Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Melegim.Forum.St :: Öğrenciler için :: Tüm DersLer :: Tarih
3 sayfadaki 6 sayfası
3 sayfadaki 6 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
İşte bu enerjik tutum karşısında Gürcüler, Türk isteklerinin kabul edildiğini 23 Şubatta Ankara’ya bildirmiş ve Türk birlikleri de 23 Şubat akşamı, “Ahalinin tekbir sadaları” arasında Ardahan’a girmişlerdi. Ancak iki gün sonra yani 25 Şubat’ta, “Gürcü İhtilâl Komitesinin Tiflis’te Sovyet Gürcistan’ını ilân etmesi” üzerine Gürcü Hükümeti, Tiflis’i terk ederek Batum’a çekildi. Fakat bu hükümetin orada da tutunacağı şüpheli ili. O takdirde Batum’un Türk topraklarına katılması bazı güçlüklere yol açabilirdi. Zaten Ankara Hükümeti, 21 Şubatta Gürcülere verdiği notada bu düşünce ile Batum’dan söz etmemiş ve bu işi, Gürcülerle imzalanacak olan anlaşma sırasında konuşmayı ve bir plebisitle sonuçlandırmayı uygun mütalaa etmişti. “Şark Cephesi” Komutanı Kâzım Karabekir Paşa’da, “Muhafazası güçlükler yaratacak olan” bu şehrin işgal edilmemesini ve meselenin, Ruslarla anlaşarak kökünden halledilmesini istiyordu. onun için hükümet, Kazım Karabekir Paşa’nın 1 Mart’ta yaptığı tavsiyeyi, 3 Mart’ta Büyük Millet Meclisine götürmüştü. Fakat Gürcistan’daki Türk temsilcisinin 6 mart’ta gönderdiği bir telgraftan, Gürcü Hükümeti’nin Batum, Ahıska ve Ahılkelek kasabalarının da Türkler tarafından hemen işgal edilmesini istediği anlaşılınca Ankara Hükümeti hemen askeri hareketlere girişmeğe karar vermiş, fakat işgal edeceği bu topraklar üzerinde Gürcü idaresinin devam ettiğini, yapılacak olan işgalin sadece askeri olduğunu, işgalin, Ruslara karşı bir Türk-Gürcü ittifakı olmadığını, bununla beraber, Batum’un Misak-ı Milli sınırları içinde bulunduğunu ilgililere bildirmişti. Fakat, kendi fikrine uygun düşmeyen bu işgal hakkında Kazım Karabekir Paşa, “Batum bölgesinde Bolşeviklerle karşılaşacak müfrezenin” hangi davranış içinde bulunacağını Ankara’dan sorduğu vakit kendisine verilen cevap doyurucu olmamıştı
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Çünkü bu cevapta, “Kızıl kıt’aların Acara vadisi boyunca Batum’a girmelerine, silahlı bir mukavemete gitmemek şartıyla, muhalefet olunması lâzımdır” deniliyordu. Bolşevik askerlerle karşı karşıya gelindiği vakit, Silah kullanmadan onları hedeflerinden uzaklaştırmanın güçlükleri meydanda idi. Buna rağmen An kara Hükümeti, tutumunu değiştirmedi. Onun için Kazım Karabekir Paşa 8 Martta Ahıska’yı işgal etmiş, fakat biraz sonra Ruslar da oraya.gelmişlerdi. Şimdi durum çok kritik görünüyordu. 10 Mart 1921’de, “Sovyet Rusya’nın Kafkasya Siy Komiseri Orjonikidze, K Karabekir Paşa’ya gönderdiği bir telgrafta, Moskova’da Türk delegeleriyle Ermenistan ve Gürcistan sınırlan üze rinde anlaşmaya varıldığı, bu anlaşmaya göre Ahılkelek, Ahıska ve Batum’un Gürcülere bırakıldığı, buna rağmen Türk silahlı kuvvetlerinin Batum’u işgal edeceklerinin duyulduğu bildiriliyordu (138). Bu telgrafa verdiği cevapta Kazım Karabekir Paşa, Moskova’da varılan karar. dan haberi olmadığını ve işgalin sadece Müslüman ahaliyi Ermenilerin kötülüklerinden korumak ve “Bu bölgeleri Sovyet - Gürcü harbinin musibet ve elemlerinden kurtarmak” kaygısı ile yapıldığını açıkladı. Öte yandan Türk kuvveleri tarafından 11 Mart’ta Batum, 14 Mart’ta da Ahilkelek işgal olundu ve Gürcü Hükümetinin 17 Mart’ta Batum’u terk etmesi üzerine de orada da Türk sivil idaresi ilan edildi (141). Ancak daha o gece den itibaren Ruslarla çarpışmalar başlamış, Türk subay ve erlerinden şehid düşenler olmuştu. Fakat çatışma hali çok sürmedi. Çünkü 16 mart 1921’de imzalanmış olan Moskova antlaşması, Batum, Ahılkelek ve Ahıska’yı Türk sınırları dışında bırakmış ve bu antlaşma 21 Mart 1921’de Ankara Hükümetince kabul edilmişti. Bununla beraber hâlâ Türklerle Ermeni ve Gürcüler arasında halledilmesi gereken bir takım pürüzlü meseleler vardı. Bunlar ancak 13 Ekim 1921’de imzalanan Kars antlaşması ile ortadan kaldırılabilecektir
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
5 — Moskova antlaşması, Ruslarla imzalanmış olan bir kardeşlik ve dostluk antlaşması idi. Onun için meseleyi, biraz daha geride bıraktığımız tarihlerden itibaren ele almak istiyoruz.Moskova’daki Türk Hey’etinin başkanı Bekir Sami Bey’in, Ankara’ya gönderdiği 30 Ağustos 1920 tarihli raporunda, bir yandan Rusların Ermeniler için istedikleri Türk topraklarının verilip verilmeyeceği soruluyor, bir yandan da Rusların darıltılması yoluna gidilmemesi tavsiye olunuyordu. Buna rağmen Ankara, 16 ve 22 Ekim 1920 tarihli yazılarıyla, Rusların Misak-ı Milli’ye aykırı düşen isteklerini reddetmiş ve “Rus Hükümeti, Türk milletinin emperyalizme karşı mücadelesine eski azm ve iman ile devamını arzu ediyorsa” o takdirde Ermeniler için ileri sürdüğü arazi isteklerinden yaz geçmelidir demişti. Anlaşılıyor ki, Rusya isteklerinde ısrar ederse, tarafların birbirleriyle uzlaşması mümkün olamayacaktı. Halbuki, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, “Muhtaç Olduğu dış dayanağı” Batı’da bulamayacağını ve kendisine yardımı dokunacak olan devletin yalnız Rusya olabileceğini kabul ediyordu. Ruslara gelince, onların da Ankara ile dost geçinmekte büyük çıkarları vardı. Onun için iki taraf da, girdikleri dostluk yolundan sapmadılar ve Ekim 1920’de Ruslar, Ankara’ya Mdivani’yi elçi olarak atadılar; kalabalık bir elçilik hey’eti ile birlikte yola çıkardılar. İşte bu Elçi, henüz yolda bulunduğu bir sırada Rus Dışişleri Bakanı Çiçerin’den bir telgraf aldı. 1 Aralık 1920 tarihini taşıyan bu telgrafta “Lenin ve Stalin, 24-VIII günlü Muhadenet Muahedesini tamamlamak istiyorlar” deniliyordu. Bunun üzerine Mdivani, Gümrü’de bulunmakta olan Kâzım Karabekir Paşa’ya, 3 Aralık 1920’de durumu bildirmiş, hatta Rusya’nın Türkiye ile “Siyasi bir ahidname ve bir de askeri ittifakname” imzalama isteğinde olduğunu duyurmuştu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bu teklif Büyük M. Meclisi Hükümeti tarafından memnunlukla karşılandığı için, 6 Aralık 1920’de Büyük Millet Meclisinde Rus dostluğundan bahsedilmiş, aynı gün Ruslara, Ankara’nın müzakerelere hazır olduğu bildirilmiş ve 7 Aralık 1920’de de Yusuf Kemal Bey başkanlığında Moskova’ya gidecek olan hey’et’in kararnamesi çıkartılmıştı. Bu heyet, 14 Aralık’ta Ankara’dan ayrılarak, 7 Ocak 1921’de Kars’a geldi. Bu arada Mustafa Kemal’ Paşa ile Lenin arasında çok dostça yazışmalar olmuştu. Gerçekten, 5 Ocak 1921’de Mustafa Kemal Paşa, Dağıstan’a istiklal verilmesi dolayısıyla, Lenin’e bir telgraf göndererek bu olayın, “Bolşevizm dünyasıyla İslam dünyası arasındaki münasebetlere fevkalade hüsn-i tesir edeceğine” ve Türkiye ile Rusya’yı “Garb emperyalizmini devirmekten ibaret olan müşterek” amaçlarına daha da yaklaştıracağına inandırdığım bildir di. Bu yazıya Lenin, 7 Ocak 1921’de çok dostça kelimeleri kapsayan bir telgrafla cevap vermişti. Bu telgrafında o, “Sovyet Rusya, topraklarındaki bütün milletlere muhtariyyet vermekte ve her milletin kendi mukadderatını ta’yin etmesi prensibi gereğince onların mahalli muhtariyyet kurmalarını desteklemektedir” dedikten sonra “Sarsılmaz bir enerji ile yurdunun bağımsızlığı ve refahı için savaşan Türk milletine ve onun hükümetine en samimi dileklerimizi ifade etmeme müsaade buyurun” diyordu. Öte yandan, 28 Aralık 1920’de Kars’a gelmiş olan Rusya’nın Ankara temsilcisi Mdivani de, orada Kazım Karabekir Paşa’yla, Kars’ta beklemekte olan Moskova Elçisi Ali Fuat (Cebesoy) Paşa ve Moskova’ya gitmekte olan hey’et başkanı Y. Kemal (Tengirşenk) Bey’le görüşmüş ve “Er menilere Türk arazisi verilmesi meselesinin bir sü-i tefehhümden ibaret” olduğunu, Çiçerin’in, “Bekir Sami Bey’le olan konuşmasının çok eski zamana ait” bulunduğunu söylemişti.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
İşte bu arada Kazım Karabekir Paşa, Mdivani’ye bir mektup göndererek, Gümrü’de kendisine söylediklerinin yazı ile açıklanmasını da istedi. Kazım Karabekir Paşa’nın 14 Ocak 1921 tarihini taşıyan bu yazısına aynı tarihte cevap veren Mdivani, Lenin ve Stalin tarafından kendisinin, “Türkiye’nin, iki hükümet arasında bir siyasi ve hatta askeri antlaşma ile ilgili eğilimini ve görüşülmesi kabul edildiği takdirde böyle bir anlaşmanın ne gibi esaslara dayanabileceğini öğrenmekle” görevlendirildiğini bildirmişti. Fakat her şeye rağmen 19 Şubat’ta Moskova’ya varan ve 21 Şubat’ta kendisiyle görüşen hey’et başkam Yusuf Kemal Bey’e karşı Çiçerin, çok acayip bir davranış içine girmiş, heyetimizin niçin geldiğini sormuş ve Türkleri kendilerinin da’vet etmediklerini söylemişti. Kendisine, “ Siyasi ve askeri bir ittifak akdi hususundaki teklif” ve istekleri üzerine Moskova’ya gelindiği söylendiği ve Mdivani’nin bu husustaki mektubu gösterildiği vakit de Çiçerin, “Burada muhtelif devlet murahhaslarından mürekkeb bir konferans toplanacak.”, sizi onun için çağırmışlardır dedi. Ayrıca, İngilizlerle bir ticaret mukavelesi imzalamak zorunluğunda olduklarını, Türklerle bir ittifakı düşünmediklerini ve “İttifak yapmanın esasen prensiplerinden olmadığını söyledikten sonra Türklerin, “Müfrit komünistlere karşı” şiddetli hareket ettiklerini, Ermenilerle yapılan barışta Rus aracılığım kabul etmediklerini, yapılan protestolara rağmen Gümrü’yü boşaltmadıklarım eleştirdi. Anlaşılıyordu ki, Çiçerin ile yapılacak olan konuşmalardan bir sonuç alınamayacaktı. Bu sebeple Türk hey’eti Stalin ile görüşmeyi faydalı mütalaa etmişti. Gerçekten, 22/23 Şubat’a Stalin ile görüştükleri vakit onu, Türk meseleleri için daha anlayışlı ve yumuşak bulmuşlardı. Gerçi o da bir ittifak antlaşmasının imzalanamayacağını söylüyordu. Fakat ona göre hemen bir kardeşlik Ve dostluk antlaşmasının imzası, silah ve para yardımının yapılması mümkündü.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
İşte bu görüşmeden sonradır ki, Rus Dışişleri elemanlarının tutumunda büyük bir değişiklik meydana geldi ve çalışmalar hızlı bir tempo ile ilerledi. Geçi Batum’un, Türkler tarafından işgali durumu biraz gerginleştirdi, fakat sonun da bu şehrin Ruslara bırakılması normal halin geri gelmesinin başlıca sebebi oldu ve 16 Mart 1921’de Moskova Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma, Büyük Millet Meclisi Hükümetinin dış politikadaki büyük başarılarının ilkidir. Çünkü bu antlaşma ile Ruslar, “Misak-ı Milli’yi” tanıyor; hiç bir şart ve kayda bağlı olmaksızın Kars, Ardahan ve Artvin’i Türkiye’ye bırakıyor, Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından tanınmayan bir antlaşmanın kendilerince de tanınmayacağını kabul ediyorlardı. Ayrıca bu antlaşma ile Türk – Rus sınırı çiziliyor, Ruslarca Türkiye’deki kapitülasyonların kaldırılması kabul ediliyor ve yine Ruslarca Türklere, “İki tümene yetecek kadar silah ve cephane” ile 10 milyon altın ruble verilmesi taahhüt ediliyordu. Bundan başka bu antlaşma ile tarihi Türk düşmanı olan Ruslar, başka Türk düşmanlarından uzaklaştırılmış ve bu suretle Türkiye’nin doğu sınırları güven altına alınmış oluyordu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Moskova Antlaşması, iki taraf arasındaki huzursuzluğu büsbütün ortadan kaldırmamıştı. Nitekim Batum Milletvekilleri bu antlaşmayı, “Muzır ve âmâl-i milliyye’ye” aykırı kabul ediyor ve Büyük Millet Meclisi’nin bu antlaşmayı onaylamaması hususunda harekete geçmiş bulunuyorlardı. Gerçi mesele Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşüldüğü vakit, zamanın Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal (Tengirşenk) Bey, Batum Milletvekillerinin sadece üzüntülerine katılmış, fakat antlaşmanın Türkiye’nin çıkarına olduğunu savunarak “Ne yapalım Türkiye’nin ve Türklüğün menfaatı bunu gerektiriyor” demişti. Öte yandan Rus komutanlarından Gekker ile siyasi komiser Elyava, 6 Nisan 192l’de Akbulak’da Kâzım Karabekir Paşa ile bir görüşme yaptılar. Bu görüşmede onlar, Türk birliklerinin Arpaçay’ın doğusunu terk etmesini, Azerbaycanlı devrimcilerin Türkiye’de faaliyet göstermelerine izin verilmemesini, Ahıska ve Ahılkelek’teki Türk irtibat subaylarının geri alınmasını, Türkiye’deki Wrangel ve Denikin ordusuna mensup subayların serbest bırakılmasını ve Kızılordu’ya yiyecek maddesinin sağlanmasını istediler. Yine bu komutan, Tifiis’deki Türk Temsilcisine bir nota vererek, Gümrü bölgesinin acele boşaltılmasını, Ermenistan’dan Kars’a götürülen demiryolu malzemesinin de geri verilmesini istiyor ve bölgenin ne zaman boşaltılacağı hakkında bir cevap verilmezse, Rus ordusunun buraları işgal edeceğini, fakat bu şekildeki hareketin, “Dost olan Rusya ve Türkiye arasındaki münasebetler üzerinde bir te’siri olmayacağını” bildiriyordu. Ruslar, dostluğa sığmayan böyle bir harekete teşebbüs edebilirler mi idi, yoksa bu hal bir gözdağı vermekten mi ibaretti?. Bu sorulara cevap vermeği şimdilik bir tarafa bıraksak bile onların bu tarzdaki davranışlarının Kâzım Karabekir Paşa’yı korkutmadığını, fakat bu tutumlarının başarılı olduğunu hemen söyleyebiliriz
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Çünkü. Büyük Millet Meclisi Hükümeti, yeni bir cephe açılmasını sakıncalı gördüğü için, “Kızıllarla bir çarpışmaya meydan verilmemesi tarafını tutmuş ve bu sebeple de Gümrü bölgesini bir hafta içinde boşaltmıştı. Rusların bu sert davranışı, Moskova Antlaşmasından sonra bile Türk - Rus ilişkilerinin tam bir dostluk içinde gelişemeyeceğinin bir işareti idi. Bununla beraber Mustafa Kemal Paşa’nın Rus dostluğuna önem verdiği görülüyordu. Nitekim, 29 Kasım 1921’de Çiçerin’e gönderdiği bir telgrafta o, Rus milletinin iki yıl dan beri dünyayı hürriyyete kavuşturmak ve zulme son vermek için yaptığı gayretleri övüyor ve “Rus milletine karşı Türk milletinin duyduğu hayranlığı” belirtmekten büyük bir zevk duyduğunu söylüyordu. Ancak Mustafa Kemal Paşa’nın bu sözlerindeki samimiyyet derecesini ölçmek gayet zordur. Kaldı ki, tercüman olmak istediği Türk milletinin, Ruslara karşı değil hayranlık duyması, küçük bir sempati bile beslediği şüphelidir. Çünkü iki millet arasında yüz yıllarca süre gelmiş olan düşmanca ilişkileri ve bunun sonucu olarak doğmuş ve yerleşmiş olan düşmanca duyguları bir anda unutmak mümkün değildir.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
. ancak milli çıkarlar, liderleri ve diplomatları, çok kez istekleri dışında konuşmaya sevk etmiştir. Onun için Lenin’in, “yakınlık, dostluk” için Türklere yardım yapmamız gerekiyor, “Böylece Türk halkı yalnız olmadığını hissetmiş olacaktır” demesi, Rusya’nın Ankara elçisi Aralov’un, Samsun – Çorum – Yahşihan arasında bir dekovil hattının yapılmasını Rus hükümetinin üzerine alabileceğini söylemesi, yine Aralov’un, Cemal paşa’nın Tiflis’te öldürülmesi üzerine, gazetecilere teessüf ve teessürlerini bildirmesi, hep bu bakımdan değerlendirilmesi gereken hallerdir. Nitekim bütün bu zahiri dostluğun yanı başında şaşırtıcı bazı hareketler görülmüş, özellikle Türk – Fransız ilişkilerinin iyiye doğru yöneldiği sıralarda Ruslar, vaat ettikleri yardımları durdurma yoluna gitmiş, bununla da yetinmeyerek Yunanlılarla, Türkler aleyhine ilişkiler kurmak istemişlerdi. Gerçekten, 1922 yılının baharında, Atina’ya gelen ve Rus temsilcisi olduğunu söyleyen birisi, o sırada Yunanistan’da işçi sosyalist partisinin sekreteri olan Yani Kordatos’a, Çiçerin, Trotsky ve Zinoviev’in imzalarını taşıyan “İtimad mektubunu” gösterdikten sonra, eğer Yunanlılar Sovyet Hükümetini tanırlarsa Rusların, Mustafa Kemal’i desteklemekten vazgeçerek Yunanlılara yardım edecek ve Yunanlıların Anadolu’da kalmasına hizmet edeceklerini söylemişti. Fakat bu istek, Yunan Hükümetince olumlu karşılanmadı. Çünkü, Yunan idarecileri bütün umutlarını yıllardan beri Müttefiklere ve özellikle İngilizlere bağlamış bulunuyorlardı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
İkinci İnönü ve Dumlupınar Savaşları
Pontus’cuların ezilmesi. Koçkiri ayaklanması ve bastırılması
1- Birinci İnönü Savaşından sonra Türk ordusu hakkında yeter derecede fikir edinmiş olan Yunanlılar, önce ezmeyi lüzumlu sayıyor ve bundan ötürü Anadolu’daki kuvvetlerini artırıyorlardı. Ayrıca onlar, Türklere saldırmayı başka bakımlardan da gerekli görmekte ve yeni bir saldırı ile kazanılacak olan zaferin, bir iş başına gelmiş olan Yunan Kralı’nın prestijini artıracağını, bir yandan da Sévres antlaşmasının Türkler tarafından kabulünü kolaylaştıracağını düşünmekte idiler. Bundan dolayı gerekli tedbirleri aldılar, İzmir’e yeniden asker çıkardılar; Trakya’daki kuvvetlerinden bir kısmını Anadolu’ya geçirdiler ve bu arada Türk halkının maneviyatını sarsmak için çeşitli telkinlerde bulundular. Onlara bu hususta yardım edenler arasında bazı Abazalarla, Çerkes Ethem ve kardeşleri vardı. gerçekten 3 Mart 1921’de Yunan uçakları tarafından, Pazarcık’a, Çerkes Ethem'in kardeşi Reşit Bey’in imzasını taşıyan maskaraca yazılmış olan bir bildiri atılmıştı. İşte bu suretle gerekli ortamı hazırladıklarını sanan ve Lloyd George tarafından kışkırtılan Yunanlılar, kendilerine ve Türkiye’ye Londra Konferansınca yapılan tekliflerin kabul süresi daha sona ermeden, 23 Mart 1921’de Bursa ve Uşak bölgelerindeki kuvvetlerini yeniden harekete geçirdiler.
Pontus’cuların ezilmesi. Koçkiri ayaklanması ve bastırılması
1- Birinci İnönü Savaşından sonra Türk ordusu hakkında yeter derecede fikir edinmiş olan Yunanlılar, önce ezmeyi lüzumlu sayıyor ve bundan ötürü Anadolu’daki kuvvetlerini artırıyorlardı. Ayrıca onlar, Türklere saldırmayı başka bakımlardan da gerekli görmekte ve yeni bir saldırı ile kazanılacak olan zaferin, bir iş başına gelmiş olan Yunan Kralı’nın prestijini artıracağını, bir yandan da Sévres antlaşmasının Türkler tarafından kabulünü kolaylaştıracağını düşünmekte idiler. Bundan dolayı gerekli tedbirleri aldılar, İzmir’e yeniden asker çıkardılar; Trakya’daki kuvvetlerinden bir kısmını Anadolu’ya geçirdiler ve bu arada Türk halkının maneviyatını sarsmak için çeşitli telkinlerde bulundular. Onlara bu hususta yardım edenler arasında bazı Abazalarla, Çerkes Ethem ve kardeşleri vardı. gerçekten 3 Mart 1921’de Yunan uçakları tarafından, Pazarcık’a, Çerkes Ethem'in kardeşi Reşit Bey’in imzasını taşıyan maskaraca yazılmış olan bir bildiri atılmıştı. İşte bu suretle gerekli ortamı hazırladıklarını sanan ve Lloyd George tarafından kışkırtılan Yunanlılar, kendilerine ve Türkiye’ye Londra Konferansınca yapılan tekliflerin kabul süresi daha sona ermeden, 23 Mart 1921’de Bursa ve Uşak bölgelerindeki kuvvetlerini yeniden harekete geçirdiler.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bursa ve çevresinden hareket eden kol, 23 Mart’ta Bilecik’i, 25 başladı. Onun için bu yörede savaş 27 Mart’ta bütün şiddetiyle başladı, sık sık süngü hücumları yapıldı ve tepeler elden ele geçti. Bu arada, Metris tepe düşman tarafından zapt edilmiş ve bütün çabalara rağmen geri alınamamıştı, 30 Mart’a kadar geçen zaman içinde Yunanlılar, üstünlüklerini sürdürdüler. Şimdi durum gerçekten tehlikeli bir hal almıştı. 30 Mart’ta, Güney Cephesi Komutanı Re’fet (Bele) Bey, Genelkurmay Başkanlığına gönderdiği bir yazıda, kendi bölgesinde zayıf kuvvetler bırakarak, “Netice-i kat’iyye sâhasına”, İnönü’ne, beş süvari alayı ve “Bir Kurup cebel topla birlikte 1 Nisan 1921’de yetişebileceğini açıklıyor ve bunun uygun olup olmayacağını soruyordu. Halbuki onun bölgesinde de düşman başarılı idi. Nitekim Yunanlılar, Dumlupınar mevzilerindeki Türk kuvvetlerini geri iterek 28 Mart’ta Afyon’u işgal etmiş ve sonraki günlerde ileri yürüyüşe devam etme imkanını bulmuşlardı. Buna rağmen Ankara, Refet Bey idaresindeki kuvvetlerden bir kısmını İnönü’ne sevk etmek, hatta “Büyük Millet Meclisi Muhafız taburunu cephe emrine girmek üzere” yola çıkarmak zorunluluğunu duydu. 900 tüfek ile 4 makineli tüfeğe sahip olan ve seçme askerlerden kurulmuş bulunan bu taburun gelmesinden sonra biraz daha güçlenmiş olan Türk ordusu, 31 Mart 1921’de karşı saldırıya geçmiş, bu taarruzda Türk er ve subayları akla durgunluk veren fedakarlıklarda bulunmuş,
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Birinci Tümen Komutanı Kemaleddin Sami Bey (Paşa) ile, Kocaeli Grup Komutanı Halid Bey (Paşa), yaralanıncaya kadar ön hatlarda çarpışmış ve nihayet Türk yüksek komuta heyeti, “Ta’biye sahasında düşman muvaffakiyetlerini hiçe indirmek için büyük bir gayret içine girmişti. İşte böyle sıkıntılı bir sırada Ankara Hükümeti, savaşın sorumlusu olarak kabul ettiği İngiltere’ye şiddetli bir nota verdi ve bu devleti çeşitli bakımlardan suçladı, izlediği aldatıcı politikayı yüzlerine vurdu. 31 Mart tarihini taşıyan bu notanın belki de yolda bulunduğu sıralarda yani 1 Nisan 1921’de Yunan ordusu İnönü ve çevresinden çekilmeğe çalışırken Türk süvarileri de onların peşinde idi. Özellikle Refet Bey’in (Paşa/Bele) idaresindeki süvariler, “İnönü muzafferiyyetini ikmal ve tetviç için” büyük bir faaliyet göstermiş ve “Yenişehir ovasında düşman fırkalarına darbe-i kat’iyyeyi vurarak düşmanın ric’atını inhizâm’a” çevirmişti. Bununla beraber Yunanlılar gerektiği kadar ezilmedi. Çünkü onların kuvveti, Türk kuvvetinin iki katı idi. Ayrıca düşman, “Henüz dermanlı iken çekilmiş” idi. Fakat bu Düşman çekilirken, adeti olduğu üzere şehir, kasaba ve köyleri bu defa da yakmaktan geri kalmadı, bu arada Bilecik’i ve Söğüt’ü kül yığını haline getirdi.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Yunan çekilişini Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, 1 Nisan 1921’de Metristepeden Ankara’ya bir telgrafla bildirdi. Bu telgrafın son cümlesi, “Düşman, binlerce maktulleri ile doldurduğu muharebe meydanını silahlarımıza terk etmiştir” şeklinde idi. Büyük bir rahatlık yaratan bu telgrafa “Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa” aynı günde, Batı Cephesi Komutanı için her zaman övünme sebebi olabilecek kelime ve cümleleri kapsayan bir telgraf ile cevap verdi. Mustafa Kemal Paşa’nın tebrikine karşı, Batı Cephesi Komutanının gönderdiği teşekkür telgrafı ise, bir yandan Mustafa Kemal Paşa’yı pek veciz ve en gerçek bir surette niteliyor, bir yandan da büyük bir alçak gönüllülüğü yansıtıyordu. Yunanlıların Bursa ve çevresinde toplanmış olan birlikleri İnönü üzerine harekete geçerlerken Uşak’taki birlikleri de Türk Güney Cephesi üzerine yürümüşlerdi. Güney Cephesi komutanı Refet (Bele) Bey’e verilen görev bu düşman birliklerini Dumlupınar mevzilerinde durdurmaktı. Halbuki Yunanlılar, 26 Mart’ta Dumlupınar mevzilerini ele geçirerek 27 Mart’ta Balmahmut mevziini ve 28 Mart’ta da Afyon’u işgal ettikten sonra Konya istikametine doğru yönelerek Çay – Bolvadin hattına kadar ilerlemişlerdi. Bu durum karşısında, İnönü’de Yunanlıları yenen Türk birliklerinden bir kısmı hemen Altıntaş’a doğru yola çıkarıldı ve bu suretle düşmanın yan ve gerileri tehdit altına alındı. Bundan ötürü Yunanlılar 7 Nisan 1921’de Afyon’u boşalttılar ve Aslıhanlarda beş gün süren çok çetin bir savaş yapmalarına rağmen yenildiler. Fakat bu arada Uşak’tan takviye aldıkları için Dumlupınar mevzilerinden atılamadılar.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Halbuki Cephe Komutanı onların burada da yenildiğini kabul ediyor ve üst makamlara durumu bu şekilde bildiriyordu. Bundan ötürü cephe komutanı tebrik ve takdir edildi. Fakat sonradan Güney Cephesi Komutanının, Dumlupınar savaşlarını üst makamlara yanlış aksettirdiği anlaşıldı. Bununla be7raber “Hiçbir şahsi ihtirası” olmadığı söylenen Güney Cephesi Komutanı, yine de başarılı sayılabilirdi. Çünkü savaşın başında düşman ordusunu, “İğfal ederek Konya istikametinde tesirsiz ve kıymetsiz bir dağınıklığa icbar” etmiş, ayrıca kendi süvari birliklerinin başında İnönü’nde yapılan savaşlara katılarak başarı elde edilmesinde hizmeti büyük olmuştu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
“Batı Cephesinde muharebe hattında dövüşen ordunun erinden komutanına varıncaya kadar” bütün kişilerin kazandığı bu zafer, yerli ve yabancılar tarafından tebrik edildi ve tebrik telgraflarından bazılarına bizzat Mustafa Kemal Paşa’ca cevap verildi. Öte yandan bu zafer, Türk halkının coşmasına sebep olmuştu. Özellikle İstanbullular mitingler yaptılar; Kızılay için çok para topladılar. Padişah bile “Teberruatta” bulundu; şehidler için mevlid okuttu. Bu zaferden sonradır ki, Veliahd Abdülmecit Efendinin oğlu şehzade Ömer Faruk Efendi, Anadolu harekatına katılmak üzere İnebolu’ya geldi. İstanbul’daki bütün gazeteler zaferin büyüklüğü ve önemi hakkında makaleler yayımladılar. Güleryüz Gazetesi 5 Mayıs’ta, Mustafa Kemal Paşa’nın bir resmini bile bastı. İnönü zaferinin etkileri dış memleketlerde de ilgi ile karşılanmış, İtalyan gazeteleri Türkler lehinde yazılar yazmış, Alman ve Bulgar basını da “Türk azm ve iradesini kendi milletlerine bir nümune-i imtisal” olarak göstermişlerdi. Halbuki Yunan Generali Papoulas, bu savaşa katılan Yunan askerlerini, hedeflerine vardıklarından dolayı övüyor, fakat “Hava muhalefetinden ve düşman tahkimatının kuvvetli olmasından dolayı kıtaatı hareket üslerine çektiğini” söylüyordu. Bu generalin sözleri elbette doğru değildi. Çünkü Yunanlılar ne tayin edilen hedeflere varmış ne de kuvvetli bir Türk tahkimatı ile karşılaşmıştı. Fakat şu bir gerçekti ki, artık Türk ordusu önemsenilmeyecek bir durumdan çıkmış bulunuyordu. Nitekim aynı general, üst makamlara verdiği bir raporda, “Düşman ordusunun iki yıl içinde yapamadığı gelişmeyi son iki ay içinde elde etmiş olduğuna inanıyorum. Düşman ordusu pek mükemmel şekilde kurulmuş ve silahlandırılmıştır. Subayları erlere nisbetle fazla ve boldur, disiplini mükemmeldir” diyordu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
İkinci İnönü Savaşında Yunan ordusunun kayıpları küçümsenmeyecek kadar önemli idi. Gerçekten Türklerin 35.000’e yakın insanla giriştikleri İkinci İnönü ve Aslıhanlar savaşları sonundaki Yunanlıların insan kaybı pek fazla idi. Ayrıca onlar, yüz kadar ağır, iki yüz kadar da hafif makineli tüfek ile çok sayıda piyade ve topçu mermisi, on otomobil ve iki uçak da kaybetmişlerdi. Bu savaşlarda iki binden fazla Türk yaralanmış, bin kişi kadar da şehid düşmüştü. Fakat cephe gerisindeki yerlerde Türklerin kaybı pek fazla idi. Çünkü yenik düşman, eski mevzilerine çekilirken, daha önce de söylendiği gibi, Türk şehir, kasaba ve köylerini yakmış, pek çok insanı da öldürmüştü. Ankara Hükümeti, bütün bunları yerinde görmek üzere bir “Tahkik Komisyonu” kurmuş, bu durumu Yunan hükümetine bir nota ile duyurmuş, zamanı gelince gerekli tazminatın isteneceğini de bildirmişti. Bundan başka Temps gazetesi yazarlarından Madam Gaulis, gözlemlerde bulunmak ve gördüklerini yazmak için, davet edildi. Fakat ne yabancı gözlemcilerin çağrılması işi, ne de tazminat isteneceğinin açıklanması, Yunanlılar üzerinde herhangi bir etki meydana getirdi ve yapmakta oldukları kötülükleri önledi. Nitekim 20/21 Haziran’da sallarla Sakarya’yı geçen Türk kuvvetlerinin 22 Haziran’da İzmit yakınında onları yendiği sıralarda Yunan askerleriyle birlikte Rum, Ermeni çetelerinin ve milli harekete karşı olan Abazaların azgınlıkları, tüyleri ürpertecek kadar korkunç olmuştu. Batı ve Doğu Trakya’da giriştikleri hareketler ise dayanılmayacak bir hale gelmişti. Bundan dolayı Batı Trakyalılar, Yuna8nlıların yapmakta oldukları zulmü ve Müslümanları silah altına alarak cepheye sevk etmelerini, İ’tilâf Devletleri katında protesto ettiler, bir yandan da durumu Büyük Millet Meclisi’ne duyurarak yardım istediler. Fakat Ankara kendilerine yardım edebilecek durumda değildi. O sadece, Türk uyruklu Rumların, Yunanlılar tarafından silah altına alınmalarını protesto eder mahiyette bir yazı ile durumu İstanbul’daki Amerika, Fransa, İtalya elçiliklerine duyurmuş ve bu gibilerin, esir düştükleri takdirde, öldürüleceklerini bildirmişti.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
II- Devletin güçsüzlüğünden ve İ’tilâf Devletlerinin kendilerine karşı olan davranışlarından faydalanarak dağlara çıkan ve azgınlıklarını büsbütün artıran Pontus çetelerinin sayısı, bir ara 25 bine yükselmişti. Karadeniz kıyısındaki köy ve kasabalarda yaşı yan Rum ahali, bu haydutlara her çeşit yardımda bulunuyordu. Ayrıca Yunan donanmasına bağlı bazı savaş gemilerinin ara sıra Karadeniz’e çıkarak Türk kıyılarında görünmeleri, bazı şehir ve kasabaları bombardıman etmeleri, bunları büsbütün cesaretlendiriyor ve daha korkunç bir hal almalarına hizmet ediyordu. Gerçekten Pontus çetelerinin, Mondros Mütarekesinden 1920 Eylülüne kadar öldürdükleri Türklerin sayısı 700’e varmıştı. 41 Türk köyünü ve 26 değirmeni yakan bu haydutlar, ayrıca bir çok Türk kadınına da tecavüz etmişlerdi. Merzifon’daki Amerikan Kolleji’nin Pontuscu öğrencileri ise, Öğretmenleri Zeki Beyi öldürecek kadar küstahlaşmış bulunuyorlardı. Gerçi 3. ve 15. Kolordu birlikleriyle Topal Osman Ağa kuvvetleri, Erzurum Milli Müfrezesi, İsa Bey Müfrezesi, Çarşamba Müfrezesi gibi bazı silahlı gruplar, bunlarla esaslı su rette mücadeleye girişmiş, fakat istenilen güvenliği sağlayamamışlardı. Halbuki Yunan ordusuna karşı güvenle çarpışabilmek için Anadolu’nun bu haydutlardan temizlenmesi gerekiyordu. Bundan ötürü Ankara Hükümeti, “Anadolu merkezindeki asayiş meselesini halletmek” için, Sivas’taki 3. Kolorduyu kaldırarak onun yerine, 19 Aralık 1920’de, Merkez Ordusu’nu kurmuş, komutanlığına da, “Seferde ordu komutanı yetki ve vazifesiyle”, Nureddin Paşa’yı getirmişti
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
3) Mondros Mütarekesinin imzalandığı tarihten 1920 Eylülüne kadar geçen zaman içinde Rum çeteleri, yalnız Samsun çevresinde, 699 kişi öldürmüş, 59 kişiyi yaralamış, 15 kişiyi dağa kaldırmış, 13 Türk kadınını kirletmiş, 41 köy ile 26 çiftlik ve değirmeni yakmışlardır. 4) Yunanlılar, devletler hukukunu hiçe sayarak Türk uyruklu Rumları sil altına almaya başlamışlardır. 5) Yunanlılar tarafından silahlandırılan Samsun bölgesindeki Rum köylerinde 2.500 tüfek ile bir milyon iki yüz bin mermi bulunmuştur. 6) Batı Anadolu’da bulunan Yunan kuvvetlerinin içlerine bir ilerleme yapması halinde, Karadeniz kıyılarında bulunan ve Yunanlılar tarafından silahlandırılmış olan Rumlar, Türk ordusunu arkadan vuracaklardı denilmiş, bu sebeplerden ötürü, Karadeniz kıyılarındaki Rumların, Anadolu içlerine gönderildikleri,. fakat bu gönderiliş sırasında kendilerine hiç bir kötülük yapılmadığı belirtilmişti. Sözün kısası Ankara Hükümeti hiç bir müdahaleye önem vermeyerek Pontus harekâtını sürdürmüş, sonunda 11.188 haydut öldürülmek ve 10.886 Pontuscu da affedilmek suretiyle Pontusculuk işine son vermişti.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
III- Pontus çeteleriyle ciddi bir uğraş’a başlandığı sıralarda idi ki, Koçkiri Aşireti ayaklandı. Alevi olan bu aşiretin büyük bir kısmı Hafik, Zara, İmranlı, Su şehri, Refahiye, Kemah, Divriği, Kangal, Ovacık ve Kuruçay ile bunların etrafındaki 135 köy’e dağılmıştı. Bu köylerden onaltısında tamamıyla Koçkiri Aşiretine men sup kişiler oturuyordu. Kürtçe konuşan bu aşiret men suplarının hepsi, aynı zamanda Türkçe bilmekte idiler. Oturdukları kasaba ve köylerin adları da Türkçe olan ve 2500 kadar sil bulunan Koçkiri Aşireti, beş büyük kabileden kurulu idi, bunların da en kuvvetlisi, Alişan ve Haydar Beylerin başında bulunduğu Ibo’lardı. İmranlı bucağının müdürü olan Haydar Bey, Mondros Mütarekesinin imzalandığı sıralarda Kürt Teâli Cemiyyeti’ne üye olmuş, İmranlı’da bu cemiyyetin bir şu’besini açmış ve öteki aşiret başkanlarını da buraya üye kaydetmişti. Bir gazete bile çıkaran bu cemiyyetin sekreterliğini, Alişir adındaki kişi yapmakta idi. Bu kişi, cemiyyete uğrayan Kürtlere bu gazeteyi okur, anlatır ve Kürt istiklâli hakkında gerekli bilgileri verirdi. Koçkiri ayaklanmasında büyük rolü olan Alişir, daha ekim 1920’de, etrafına topladığı 150 kişilik bir çete ile Kemah çevresinde soygunlara baş1amıştı. Önceleri bu soygunlar, ilgililer tarafından adi birer haydutluk olayı gibi gösterildi, hatta “Dersim’de, Kürtlük ve Türklük diye” bir da’vanın bulunmadığı bile söylendi.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Ancak hükümetçe bu bölgelerde yaşa yanlara ve bu arada Alişir’e karşı hiç bir zaman tam güven gösterilmedi. Bu yüzden Haydar ve Alişan Beyler, kurdukları bir gönüllü müfreze ile, Alişir üzerine yürümek zorunluğunu duydular, sonunda, güya hükümet adına hareket eden bu beyler, Alişir’le bir uzlaşma yaparak haydutluk hareketini önlemiş gibi bir davranış içine girdiler. Hükümet de o an için bu uzlaşmadan memnun göründü, fakat buna rağmen bölgede bir sükunet meydana gelmedi. Çünkü bu defa da Onbeşinci Kolordudan kaçmış olan bir subayla, Yozgat ve Yıldızeli ayaklanması sırasında adına sık sık rastlanan “Zalim Çavuş”, o çevredeki Türk köylerini basarak soygunculuğa başladılar. Bunun üzerine hükümet, hem haydutluk olaylarına son vermek, hem de bu bölgedeki asker kaçaklarını yakalamak maksadıyla 6. süvari alayını İmranlı’ya gönderdi. Fakat, hükümetin bu davranışını kendilerine karşı girişilmiş bir hareket sayan Kürtler, 10 - 15 asker kaçağı Kürdü Zara’ya götürmekte olan bir süvari bölüğüne, 4 Mart 1921’de İmranlı’nın batısındaki Yazı köyünde, saldırdılar. Bu durum karşısında süvari bölüğü, hayvanlarını ve ağırlıklarını da terk ederek, Zara’ya sığınmak zorunda kaldı. Öte taraf tan, Koçkiri Aşiretine mensup 1500 kişilik bir kuvvet, süvari alayının İmranlı’da bulunan öteki birliklerine karşı harekete geçmiş (60) ve süvarilerin, İmralı’yı bırakarak Zara’ya çekilmelerini istemişti. Ancak Alay Komutanı bu ihtara aldırmadığı için Kürtler, 6 Mart’ta süvarilere saldırmış ve on iki saatlik bir çarpışma sonunda, askerlerin cephanesi tükendiği ve Alay Komutanı da şehid düştüğü için, İmranlı’ya girmişlerdi. Bunlar arasında Alişir de vardı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Haydar Bey’e gelince o, savaşın devamı süresince evinden çıkmamak, esir düşen subayları evinde misafir etmek suretiyle iki yüzlü hareketini sürdürmeye çalışırken kardeşi Alişan Bey, ondan aldığı direktif üzerine, yolu üstündeki Türk köylerini soya soya ve halkını öldüre öldüre 500 kadar Kürt’le birlikte İmranlı’ya gelmişti. Ancak, “Bir Yunan taarruzunun beklendiği ve Merkez Ordusu” kuvvetlerinin bir kısmının Batı Cephesine doğru yola çıkarıldığı, bir kısmının da Samsun yöresinde bulunduğu bu sırada ortaya çıkmış olan bu olayı hükümet, yine barışçı yollarla halletmeyi uygun görmüştü. Bu sebeple Sivas valisi, Kürt ileri gelenlerine ve din adamlarına haber göndererek, isyancıların uyarılmasını istedi. Fakat onlar verdikleri cevapta hükümetin, Ermeniler gibi Kürtleri de yok etmek istediğini, aşiretin bu yüzden ayaklandığını, yapılan işin bir “Nefis müdafaası” olduğunu, bunun ise meşru’ sayılması gerekeceğini bildirdiler. Bu cevaba rağmen vali, Kürtler arasında çok sözü geçen, eski Danıştay üyesi Şefik Bey’in, £ ileri gelenleriyle görüşmesini uygun gördü, fakat bundan da bir sonuç alamadı, tersine olarak Türklere ve Türk köylerine karşı Kürtlerin tutumu daha serleşti. Bun dan dolayı hükümet, 10 Mart 192l’de “Ma’müretülaziz (Elâzığ) vilayetiyle Erzincan sancağı ve Sivas vi1 Divriği, Zara kazalarında” sıkıyönetim ilân edilmesine, Sivas’ta bir sıkıyönetim mahkemesi kurulmasına karar verdi ve 13 Mart 1921’de Merkez Ordusu Komutanı Nureddin Paşa’yı, ayak1anma bastırmaya memur etti.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Buna rağmen Alişan Bey, 26 Mart’ta Pülümer aşiretlerine yazdığı bir mektupta, Kürdistan’ın bağımsızlığından söz ediyor ve bunun Büyük Devletler tarafından kabul edilmiş olduğunu onlara hatırlatıyordu Bundan başka Alişir ve arkadaşları, 8 Nisan l921’de, Büyük Millet Meclisine bir telgraf göndererek “Divriği, Refahiye, Kuruçay, Kemah kazalarının muhtar bir vilayet haline ifrağiyle başına yerli Kürtlerden birisinin” geçirilmesi istemişlerdi. Öte taraftan Nurettin Paşa, gerekli hareketlere başlamadan önce, ayaklanmaya hemen hemen bütünüyle katılmış olan bu bölge halkına bir takım şanslar tanımıştı. Nitekim o, maiyetindeki komutanlara verdiği emirde yapılacak olan askeri hareketin amacı, ayaklanmaya katılmamış olanlara zarar vermek değil, isyanı kışkırtanları yola .getirmek. Bu sebeple halktan, önce kışkırtıcıların teslim edilmesi istenecek, bu iş için kendilerine 48 saatlik zaman bırakılacak demiş, bu süre içinde suçlular teslim edilmediği takdirde bütün halk asi sayılarak mallarına el konacağını evlerinin yakılıp yıkılacağını bildirmişti. Fakat bunlar halka duyurulduğu hatta verilen zaman uzatıldığı halde bir sonuç alınamamış tersine olarak Refahiye, ‘Suşehri, Kemah ve Zara kasabaları, Kürtlerin saldırısına uğramıştı. Onun için 6 Nisan 1921’de Merkez Ordusu tarafından “Tenkîl” hareketine başlandı. 16 nisan’da Haydar ve Alişan Beylerin köyleri işgal olunarak aileleri esir edildi ve 19 Nisan’da da İmranlı ele geçirildi. Bununla beraber asiler direniyor, hatta bazı yerlerde başarı bile kazanıyorlardı Ancak yer yer kazandıkları bu küçük başarılar kendilerine bir şey sağlamadı, elebaşlarından bazıları öldürüldü bazıları ele geçirildi, bu arada Haydar Bey ile ileri gelen 56 kişi aman diledi. Fakat 30 Mayıs’ta Dersim’den asilere 500 kişilik bir yardımcı kuvvet gelmişti.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bu hal, hâlâ halk tarafından, isyancılara karşı beslenen güvenin bir sonucu idi. Bununla beraber silerin direnişi gün seçtikçe zayıflamış, yardıma gelen 500 kişilik kuvvet de 2 Haziran’da yenilince Alişan ve arkadaşları 17 Haziran 1921’de teslim olmuşlardı. Fakat Merkez Ordusu Komutanı Nureddin Paşa, meseleyi bu noktada bırakmak istemedi ve tekrar böyle bir halin meydana gelmemesi için, “Asi köylerini dağıtmayı, bunları Anadolu’nun başka bölgelerine yer yer serpiştirmeyi ve Türklerin arasına” yerleştirmeyi Büyük Millet Meclisine teklif etti. Fakat, doğulu millet vekilleri bu fikre şiddetle karşı durdular, hatta umumi bir af için propagandaya bile başladılar. Bu direniş karşısında Nureddin Paşa’nın teklifleri kabul olunmadığı gibi kendisi de Merkez Ordusu başından alındı. Sadece Büyük Millet Meclisi üyelerinden kurulan bir hey’et, Sivas ve Koçkiri’ye (Gümüşakar Bucağı) giderek incele melerde bulunmuş ve ayaklanmanın politik bir m taşıdığını tespit etmişti.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Yunan Kralı Costantine Anadolu’da.
Kütahya – Eskişehir ve Sakarya Savaşları
İki acı denemeden ve İstanbul’da İtilaf devletleri Yüksek Komiserlerinin, 18 Mayıs 1921’de, “Müttefik işgal kuvvetlerinin tarafsızlığını” açıklamalarından sonra bile Yunanlıların, Batı Anadolu üzerindeki isteklerinden vaz geçmedikleri anlaşılıyordu. Ancak onlar, bu idealin gerçekleşmesi için Türk ordusunun yok edilmesi gerektiğini de biliyorlardı. Onun için “Bütün maddi ve manevi” kaynaklarını kullanarak bu amacı gerçekleştirme gayreti içine girdiler, bu arada Türk İstiklâl Savaşı’nda kullanılan silah ve cephanelerin Anadolu’ya giriş noktalarından birisi olan İnebolu’yu bombardıman etiler. Gerçekten 9 Haziran 1921’de, saat altıda, Yunanlıların Kilkis adındaki zırhlıları ile bir muharipleri, İnebolu limanına girdi ve karaya çıkan iki subay, Türk sivil ve askeri makamlarına bir nota verdi. Buna göre iki saat içinde İnebolu’da bulunan “Harb malzemesi imha” ve toplar tahrib edilecek, top kamaları ile halkın elinde bulunan silahlar, telefon ve telgraf makineleri, limandaki tekneler Yunanlılara teslim edilecek, şehirdeki kuvvetler de şehri terk edeceklerdi. Bu durum karşısında ilgililer hemen Ankara ile temasa geçtiler, oradan Yunan notasının reddedilmesi ve “Düşmanın her türlü teşebbüsatına ateşle karşılık verilmesi” emrini aldıktan sonra Kilkis süvarisine isteklerinin reddedildiğini bildirdiler.
Kütahya – Eskişehir ve Sakarya Savaşları
İki acı denemeden ve İstanbul’da İtilaf devletleri Yüksek Komiserlerinin, 18 Mayıs 1921’de, “Müttefik işgal kuvvetlerinin tarafsızlığını” açıklamalarından sonra bile Yunanlıların, Batı Anadolu üzerindeki isteklerinden vaz geçmedikleri anlaşılıyordu. Ancak onlar, bu idealin gerçekleşmesi için Türk ordusunun yok edilmesi gerektiğini de biliyorlardı. Onun için “Bütün maddi ve manevi” kaynaklarını kullanarak bu amacı gerçekleştirme gayreti içine girdiler, bu arada Türk İstiklâl Savaşı’nda kullanılan silah ve cephanelerin Anadolu’ya giriş noktalarından birisi olan İnebolu’yu bombardıman etiler. Gerçekten 9 Haziran 1921’de, saat altıda, Yunanlıların Kilkis adındaki zırhlıları ile bir muharipleri, İnebolu limanına girdi ve karaya çıkan iki subay, Türk sivil ve askeri makamlarına bir nota verdi. Buna göre iki saat içinde İnebolu’da bulunan “Harb malzemesi imha” ve toplar tahrib edilecek, top kamaları ile halkın elinde bulunan silahlar, telefon ve telgraf makineleri, limandaki tekneler Yunanlılara teslim edilecek, şehirdeki kuvvetler de şehri terk edeceklerdi. Bu durum karşısında ilgililer hemen Ankara ile temasa geçtiler, oradan Yunan notasının reddedilmesi ve “Düşmanın her türlü teşebbüsatına ateşle karşılık verilmesi” emrini aldıktan sonra Kilkis süvarisine isteklerinin reddedildiğini bildirdiler.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bunun üzerine Yunan gemileri savaş bayrağı çekmiş ve Kilkis zırhlısı saat 13.20’den sonra, “Sahilin mendirek civarını ve hükümet konağını bombardımana” başlamıştı. Gerçi Yunan gemileri, kıyı bataryalarının ateşi karşısında limanda fazla kalamamış, fakat açıktan İnebolu’yu, saat 18.25’e kadar bombalamaya devam ederek bazı yerleri tahrip etmişti. Öte yandan Yunan Kralı Constantine, yanında “prensler ve müşavirler olduğu halde”, 11 Haziran’da Atina’dan İzmir’e hareket etti. O, hareketinden önce yayımladığı bir bildiride, ordunun başına geçmek üzere, İzmir’e hareket edeceğini ve ideallerin gerçekleşeceğini söyledikten sonra, “Allah’ın inayetine, ordunun kahramanca hamlesine, Yunanlılık fikrinin yenilmez kuvvetine güvenerek bu yüksek âmâl-i milliyyenin”, kendisini çağırdığı yere gideceğini açıklamıştı. 13 Haziran 1921’de İzmir körfezinin karşı tarafında karaya çıkan Kral, Yunan ordusunun “Bizans’a, Ankara’ya” diye etrafı çınlatan bağırışlarıyla karşılanmış ve İzmir’de adeta bir haçlı ordusu şefi gibi kabul olunmuştu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
3 sayfadaki 6 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6
Melegim.Forum.St :: Öğrenciler için :: Tüm DersLer :: Tarih
3 sayfadaki 6 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz