmış askerlerin katıldığı bu toplantıda Lloyd George, Yunanlıların Anadolu savaşını devam ettirme hususundaki isteklerini Fransızlara ve İtalyanlara anlatmış olmak için, ustaca tertiplediği bir takım sorunları Yunanlılara sor muştu, bunların başlıcaları şunlardı: 1) Yunanlılar Küçükasya’da yaşayan Rumları kurtarmak için istekli midirler? 2) Yunanlılar, bayraklarının Asya’dan çekilmesine razı mıdırlar? 3) Venizelistlerle Kralcılar arasında Anadolu savaşı hususunda bir ihtilâf var mıdır? Yunan Kralında, İzmir’in muhafaza edilmesi hususunda Venizelos kadar istek mevcut mudur? Bu sorulara Yunanlıların verdikleri cevaplar tamamıyla olumlu idi. Halbuki Fransız Başvekili Briand, Kilikya’da kendilerine karşı büyük bir direnme göstermekte olan Türklerin küçümsenemeyeceğini ve bu sebeple de Küçükasya işinin kolayca halledilebilecek bir mesele olmadığını belirttikten sonra sözü General Gouraud’ya bıraktı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Türkleri yakından tanıyan bu ünlü general ise, Yunanlı1ar adeta öğüt verir gibi konuştu ve Küçükasya meselesinin güçlükleri üzerinde önemle durdu. Fakat ne onun bu tarzdaki konuşması, ne Fransız albayı Jorj’un ekonomik güçlükleri belirtmesi ne de Mareşal Foch’un, Küçiıkaasya meselesinin halledilebilmesi için bütün Anadolu’nun işgali gerektiğini, bunun için de bir milyonluk düzenli bir orduya ihtiyaç olduğunu söylemesi, bir fayda sağladı. İtalya Dışişleri Bakanı Sforza’nın, bazı önemli noktaları belirtmesi de Yunanlıları uyarmağa yetmemişti. Nitekim, Anadolu üzerindeki tatlı hayallerinden uzaklaşmak istemeyen ve fakat gerçekleri asla göremeyen Yunan ikinci Kurmay Başkanı Sarıyanis, Avrupa’nın bu tecrübeli ve sayılı komutanlarının mütâlaalarını yerinde bulmamış, Mustafa Kemal Paşa kuvvetlerini dağıtmak için büyük bir güce lüzum olmadığını, bu kuvvetleri sadece Yunan birliklerinin dağıtabileceğini söylemiş ve Ankara’ya kadar gitmek niyetinde olduklarını açıklamıştı. General Gouraud’nun, “Kuva-yı Milliye deyip geçmemeli”, bu kuvvetler Fransızların bile uzun süre Antebi işgal etmelerine engel oldu demesi üzerine, gururları kırılan Yunanlılar, “Yunan askeri Fransız askeri değildir” demek suretiyle General’e ters bir cevap bile vermişlerdi. Bunun üzerine konferansta hoş olmayan bir hava esti.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
23 Şubat 1921’de konferans Türkleri dinledi. Yunanlıların çağrılmadığı, fakat hem İstanbul hem de Ankara Hükümetlerinin temsilcilerinin bulunduğu bu oturum cidden ilgi çekici idi. Ancak,Türk hey’etleri arasın da önceden bir fikir birliğine varılmış gibi idi. Çünkü, toplantıdan bir gün önce Türk hey’etlerinin kaldığı aynı otelde Ankara’dan gelmiş olanlar bir toplantı yaptılar ve ertesi gün Saint James sarayında yapılacak olan toplantı’da İstanbul delegelerinin nasıl bir davranış içinde bulunacakları üzerinde durdular, hatta onların tutumunu öğrenmek üzere kendilerine Hüsrev (Gerede) Bey’i gönderdiler. Sonuç çok memnuniyyet verici olmuştu. Çünkü İstanbul hey’etinin başkanı Tevfik Paşa’nın, “Vicdan-ı milli icabını ifâ edeceği” anlaşılmıştı. Gerçekten, 23 Şubat’ta konferansa, hasta olarak katılan Osmanlı delegasyonu başkanı Tevfik Paşa’ya söz verildiği vakit onun, “ Söz asıl Milletvekillerine aittir. Bin Anadolu hey’etine söz verilmesini teklif ve rica ederim” demesi, belki de konferanstaki delegeler tarafından hayretle karşılandı. İşte konferansın bu ortam içine girdiği sırada Ankara delegasyonunun başkanı Bekir Sami Bey, Ankara’nın nokta-i nazarını umumi surette” gösteren bir bildiri okudu. Bu bildiride, Birinci Dünya Savaşına çok ağır şartlar içinde devam etmekte iken, büyük devletlerin barış için ileri sürdükleri va’dlara inanarak silahlarını bırakan Türk milletinin, sonucun va’dedilenlere uymadığını görünce, yeniden silaha sarıldığı açıklandıktan sonra Türk istekleri aşağıdaki şekilde özetleniyordu:
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
1) Tam bağımsız bir Türk Hükümetinin kabulü ile bu hükümetin sınırlarının, Meriç ırmağına kadar Trakya’yı içine alması, doğuda Gürcistan ve Ermenistan devletlerinin sınırlarına, güneyde de Arap çoğunluğunun bulunduğu noktalara kadar uzanması ve Musul ile İskenderun, Halep, Antakya şehirlerinin bu sınırlar içinde kalması; 2) İstanbul’un güvenliğini bozmayacak şekilde Boğazlara bir serbestlik tanınması; 3) Kapitülasyonların kaldırılması. Bekir Sami Bey’e göre bir Kürdistan meselesi söz konusu olamazdı. Çünkü, Büyük Millet Meclisi içinde bulunan “Kürdistan vilayatı Meb’ûs-i muhteremlerinin de her vesile düştükçe söyledikleri veçhile”, Türklerle Kürtler “İnfikâk kabul etmez surette” birbirlerine “Rabt-ı mukadderat” etmişlerdi. Nitekim, bir Kürt meselesi olmadığına dair Van’dan ve daha bir çok yerlerden gelen telgraflar vardı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
24 Şubat’ta Tevfik paşa, hasta olduğu için, toplantıya katılamadı. Onun adına Konferans’ta konuşan Reşid Paşa’nın, Ankara heyetiyle fikir birliğine vardıklarını bildirdikten sonra, Bekir Sami Bey’e söz verilmesini istemesi ve o konuşurken, “Bekir Sami Beyefendi bütün Türkiye namına söz söylüyor” demesi, İstanbul ile Ankara’nın, Türkiye meseleleri üzerinde anlaştıklarının bir işareti idi, aynı gün Ankara hey’eti adına, doktor Nihad Reşad Bey tarafından yapılan Fransızca bir konuşma ise, Türk da’vasını bütün açıklığı ile ortaya koyuyordu. Fakat ne Sadrazam Tevfik Paşa’nın hasta hali ve asil tavırları, ne doktor Nihad Reşad (Belger) Bey’in güzel bir Fransızca ile yaptığı açıklamalar, ne de İstanbul ve Ankara hey’etlerinin birleşmiş halde görünmeleri, Türkler lehine bir hakaret meydana getirdi. Çünkü İtalya ve Fransa Sévres Antlaşmasının kaldırılmasını değil, sadece bu antlaşma hükümlerinde bazı değişiklikler yapılmasını istiyorlardı. İngilizler ve Yunanlılar ise Sévres antlaşmasında herhangi bir değişikliğin yapılmasına kesin olarak karşı idiler. Bazı delegeler, Sévres adının bile değiştirilmesine taraftar olmuyorlardı. Bu düşüncede olanlar Türk delegelerine, “Biz Sévres ahidnamesini bir izzet-i nefs meselesi yaptık. Binaenaleyh ismi kat’iyyen tebdil ve tağyir edemeyiz. Bunu ber-vech-i peşin kabul ediniz. ondan sonra muahedenin mevadd-ı mündericesi hakkında sizinle münakaşa ve müşafehe edebiliriz” diyorlardı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Halbuki Bekir Sami Bey, “Misak-ı Milli”den fedakarlık yapılamayacağını, Anadolu’nun mutlaka boşaltılması ve Türkiye’ye, “Avrupa’da 1913 sınırlarının geri verilmesi” gerektiğini açıklamıştı. Türklere göre Sévres adının bir önemi yoktu, fakat bu antlaşmanın “Mevadd-ı mündericesi mutlaka Misak-ı MiIli’de münderiç bulunan esasata” uygun olarak değişmeli idi. Fakat, Türklerin Misak-ı Milli üzerinde ısrarla durmaları, Türkiye hakkındaki düşüncelerini değiştirmek istemeyen öteki delegeleri sinirlilik içinde gülümsetmiş hatta bunlardan birisinin “c’est ridicule” (Gülünç şey) demesine bile sebep olmuştu
Bununla beraber delegeler, Doğu Trakya ile İzmir bölgesinde Müslüman ve Hıristiyan nüfusun tespiti için bir komisyon kurulmasını istediler, Bu teklifi Türk delegeleri kabul etmiş, Ankara red etmişti. Yunanlılar ise buna asla yanaşmamış1ar Çünkü, “Yeni Kral için Venizelos’un istihsal etmiş göründüğü şartlardan daha fena şartlar kabulü ma’nen imkansızdı”. İşte bu şartlar altında konferans, Sévres antlaşmasında bazı değişiklikler yaptı ve bir ay zarfında bunlara cevap verilmesi gereğini Türklere ve Yunanlılara duyurdu, Türk delegelerine verilen projeden anlaşıldığına göre Müttefiklerce Türkiye’nin “Cemiyyet-i Akvâm’a” girmesi kabul ediliyor; “Bazı kayıtlarla Türkiye’nin İstanbul’dan ihracına dair muahede’de mevcut” olan kayıt çıkarılıyor; Boğazlar Komisyonu’nun başkanlığı Türklere bırakılarak başkanın iki oy’a sahip olması esası kabul olunuyor; Türk jandarma ve yardımcı kıt’aları biraz fazlalaştırılıyor. Türkiye’de kalacak yabancı subayların sayısı azaltılıyor ve maliye komisyonuna da Türk Maliye Nazırı fahri başkan oluyordu.
Bununla beraber delegeler, Doğu Trakya ile İzmir bölgesinde Müslüman ve Hıristiyan nüfusun tespiti için bir komisyon kurulmasını istediler, Bu teklifi Türk delegeleri kabul etmiş, Ankara red etmişti. Yunanlılar ise buna asla yanaşmamış1ar Çünkü, “Yeni Kral için Venizelos’un istihsal etmiş göründüğü şartlardan daha fena şartlar kabulü ma’nen imkansızdı”. İşte bu şartlar altında konferans, Sévres antlaşmasında bazı değişiklikler yaptı ve bir ay zarfında bunlara cevap verilmesi gereğini Türklere ve Yunanlılara duyurdu, Türk delegelerine verilen projeden anlaşıldığına göre Müttefiklerce Türkiye’nin “Cemiyyet-i Akvâm’a” girmesi kabul ediliyor; “Bazı kayıtlarla Türkiye’nin İstanbul’dan ihracına dair muahede’de mevcut” olan kayıt çıkarılıyor; Boğazlar Komisyonu’nun başkanlığı Türklere bırakılarak başkanın iki oy’a sahip olması esası kabul olunuyor; Türk jandarma ve yardımcı kıt’aları biraz fazlalaştırılıyor. Türkiye’de kalacak yabancı subayların sayısı azaltılıyor ve maliye komisyonuna da Türk Maliye Nazırı fahri başkan oluyordu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
İzmir şehri ise bu projeye göre, Türk hazinesine bir miktar para ödenmek; Cemiyet-i Akvam tarafından atanacak bir Hıristiyan vali tarafından idare edilmek; İzmir vilayeti dahilindeki güvenlik, İ’tilâf Devletleri subaylarının idaresi altında çeşitli unsurlardan meydana gelecek bir jandarma kuvveti ile korunmak ve şehirde bir miktar Yunan askeri bulunmak şartıyla Türkiye’ye verilecekti, fakat, Türkler ve Yunanlılardan her biri beş yıl sonra bu idare tarzının değiştirilmesini Cemiyyet-i Akvamdan isteyebilecekti. Yine bu konferans’ta Müttefikler, Kürdistan için Türklere bazı haklar tanıyabileceklerini, Ermenistan sınırlarının ise “Cemiyyet-i Akvam’ın göndereceği bir komisyon” tarafından ta’yin edileceğini kabul ediyorlardı.
3 — Şimdiye kadar Türklerle ilgili meseleleri, haklı olsun veya olmasın, daima onların aleyhinde halletmeğe alışmış olan batılılar, bu defa da Londra konferansında vardıkları kararların Türkler tarafından benimsenmesini istemiş, aksi takdirde Sévres antlaşmasının zorla uygulanacağı tehdidinde bulunmuşlardı. Ancak, bunun sadece lafla olabileceğini de kabul etmiyorlardı. Bu sebeple Lloyd George’un özel Kalem Müdürü M. Kerr, daha 1 Mart 1921’de Yunan başbakanı ve Yunan askeri müşavirleri ile yaptığı görüşmede Yunan ordusunun malî bakımdan Anadolu harekâtını sonuna kadar devam ettiremeyeceğini söylemiş ve Londra konferansı bir sonuca varamadığı takdirde, Yunan Hükümetinin ne yapacağını sormuştu. Yunanlıların bu soruya verdikleri cevap gerçekten ilgi çekici idi. Çünkü bu cevaptan onların, Ankara’ya kadar gitmeği, bu yetmediği takdirde, Pontus kıyılarına asker çıkarmak, yerli Rum ve Ermenileri harekete geçirmek suretiyle, Sivas’a doğru ilerlemeyi planlaştırdıkları anlaşılıyordu. Ancak, böyle bir plan’ın uygulanabilmesi için üç aylık bir zamana ve bir milyar drahmi’ye ihtiyaç olduğu ileri sürülünce Yunan Genelkurmay ikinci Başkanı Sarıyanis 300 milyon drahmi harcandığı takdirde bir ay zarfında Ankara seferinin tamamlanabileceğini söylemişti.
3 — Şimdiye kadar Türklerle ilgili meseleleri, haklı olsun veya olmasın, daima onların aleyhinde halletmeğe alışmış olan batılılar, bu defa da Londra konferansında vardıkları kararların Türkler tarafından benimsenmesini istemiş, aksi takdirde Sévres antlaşmasının zorla uygulanacağı tehdidinde bulunmuşlardı. Ancak, bunun sadece lafla olabileceğini de kabul etmiyorlardı. Bu sebeple Lloyd George’un özel Kalem Müdürü M. Kerr, daha 1 Mart 1921’de Yunan başbakanı ve Yunan askeri müşavirleri ile yaptığı görüşmede Yunan ordusunun malî bakımdan Anadolu harekâtını sonuna kadar devam ettiremeyeceğini söylemiş ve Londra konferansı bir sonuca varamadığı takdirde, Yunan Hükümetinin ne yapacağını sormuştu. Yunanlıların bu soruya verdikleri cevap gerçekten ilgi çekici idi. Çünkü bu cevaptan onların, Ankara’ya kadar gitmeği, bu yetmediği takdirde, Pontus kıyılarına asker çıkarmak, yerli Rum ve Ermenileri harekete geçirmek suretiyle, Sivas’a doğru ilerlemeyi planlaştırdıkları anlaşılıyordu. Ancak, böyle bir plan’ın uygulanabilmesi için üç aylık bir zamana ve bir milyar drahmi’ye ihtiyaç olduğu ileri sürülünce Yunan Genelkurmay ikinci Başkanı Sarıyanis 300 milyon drahmi harcandığı takdirde bir ay zarfında Ankara seferinin tamamlanabileceğini söylemişti.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
.
Bunun üzerine M. Kerr, Lloyd George’un Eskişehir -Afyon hattını işgale önem verdiğini ve bu hat tutulduğu takdirde Anadolu’daki Türk milli kuvvetinin sarsılacağı kanaatinde olduğunu söyledi. Yunanlılar bu işin, Londra’dan verilecek bir emirle altı günde gerçekleşebileceğini ifade etmişlerdi. Öte taraftan Londra Konferansı’nın bir sonuca bağlanamayacağını, daha müzakerelerin devam ettiği sıralarda anlamış olmalılardır ki, Fransız, İtalyan ye İngiliz devlet adamları Ankara hey’etinin başkanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey ile bazı meseleler üzerinde anlaştılar. Bunları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:
A — Fransız basınının bir kısmı, Fransa Hükümeti’nin Türkiye hakkında uygulamakta olduğu politikayı yermeğe başladığı bu sıralarda Antep’de durum, Fransızlar lehine bir hal almış bulunuyordu. Çünkü onlar tarafından kuşatılmış bulunan bu şehirde yiyecek sıkıntısı o kadar artmıştı ki, 10 Ocak 1921’den itibaren, ekmek yapılan arpa un’una, “Yarı yarıya acı zerdali çekirdeği unu katılmaya başlanmıştı”. Durum yazı ile ve hatta düzenlenen bir açlık bildirisiyle her tarafa duyurulmuş olmasına rağmen Antep, hiç bir taraftan yardım alamadı. Bunun üzerine Milli komutan Özdemir Bey, 30-3l Ocak 1921 tarihinde, şehir çevresindeki düzenli birliklerle de anlaşarak, bir çıkış hareketi yapmayı kararlaştırdı; Fakat vakit geldiği halde dışarıdaki kuvvetler harekete geçmediler. Buna rağmen çıkış noktalarına kadar gelip yerleşmiş olan içteki kuvvetlerin geri çekilmesini uygun bulmayan Özdemir Bey, çıkış hareketini yalnız bunlarla yapmış ve düşman çemberini bir noktada parçalayarak dışarıya çıkmayı başarmıştı. Ancak savunma haltının her tarafında aynı fedakârlık gösterilmemiş, özellikle bir yerde hücuma bile kalkılmamıştı.
Onun için çıkış hareketi bütünü ile başarılı olmamış, milli kuvvetlerden çok kişi şehid düşmüş, bir çok kişi de yaralanmıştı.
Bunun üzerine M. Kerr, Lloyd George’un Eskişehir -Afyon hattını işgale önem verdiğini ve bu hat tutulduğu takdirde Anadolu’daki Türk milli kuvvetinin sarsılacağı kanaatinde olduğunu söyledi. Yunanlılar bu işin, Londra’dan verilecek bir emirle altı günde gerçekleşebileceğini ifade etmişlerdi. Öte taraftan Londra Konferansı’nın bir sonuca bağlanamayacağını, daha müzakerelerin devam ettiği sıralarda anlamış olmalılardır ki, Fransız, İtalyan ye İngiliz devlet adamları Ankara hey’etinin başkanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey ile bazı meseleler üzerinde anlaştılar. Bunları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:
A — Fransız basınının bir kısmı, Fransa Hükümeti’nin Türkiye hakkında uygulamakta olduğu politikayı yermeğe başladığı bu sıralarda Antep’de durum, Fransızlar lehine bir hal almış bulunuyordu. Çünkü onlar tarafından kuşatılmış bulunan bu şehirde yiyecek sıkıntısı o kadar artmıştı ki, 10 Ocak 1921’den itibaren, ekmek yapılan arpa un’una, “Yarı yarıya acı zerdali çekirdeği unu katılmaya başlanmıştı”. Durum yazı ile ve hatta düzenlenen bir açlık bildirisiyle her tarafa duyurulmuş olmasına rağmen Antep, hiç bir taraftan yardım alamadı. Bunun üzerine Milli komutan Özdemir Bey, 30-3l Ocak 1921 tarihinde, şehir çevresindeki düzenli birliklerle de anlaşarak, bir çıkış hareketi yapmayı kararlaştırdı; Fakat vakit geldiği halde dışarıdaki kuvvetler harekete geçmediler. Buna rağmen çıkış noktalarına kadar gelip yerleşmiş olan içteki kuvvetlerin geri çekilmesini uygun bulmayan Özdemir Bey, çıkış hareketini yalnız bunlarla yapmış ve düşman çemberini bir noktada parçalayarak dışarıya çıkmayı başarmıştı. Ancak savunma haltının her tarafında aynı fedakârlık gösterilmemiş, özellikle bir yerde hücuma bile kalkılmamıştı.
Onun için çıkış hareketi bütünü ile başarılı olmamış, milli kuvvetlerden çok kişi şehid düşmüş, bir çok kişi de yaralanmıştı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bu bal şehir içinde büyük bir matemin meydana gelmesine ve açlıktan duyulan izdıraba bir yenisinin katılmasına sebep oldu. Öte taraftan, halkın moralinin bozulduğunu sezer. Fransızlar, 4 şubat 1921’de Antep halkına bir bildiri yayımladılar. Bu bildiride: 1) Şehir teslim olduğu takdirde ne halka ne de şehri şimdiye kadar savunmuş olanlara asla kötülük yapılmayacak, evler işgal olunmayacak ve Ermeniler Türk mahallelerine giremeyecekti. 2) Herkese hemen yiyecek dağıtılacak ve yaralılar tedavi altına alınacaklar 3) Herkes mallarını tasarruf edebilecek ve şehirde yağma yapılmayacaktır. 4) Esirler, karşılıklı olarak geri verilecektir’ deniliyordu. Fakat Fransızların bu bildirisine bir cevap verilmedi. Çünkü milli kuvvetler yeni bir çıkış hareketiyle kuşatma hattını yararak dışarı çıkma kararını almışlar ve bu iş için yine Antep dışındaki nizamiyye kuvvetleriyle anlaşmışlardı. 6 - 7 Şubat 1921 gecesi yapılacak olan bu hareket sırasında bazı aileler de dışarıya çıkacaklardı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Yeni çıkış hareketi tam vaktinde başladı ve kuşatma hattı yarılarak bir kısım kuvvetler ve aileler şehrin dışına çıktı. Ertesi gece yapılan ikinci bir hareket ile de “Hey’et-i merkeziyye” üyelerinden bazıları ile bir kısım savaşçı şehri terk ettiler. Fakat bu yüzden şehrin savunulması biraz daha zayıflamıştı. Zaten uzun süreden beri, yalnız başlarına .şehirlerini savunan Antepliler de artık savunma gücü de tükenmiş bulunuyordu. Fransızlar ise şehri, hâlâ insafsızca bombardıman etmekte idiler. Onun için şehrin ileri gelenleri 8 Şubat 1921 sabahı Şıh camiinde bir toplantı yaparak teslim olma kararı almış ve bu kararlarını, Franzsız komutanının isteğine uyarak, ka1eye beyaz bayrak çekmek suretiyle onlara bildirmişlerdi. Onun için 9 Şubatta iki taraf arasında konuşmalar başladı ve II maddelik bir teslim şartı düzenlendi. Bu şartnamede özet olarak: 1) Şehir Fransızlara teslim edilecek “Sévres antlaşması gereğince “Antep Sancağı’nın” Fransız mandasına girdiği kabul olunacaktır. 2) Jandarmalar ile askeri birliklere bağlı kişiler., savaş esiri kabul edilecek Kemalistler’in elinde bulunan Fransızlar bırakıldığı vakit bunlar da silahsız olarak serbest bırakılacaklardır 3) Antepli nizamiye askeriyle Antepli milisler, hüviyetleri tespit edildikten sonra, hemen serbest bırakılacak, fakat Antep köylerinden olan savaşçılar, köyleri teslim oluncaya kadar, savaş esiri sayılacaklardır. 4) Silahlar ve cephaneler Fransızlara teslim edilecektir. 5) Türk mahallelerinde yapılmış olan bütün “Tahkimat tahrib” edilecektir. 6) Silahlı Türkler ve Ermeniler, karşılıklı olarak birbirlerinin mahallelerine girmeyeceklerdir 7) Fransızların kontrolü altında yeniden bir Türk idaresi kurulacaktır. Güvenlik için yeniden yerlilerden polis ve jandarma teşkil olunacaktır. 9) Antepli “Rüesâ-yi milliye ile müşevvikler affolunacak, şahsa ve dine” saygı gösterilecektir, deniliyordu. Aynı gün Fransızlar Arıtep’i işgal ettiler. Buna rağmen onlar, Güney ve Güneydoğu Anadolu’da bir yerleşme imkânının kolay, hatta mümkün olamayacağını ve Türklerle uzlaşmanın, Fransa’nın çıkarlarına daha uygun düşeceğini anlamış bulunuyorlardı. Bekir Sami Bey de, Londra Konferansından faydalı bir sonuç alınamayacağını anladığı için müttefiklerle ayrı ayrı anlaşmayı lüzumlu saydı ve 9 Mart 1921’de bir mukavele imzaladı. Bu mukavele gereğince:
a- Fransızlarla yapılmakta olan savaş durdurulacak,
a- Fransızlarla yapılmakta olan savaş durdurulacak,
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
b- Onların saflarında çarpışan çetelerin silahları onlar tarafından, Türk Mücâhitlerinin silahları da Ankara Hükümeti tarafından toplanacak,
c- İki taraf arasında esirler değiştiri1ecek,
d- Savaş bölgesindeki Türk zabıta kuvvetlerine Fransız subayları katılacak,
e- Daha önce “Fransızlarca teşkil olunan zabıta muhafaza edilecek,
f — Fransızlarca kullanılmış olan me’murlar makamlarında kalacak,
g- Fransızların boşaltacakları yerlerle Kilikya, Adana, Elazığ, Diyarbakır ve Sivas illerinin ekonomik gelişmesi için gerekli teşebbüslerde, o iş yerli sermaye veya hükümetçe yapı1madığı takdirde, “Fransızlara rücban hakkı” tanınacak ve Ergani ma’den imtiyazı da onlara bırakı1ac. Yine bu mukaveleye göre Payas’ın hemen güneyinden başlayan Türkiye - Suriye sınırı, Meydanıekbez Suriye’de kalmak suretiyle, Çobanbey istasyonuna varıyor oradan itibaren Nusaybin’e kadar demiryolu Türkiye’de kalmak üzere doğuda Fırat’a varıyordu. İskenderun bölgesinde Fransızlar hususi bir idare (Un régime administratif spécial) ile buradaki Türklerin kültürleri gelişmesi hususunda her türlü kolaylığı göstermeyi kabul ediyorlardı. Fakat, öteden beri kabul edilmiş olan prensiplere aykırı düşen ve Bekir Sami Bey’in kimseye danışmadan imzaladığı bu mukaveleyi, Türkiye Büyük Millet Meclisi reddetti. Buna rağmen Fransız Türklerle yeniden bir anlaşma yapmayı lüzumlu saydılar ve Ankara Hükümetinin bu husustaki görüsünü anlamak üzere, Franklin Bouillon’u, resmi olmayarak Ankara’ya gönderdiler. 9 Haziran 1921’de Ankara’ya gelen Bouillon, 13 Haziran’da konuşmalara başladı. Bu konuşmalarda Mustafa Kemal Paşa, Türkler için “Nokta-i hareketin Misak-ı Milli muhteviyatı” olduğunu söyledi.
c- İki taraf arasında esirler değiştiri1ecek,
d- Savaş bölgesindeki Türk zabıta kuvvetlerine Fransız subayları katılacak,
e- Daha önce “Fransızlarca teşkil olunan zabıta muhafaza edilecek,
f — Fransızlarca kullanılmış olan me’murlar makamlarında kalacak,
g- Fransızların boşaltacakları yerlerle Kilikya, Adana, Elazığ, Diyarbakır ve Sivas illerinin ekonomik gelişmesi için gerekli teşebbüslerde, o iş yerli sermaye veya hükümetçe yapı1madığı takdirde, “Fransızlara rücban hakkı” tanınacak ve Ergani ma’den imtiyazı da onlara bırakı1ac. Yine bu mukaveleye göre Payas’ın hemen güneyinden başlayan Türkiye - Suriye sınırı, Meydanıekbez Suriye’de kalmak suretiyle, Çobanbey istasyonuna varıyor oradan itibaren Nusaybin’e kadar demiryolu Türkiye’de kalmak üzere doğuda Fırat’a varıyordu. İskenderun bölgesinde Fransızlar hususi bir idare (Un régime administratif spécial) ile buradaki Türklerin kültürleri gelişmesi hususunda her türlü kolaylığı göstermeyi kabul ediyorlardı. Fakat, öteden beri kabul edilmiş olan prensiplere aykırı düşen ve Bekir Sami Bey’in kimseye danışmadan imzaladığı bu mukaveleyi, Türkiye Büyük Millet Meclisi reddetti. Buna rağmen Fransız Türklerle yeniden bir anlaşma yapmayı lüzumlu saydılar ve Ankara Hükümetinin bu husustaki görüsünü anlamak üzere, Franklin Bouillon’u, resmi olmayarak Ankara’ya gönderdiler. 9 Haziran 1921’de Ankara’ya gelen Bouillon, 13 Haziran’da konuşmalara başladı. Bu konuşmalarda Mustafa Kemal Paşa, Türkler için “Nokta-i hareketin Misak-ı Milli muhteviyatı” olduğunu söyledi.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Buna karşı Bouillon, Bekir Sami. Bey ile yapılan anlaşmanın esas olarak ele alınmasını, bu arada Misak-ı Milli’ye aykırı düşen noktalar üzerinde tartışma yapılmasını ileri sürdü. Fakat Mustafa Kemal Paşa’nın ısrarı karşısında Misak-ı Milli’yi okuyup anlamak için konuşmaların geri bırakılmasını istedi. Bu sebeple Misak-ı Milli’nin maddeleri teker teker kendisine okundu, açıklandı. Üzerinde en çok durulan mesele kapitülâsyonların kaldırılması ve Türkiye’nin tamamıyla özerk bir hale gelmesi meselesi idi. Ankara “Siyasi mâli, adli, askeri, harsi ve ilâ... her hususta istiklâl-i tam ve serbesti-i tam” istiyor, “Bunu te’min ve istihsal etmeden sulh ve sükuna mazhar” olunacağına inanmıyordu. İşte bu önemli meseleler yüzünden konuşmalar pek çetin oldu ve sonunda Bouillon, “Bunun zaman meselesi olduğu kanaatini izhar etti”. Bir ara müzâkerelere, Adana bölgesinde Yenice yakınındaki Kütüklü köyünde devam olunmuş, bu arada Ankara’ya gidip gelinmiş, fakat bir türlü bir uzlaşmaya varılamamış ve Franklin Bouillon Fransa’ya dönmüştü. Bu sıralarda Türkler lehine bazı olaylar cereyan etti, 20/21 Haziran’da, küçük Türk kuvvetleri karşısında Fransızlar Zonguldak’ı Yunanlılar Adapazarı’nı, biraz sonra da İtalyanlar (5 Temmuz 1921’de) Antalya’yı terk ettiler. Ancak 5 Temmuz’da başlayan Yunan saldırısı hızlı bir gelişme göstermiş ve Türk ordusu Sakarya doğusuna çekilerek orada yaptığı savaş sonunda büyük bir zafer kazanmıştı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bundan sonradır ki Fransa, Türklerle kesin olarak anlaşmağa karar vermiş, bu sebeple de Franklin Bouillon 15 Eylülde İstanbul’dan hareket ederek İnebolu yolu ile 20 eylülde Ankara’ya varmıştı. 24 Eylülde müzakereler yeniden başladı. Ancak onun yukarıda söylenen iki nokta üzerinde hâlâ ısrarla durduğu görüldü. Fakat bunlar yani kapitülasyonlar kaldırılmadan ve Türkiye için tam istiklal şekli kabul edilmeden bir anlaşmanın mümkün olamayacağı kesin olarak kendisine anlatılınca O, anlaşmayı 20 Ekim 1921’de imzaladı ve Fransa hükümeti de 29 Ekimde onayladı. “Ankara İ’tilâfnamesi” adım alan bu uzlaşma ile Ankara Hükümeti büyük bir siyasi zafer kazanmış oluyordu. Çünkü bu uzlaşma ile, Türklere karşı kurulmuş olan ortak cephe yıkılmağa başlı yor ve düşman devletlerden birisi Ankara Hükümetini resmen tanıma durumuna girmiş oluyordu. Ayrıca bu anlaşma ile Türk milli istekleri, “İlk defa olarak düvel-i garbiyye’den biri tarafından tasdik ve ifade edilmiş” bulunuyordu. Bu anlaşma ile Fransa, işgal etmekte olduğu Türk topraklarından, İskenderun, Antakya hariç, çekilmeği, İskenderun ve Antakya’da da özel bir idare kurarak Türk kültürüne hizmet etmeği taahhüt ediyordu. Bunlardan başka Fransızlar, “İçinde creusot topları, cephane ve daha başka savaş malzemesi bulunan büyük bir silah stokunu milliyetçilere” devrediyor ve ileride daha fazlasını vereceklerini de gizlemiyorlardı. Ankara İ’tilâfnamesi, Türk vatanından zorla koparılmak istenen bir parçanın kurtulmasına, sebep olduğu kadar bu parçayı savunmakta olan Türk kuvvetlerinin Batı Cephesi’ne sevki imkanını da sağladı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Anlaşmanın imzasından sonra Türk topraklarının, topraklarının Fransızlar tarafından boşaltılması 4 Kasım’da başlamış, 1 Aralık 192l’de bir Türk heyeti, Adana’daki resmi daireleri işgal etmiş, 20 aralık 1921’de Fransız askerleri Adana’dan çekilmiş ve 21 Aralık’ta Türk kuvvetleri Adana’ya girmiştir. 25 aralık l921’de Gaziantep kurtulmuştu 5 Ocak l922’de ise Adana ve çevresinin tamamıyla Türklerin eline geçmesi ve Muhittin Paşa’nın da Adana’ya girmesi sebebiyle, 105 metre kumaş harcanarak hazırlanmış olan Türk bayrağı, o gün Ulucami ile saat kulesi arasına çekildi.
Ankara İ’tilâfnamesjnden sonra Mustafa Kemal Paşa, Türk istiklâli için girişilen savaşta, Türklere karşı gösterdiği sempatiden dolayı, Fransız Mareşali Lyautey’e, “En derin minnet duygularını bildiren bir mektup gönderdi. Yine bu anlaşma sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Fransa’ya gönderdiği temsilci, büyük Türk dostu Pierre Loti’ye de Büyük Millet Meclisi’nin “Minnet ve şükrânını” bildirir bir mektupla birlikte hediye olarak bir de halı götürdü.
Ankara İ’tilâfnamesjnden sonra Mustafa Kemal Paşa, Türk istiklâli için girişilen savaşta, Türklere karşı gösterdiği sempatiden dolayı, Fransız Mareşali Lyautey’e, “En derin minnet duygularını bildiren bir mektup gönderdi. Yine bu anlaşma sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Fransa’ya gönderdiği temsilci, büyük Türk dostu Pierre Loti’ye de Büyük Millet Meclisi’nin “Minnet ve şükrânını” bildirir bir mektupla birlikte hediye olarak bir de halı götürdü.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Ankara İ’tilâfnamesinin imzalanması üzerine İngilizlerde bir telâşlanma başlamış, bu yüzden Lord Curzon, “Adeta dehşetle karışık bir şaşkınlık duymuştu”. Fransızların yaptıkları bu işi “Şerefsizce bir davranış” diye niteleyen İngiliz diplomatları da vardı. Fakat Fransızlar, Türklerle yapılan bu anlaşmanın Ankara Hükümetinin tanınmasına hizmet etmeyeceğini ve Accord Tripartite ile kabul edilen esasları bozmayacağını, İngilizlere bildirmişlerdi. Öte yandan, Fransızlarla yapılan bu anlaşma, Rusya’da da, Ankara’nın Batı ile anlaştığı fikrini uyandırmıştı. Çünkü İngilizler anlaşmanın gizli maddeleri bulunduğunu iddia ediyorlardı. Durumun böyle olup olmadığını anlamak üzere “Ukrayna İçtimâî Şürâ Cumhuriyeti” Frunze’yj Ankara’ya “Fevkalâde Sefir” olarak gönderdi. Bu kişinin vardığı kanatları bildirmesinden sonradır ki, Rusya’nın kaygıları silinmiş oldu. Fakat Ankara İ’tilâfnamesinin imzalanması en çok Ermenileri tasalandırmıştı. Çünkü onlar, şimdiye kadar yaptıkları kötülüklerin hesabını verme zamanının geldiğini kabul ediyor ve kütleler halinde Kilikya’daki şehirleri terk ediyorlardı. Bu hali ne General Gouraud’nun 9 Kasımda yayınladığı bildiri, ne Franklin Bouillon ile “Adana ve çevresi Komutanı Muhittin Paşa’nın ve Hamit Bey’in, 1 Ekim tarihli bildirileri, ne de Mustafa Kemal Paşa’nın 5 Ekimde Adanalılara gönderdiği yazıdaki sözler önleyebildi.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
B- Bekir Sami Bey ile İtalyanlar da bir anlaşma imzalamışlardı. Buna göre İtalyanlar “Türklerin İzmir ve Trakya üzerindeki hukukunu Müttefiklere karşı korumayı” ve en geç barışın imzalanması tarihine kadar Türkiye’deki askerlerini geri çekmeği kabul etmişlerdi. Buna karşılık kendilerine “Antalya, Burdur, Muğla, Isparta sancakları ile Afyonkarahisar, Kütahya, Aydın ve Konya sancaklarının”, daha sonra belli edilecek kısımlarında, “Teşebbüs iktisât-ı iktisâdiyye için rüchan hakkı” tanınıyor, ayrıca bu yerlerde Türk hükümeti veya sermayesi tarafından yapılamayacak olan işlerin İtalyan sermayesince işletilmesi, “Ereğli ma’denlerinin bir İtalyan - Türk şirketine devri”, “Teşekkül edecek şirketlerde Türk hissesinin yüzde elliye kadar gidebileceği” kabul olunuyordu. Fakat Büyük Millet Meclisi bu anlaşmayı da reddetti. Buna rağmen İtalyanlar, “Çoktan beri kendilerini iyi durumda görmedikleri Antalya bölgesini tahliye” ettiler. Ankara ile anlaşmak için bundan sonra yaptıkları teşebbüslerde de bir sonuç alamadılar. Fakat “Kemalistlerin askeri mukavemeti her an çökebilir kanaatini taşıdıkları için, 15 Nisan 1922’de İstanbul Hükümeti ile bir anlaşma imzaladılar. Öte yandan yine onlar, 20 Nisan’da Söke’yi boşalttılar ve 27 Nisan’da da Kuşadasındaki kuvvetlerini geri çektiler.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
B- Bekir Sami Bey ile İtalyanlar da bir anlaşma imzalamışlardı. Buna göre İtalyanlar “Türklerin İzmir ve Trakya üzerindeki hukukunu Müttefiklere karşı korumayı” ve en geç barışın imzalanması tarihine kadar Türkiye’deki askerlerini geri çekmeği kabul etmişlerdi. Buna karşılık kendilerine “Antalya, Burdur, Muğla, Isparta sancakları ile Afyonkarahisar, Kütahya, Aydın ve Konya sancaklarının”, daha sonra belli edilecek kısımlarında, “Teşebbüs iktisât-ı iktisâdiyye için rüchan hakkı” tanınıyor, ayrıca bu yerlerde Türk hükümeti veya sermayesi tarafından yapılamayacak olan işlerin İtalyan sermayesince işletilmesi, “Ereğli ma’denlerinin bir İtalyan - Türk şirketine devri”, “Teşekkül edecek şirketlerde Türk hissesinin yüzde elliye kadar gidebileceği” kabul olunuyordu. Fakat Büyük Millet Meclisi bu anlaşmayı da reddetti. Buna rağmen İtalyanlar, “Çoktan beri kendilerini iyi durumda görmedikleri Antalya bölgesini tahliye” ettiler. Ankara ile anlaşmak için bundan sonra yaptıkları teşebbüslerde de bir sonuç alamadılar. Fakat “Kemalistlerin askeri mukavemeti her an çökebilir kanaatini taşıdıkları için, 15 Nisan 1922’de İstanbul Hükümeti ile bir anlaşma imzaladılar. Öte yandan yine onlar, 20 Nisan’da Söke’yi boşalttılar ve 27 Nisan’da da Kuşadasındaki kuvvetlerini geri çektiler.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
C- Londra Konferansından çok önce Ankara ile İngilizler arasında, esirleri değiştirmek maksadıyla, bir takım konuşmaların yapıldığı anlaşılmaktadır. Gerçek ten 18 Temmuz 1920’de esirlerin değiştirilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşulmuş, 20 Ağustos’ta da Lord Curzon, “Albay RaWlison ve Yüzbaşı C. L. Campell (Konya’da) ile” daha bazı esirlerin Türk esirleriyle değiştirilebileceğini, İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri de Robeck’e yazmıştı. Bunun üzerine de Robeck’in teşebbüslere geçtiği, Mustafa Kemal Paşa’nın “Askeri makamlarla müzakereyi red” etmesine rağmen, teşebbüslerine devam ettiği ve Ankara ile görüşmelerde bulunmak üzere Bilecik’e gidecek olan Ahmet İzzet Paşa’dan, “Asker ve sivil Britanyalı harb esirlerinin salıverilmelerini sağlamak için mümkün olanın yapılmasını rica” ettiği bilinmektedir. 1920 yılı içinde yapılan bu teşebbüslerden gerçi bir sonuç alınamadı. Fakat, Londra Konferansından biraz sonra yani 16 Mart 1921’de İngilizler Bekir Sami Bey ile bir uzlaşma imzaladılar. “Bu, enterne edilenlere ait Vansittart - Bekir Sami Mubâdele Uzlaşması idi”. Buna göre İngilizlerin elinde bulunan savaş tutsakları ve enterne edilmiş olan Türkler, İngiliz tutsakları ile değiştirilecekti, fakat Türk esirleri arasında, “Harb halinin devamı süresince 1 Ağustos 1914’te Türk İmparatorluğunun parçasını teşkil eden topraklarda yapılan harb kanun ve örflerini (customs) ihlâlden veya adam öldürme suçundan dolayı muhakemeleri kararlaştırılan” kişiler varsa bu haktan faydalanamayacaklardı. Ancak, eşit şartlar taşımayan yani “Türk tebaasının, Türkiye dahilindeki harekatı üzerinde, ecnebi hükümetinin bir nev’i hakk-ı kazasını tasdik etmek” olan bu uzlaşmayı Ankara Hükümeti reddetti, fakat mesele bundan sonra da elden bırakılmadı. Gerçekten, General Milne’in yerine atanmış olan General Sir Charles Harington, Londra Konferansından sonra İngiltere’ye çağırılarak kabine’nin, Türk milliyetçileri ile bir anlaşma yapılması hususundaki müzakerelerine katıldı ve biraz sonra da Foreign Office tarafından kendisine, esirlerin serbest bırakılması için istediği çareye baş vurabileceği bildirildi
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Onun için Harington, hem bu işi hızlandırmak, “Hem de Milliyetçilerin siyasi tutumunu yoklamak niyetiyle Anadolu’ya bir hey’et” göndermeye karar verdi. Bu hey’et Bin başı Douglas Henry ile Binbaşı Stourton’dan kurulu idi. 13 Haziran 1921’de İnebolu’ya gem İngiliz binbaşıları, Türkler için bir miktar cephane getirmiş ve bundan sonra cephane sevkine devam olunacağını söylemişlerdi. General Harington tarafından gönderildiklerini ve Mustafa Kemal Paşa’ya önemli bazı şeyler söyleyeceklerini açıklayan bu binbaşılar, bu tarihlerde İnebolu’da bulunan Re’fet Paşa (Bele) ile görüşmüş ve Mustafa Kemal Paşa’nın bir İngiliz savaş gemisi ile gizlice İstanbul’a giderek Harington’la barış meselesini konuşup anlaşa bileceğini, İngiltere’nin, Türkiye’nin tam müstakil bir devlet olmasını kabul ettiğini ve İngiltere’nin müdahalesiyle Yunanlıların Anadolu’yu boşaltacaklarını söylüyor, esirlerin. de değiştirilmesini istiyorlardı. Bunlara, Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a gidemeyeceği, ancak General Harington’un, İnebolu’ya geldiği takdirde, orada bulunan Re’fet Paşa ile görüşebileceği ve esirlerin değiştirilmesinin mümkün olabileceği cevabı verilmişti. 18 Haziran 1921’de de Ankara’nın İstanbul’daki temsilcisi Hamit Bey, “Mevki-i resmisi” bulunan bir İngiliz’in, “İngiltere’nin İstanbul’da en büyük makamı adına” kendisine baş vurarak, acele bir barışa kavuşabilmek için müzakerelere hazır bulunduklarını, bu sebeple Mustafa Kemal Paşa ile “Münasebetlere girişmek” istediklerini ve bu hususta verilecek cevabı beklemekte olduklarını bildirdiğini, bir telgrafla Ankara’ya duyurmuştu
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Ankara, Hamid Bey’e verdiği cevapta, müzakerelere hazır olduğunu bildirdi. Fakat 5 Temmuz’da Zonguldak’a gelen bir İngiliz savaş gemisinin, General Harington’dan Mustafa Kemal Paşa’ya getirdiği mektupta, gerçeğe uymayan ifadeler vardı. Nitekim bu mektupta Harington , “Kumandan Henry vasıtasıyla aldığım habere nazaran” bana bazı şeyler söylemek isteğinde imişsiniz. “Böyle olduğu takdirde” uygun gördüğünüz bir günde İnebolu veya İzmit’te sizinle buluşabilirim. Bunun için Britanya Hükümeti bana izin vermiş bulun maktadır. Bu buluşmada, söylemeklerinizi İngiltere Hükümetine “Tebliğe me’zunum”. Fakat İngiltere Hükümeti adına her hangi bir konuyu ne müzakere ne de konuşmak için resmi bir sıfatım yoktur. Buluşmanın da İngiliz zırhlı Ajax’da yapılması gerektir. Orada layık olduğunuz saygıyı görecek, karaya dönünceye kadar da “Hürriyet-i kâmileyi hâiz” bulunacaksınız. Bu şartlar kabul edildiği takdirde, en uygun görülecek tarih ve saatin belirtilmesini rica ederim diyordu. Mustafa Kemal Paşa bu garip mektuba verdiği cevapta: Buluşmayı kendisinin ileri sürmediğini ve Türk isteklerinin General Harington tarafından zaten bilinmekte olduğunu belirttikten sonra “Topraklarımızın düşmanlardan tamamıyla istihlâs hudud-ı milliyemiz dahilinde siyasi, mâli, iktisadî, askeri, adli, harsi istiklâl-i tammımız esası kabul edildiği takdirde müzakerelere girmeye âmade”” bulunduğunu ve müzakerelerin İnebolu’da karada yapılmasını, ancak maksad sadece “Vaziyyet hakkında teâtî-i efkâr ise”, o takdirde mülâkata arkadaşlarından birisinin me’mur edileceğini bildirdi.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Harington bu mektuba karşılık vermedi, fakat bu mesele ile ilgili olarak 7 Temmuz 1921’de İngiliz Maslahatgüzârı M. Rattigan, İstanbul’da Hamid Bey’i görerek, Anadolu’ya bir tüccar sıfatıyla giden Binbaşı Henry’ye General Harington’un verdiği görev sadece Anadolu’daki İngiliz esirlerinin sıhhatlerini ve ne halde olduklarını öğrenmek ve “kabilse milli orduların İstanbul’a doğru harekata devam edip etmeyeceklerini Mustafa Kemal Paşa’dan” tahkik etme görevi idi. Bu itibarla binbaşının öteki teşebbüslerin her hangi bir yetkisi yoktu demişti. İngilizler ayrıca 9 Temmuz’da Reuter ajansiyle, Mustafa Kemal’in müzakerelere talip olduğunu, fakat sonradan bundan vazgeçtiğini yayımladılar. Bununla beraber İngilizler, Ankara hükümeti ile esirlerin değiştirilmesi meselesi üzerinde anlaştılar. Gerçekten İngiliz Yüksek Komiseri ile Hamid Bey arasında İstanbul’da başlayan müzakereler nihayet olumlu bir sonuca verdi. 5 Ekim 1921’de Times gazetesi Malta’da enterne edilmiş olan 51 Türk ile Anadolu’da tutuklu bulunan 17 İngiliz’in değiştirileceği haberini veriyordu. Hamid Bey de durumu, 23 Ekim 1921 tarihinde imzaladığı bir belge ile açıkladı . Buna rağmen Türk - İngiliz ilişkileri, daha bir süre düşmanca duygular altında devam edip gidecektir.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
4 — Ermenilerin ezilmesi üzerine Doğu Anadolu’ya ait meselelerden birisi hall yoluna girmişti. Fakat aynı bölgede halledilmesi gereken bir başka mesele de Elviye-i selâse (üç sancak) meselesi idi. Çünkü bu sancaklar dan Ardahan ve İngilizlerin boşaltmasından sonra Batum, Gürcüler tarafından işgal edilmiş bulunu yordu. Gerçi Ankara Hükümeti 25 Temmuz 1920’de Batum’un işgalini protesto etmiş, fakat o sıralarda batı devletlerinin kendilerine yardım edeceğini uman Gürcüler, Ankara Hükümetinin teşebbüslerine pek değer vermemiş, tersine olarak Ermenilerle çarpışmak üzere harekete geçmiş olan Türk Kuvvetlerinin, Kars yakının dan geçtiğini kabul ettikleri Gürcü sınırını aşmamalarını istemiş, aksi takdirde savaşacaklarını bildirmişlerdi. Bu kritik anda onların tarafsız kalmasını lüzumlu sayan Ankara Hükümeti ise 21 Ekim 1920’de Tiflis’e bir nota göndererek, Ermenilere karşı girişilmiş olan Türk savaşının sebeplerini açıkladı, bu savaşın Gürcülerle bir ilişkisi olmadığını belirtti, ayrıca Gürcülerle dostluk kurmağa hazır olduğunu ve Kars çevresinden geçtiği kabul olunan Gürcü sınır çizgisinin geçilmeyeceğini bildirdi. öte yan d atı Gürcülerin Türklere karşı bu sert tutumu çok sürmemişti. Çünkü bir yandan İ’tilâf Devletlerinden bir yardım gelmeyeceğini, bir yandan da Rusların, Gürcistan’ı Sovyetleştirmeye çalıştıklarını anlamışlar ve bunu Moskova’ya gitmekte olan Türk elçisine açıkça ifade ederek kendisin den yardım bile istemişlerdi. İşte bundan sonradır ki Türkiye ile Gürcistan arasında Brest-Litovsk Antlaşmasıyla Türklere bırakılmış olan yerlerin geri verilmesi meselesi ele alınabilmiş ve bu husus 1921 yılı başlarında Ankara’ya tayin edilmiş olan Gürcü elçisi ile müzakere edilmeğe başlanmıştı. Fakat müzakereler uzayıp gidiyor ve bir sonuç alınamıyordu. Halbuki Ruslar 1921 Şubatında, Gürcistan’ı Sovyetleştirmek üzere harekete geçmişlerdi. Gürcistan’ın Ruslar tarafından işgal edilmesi ise, Batum ile Ardahan’ın Türklere bırakılmasını güçleştirebilirdi. Onun için Ankara’daki Gürcü elçisine Büyük M. Meclisi Hükümeti tarafından 22 Şubatta, süresi 23 Şubatta sona erecek bir nota verildi ve Ardahan bölgesinin geri verilmesi istendi.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
2 sayfadaki 6 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6
Melegim.Forum.St :: Öğrenciler için :: Tüm DersLer :: Tarih
2 sayfadaki 6 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz