Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Melegim.Forum.St :: Öğrenciler için :: Tüm DersLer :: Tarih
4 sayfadaki 6 sayfası
4 sayfadaki 6 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Halbuki, İngiltere’nin davetine uyarak, Haziran’da Londra’da toplanmış olan İtilaf Devletleri temsilcileri, Türkiye meselelerini yeniden konuşmuş, bazı kararlara bile varmışlardı. Bunlardan en önemlileri, İzmir’in Türk idaresi ve hakimiyeti altında muhtariyetinin kabulü ve Türk – Yunan mücadelesine son verilmek üzere iki devlet arasında arabuluculuk yapılması kararları idi. Arabuluculuk teklifi, Türkiye ve Yunanistan tarafından kabul edildiği takdirde devletler, öteki tekliflerini de bildireceklerdi. Fakat teklifleri daha önceden öğrenmiş olan Yunanlılar, “Sévres Muâhedesiyle kabul edilen hukukun” savunulacağını, bu andlaşmayı reddetmiş olan Türklerle yeni bir savaşa girmenin askeri bir zorunluluk olduğunu, bu bakımdan askeri hazırlıklarını durduramayacaklarını ve fakat, “Mustafa Kemal Paşa, müsbet tekliflerde bulunduğu takdirde, konuşmaya hazır” olduklarını söyleyerek 21 Haziran 1921’de müttefiklerin arabuluculuk teklifini reddettiler. Bu, çok önemli bir olaydı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Onların bu tarzdaki hareketlerinin her halde en başta gelen sebebi, Lloyd George’a besledikleri güven duygusu ile askeri güçlerine olan inançlar45ı olmalı idi. Çünkü Anadolu’daki Yunan kuvvetleri 11 tümene çıkarılmıştı. Bu birliklerde ve onları yönetenlerdeki kanı, Türklerin mutlaka yenileceği kanısı idi. İşte bu psikolojik anlayış içinde Kral Constantine, Yunan birliklerini denetlemek ve yeni bir savaş emrini vermek üzere 7 Temmuz’da cepheye hareket etmiş ve bu suretle de, Churchill’in dediği gibi, “Akla gelebilecek durumların en kötüsünü” yapmıştı. Halbuki onların büyük bir saldırıya hazırlandıkları bu tarihlerde Ankara, yeni bir savaş için yeter derecede hazırlanmış değildi, hatta “Umumi seferberlik ilanıyla bütün yurd kaynaklarından istifadeye” bile henüz imkân bulamamış, sadece Güney Cephesi Komutanlığını kaldırarak bu komutanlığa bağlı kuvvetleri, Batı Cephesi emrine vermekten ve mevcut birliklerine birkaç tane daha eklemekten fazla bir şey yapamamıştı. Bunların da silahları henüz tam olarak sağlanmış değildi. Nitekim, İtalya’dan binler fişeği ile 50 bin tüfek satın alınabilmek için, Mayıs 1921’de, Muzaffer Bey adındaki müteahhitle bir mukavele imzalamaya çalışılıyordu. Her tüfek için yirmi lira ödeneceğine göre, bir milyon Osmanlı lirasına ihtiyaç vardı ve bu paranın Antalya’daki İtalyan Bankası’8nda toplanması gerekiyordu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
. Mukavele imzalanabildiği takdirde bu silah ve cephaneler, 40 gün içinde Antalya’da veya Karadeniz kıyılarındaki bir limanda teslim olunacaktı, yani her şey yolunda gittiği takdirde bu silahlar ancak Temmuz’da Türk ordusunun eline geçecekti. Ankara ile İnebolu ve Samsun ile Ankara arasındaki yerlerde bulunan “yirmi bine yakın piyade tüfeği ile 5 top, 66 makineli tüfek ve külliyetli piyade ve topçu cephanesi” ise Ankara’ya ancak Haziran’da varabilecekti. Yeter derecede silah, cephane, ulaşım araç ve gereçlerine sahip olmayan, cephane ve yiyecek maddeleri Türk kadın ve çocukları tarafından, kağnılar ve buna benzer ilkel araçlarla taşınan Türk ordusu, Yunanlıların saldırıya geçecekleri bu tarihlerde, “İnönü – Kütahya – Döğer umumi hattında dört grup halinde” toplanmış bulunuyordu. Bundan başka, Kocaeli Grubu adı altında Geyve çevresinde bir kısım Türk kuvvetleri, Menderes dolaylarında da bir Türk tümeni vardı. yunanlılar, 10 Temmuz 1921’de işte bu durumda ve bu konuş’ta bulunan Türk ordusunun merkez ve sol kanadına saldırdılar. Afyon – Altıntaş savaşı sırasında Yumruçal ve Çatal tepelerde çok şiddetli savaşlar oldu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Yunanlıların işgal ettikleri Çatal tepeyi geri almak için 4. Türk Tümeni büyük bir çaba harcadı. Fakat bu tümenin kahraman komutanı Nazım Beyin şehid düşmesine rağmen tepe geri alınamadığı gibi Afyon Yunanlıların eline geçti, 17 Temmuz’da da Kütahya düştü ve Türk ordusu Eskişehir – Seyitgazi hattına çekilmek zorunda kaldı. Fakat düşmanın baskısı ve tehlike devam ediyordu. Onun için 18 Temmuz’da Eskişehir yakınındaki Karacahisar’da bulunan cephe karargahına gelen Mustafa Kemal Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile yaptığı konuşmadan sonra, “Sakarya şakına kadar çekilmek caizdir” tavsiyesinde bulundu. Çünkü bu suretle düşman, ileri hareketine devam ettiği takdirde, hareket üslerinden uzaklaşacak; “Yeniden menzil hatları tesisine mecbur olacak”, Türk ordusu ise “Daha müsait” şartlara sahip olabilecekti. Fakat bu takdirde bir çok arazi ve bu arada Eskişehir düşmana bırakılmış oluyordu. Bununla beraber “Askerliğin icabını bila tereddüd” yapmak gerekirdi. __________________
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Esasen 19 Temmuz’da Eskişehir düşmüş ve Türk kuvvetleri bu şehrin doğusundaki tepelerde de tehlikeli dakikalar geçirmeğe başlamışlardı. 21 Temmuz’da Mustafa Kemal Paşa, bütün ordunun tehlikeye düşmesi ihtimalinden söz ediyordu. Zaten Türk ordusunun “Yeniden intizama sokulması ve kendine gelmesi için beş on günlük bir zamana ihtiyaç” vardı. bu sebeplerden ötürü 22 Temmuz 1921’de Batı Cephesi Komutanlığı, “Erkân-ı Harbiye-i Umûmuiyye Riyâsetine” (Genel kurmay Başkanlığı) gönderdiği bir yazıda, iki taraf kuvvetleri arasında “Büyük bir muvazenesizlik hasıl olmuştur. Evvel emirde ordunun beş on gün intizam fırsatını temin edecek bir saha mesela Sakarya gerisine kadar kısm-ı küllisinin çekilmesini” zorunlu görüyorum. Çünkü alınan tedbirler dengesizliği giderememektedir. “Bu ahvale nazaran müdafaa tertibatı, bu ordunun sevk ve idaresi hususunda nokta-i nazar-ı devletlerini bilmeye muhtaç olduğumu arzederim” demiş ve Mustafa Kemal Paşa’nın direktifine uyarak, düşmanla aradaki mesafeyi açmış olmak için, orduyu süratle geri çekmeye başlamıştı. Fakat bu çekilişten dolayı orduda ve halkta meydana gelen heyecan büyük oldu, 22 Temmuz 1921’de Fevzi (Çakmak) Paşa’nın, “İlerleyen Yunan ordusu mezarına yaklaşıyor” demesi de bu heyecanı önleyemedi, aynı Paşa’nın, Meclisin 24 Temmuz tarihli gizli to0plantısında, Ankara’nın boşaltılmasına sebep oldu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Ancak 25 Temmuz 1921’de, büsbütün hırpalanmamış bir Türk ordusu, Sakarya’nın doğusuna çekilmiş bulunuyordu. Öte yandan Yunanlılar zaferlerini abartılmış bir şekilde ilan ettiler. Papoulas, “Kral Constantine ordusunun Küçük Asya içlerine bir Yunan ordusunun nüfuz etmediği yerlere kadar girmesi” ile övünüyor, General Stratikos ise, “Kemalist ordunun akibeti böyle oldu, geriye kalan enkazın tamamen inhilali uzun sürmeyecektir” diyordu. Fakat 28 Temmuz 1921’de Kütahya’da Yunan Kalanının başkanlığındaki toplantıda konuşan Papoulas, “Türkler yok edilmemişlerdir, yalnız kayıpları çoktur. Gayenin elde edilmesi için Ankara ve Kızılırmak’a kadar ilerlemek lazımdır. Türkler Eskişehir’den çekildikten sonra barış istemediler” demek suretiyle zaferlerinin pek büyük olmadığını da ortaya koyuyordu. Yunan Harbiye Nazırının Atina’ya gönderdiği bir raporda, “Bir çok esirler, toplar ve bir miktar harb malzemesi elde ettik. Bunların hakiki miktarı henüz malum değildir” denilmekte ve Türklerin kaçmakta olduğu söylenmekte idi. Bazılarına göre Yunanlılar, yalnız Kütahya’da Türklerden 5000 esir, 168 top ve cephane arabası, 2000 deve ele geçirmişlerdi. Fakat bu savaşta bulunmuş ve bir kolorduya komuta etmiş olan Prens Andrea, gerçekleri daha iyi yansıtıyordu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Çünkü, o, “Benim bildiğime göre düşman 27’den fazla top kaybetmemiştir, zabtedilen tüfeklerin miktarı da nisbeten azdır” demekte ve Türklerin kaçmakta olduğunu değil, düzenli bir şekilde çekilmekte olduklarını söylemekte idi. Bununla beraber iki tarafın da kayıpları küçümsenemeyecek kadar büyüktü. Türklerin cephe gerisindeki kayıpları ise hem pek çok, hem de telafisi mümkün olmayan kayıplardı. Çünkü Yunanlılar, her zamanki gibi bu defa da, Türk köylerini yakarak; halkını süngüleyerek; kocalarının önünde Türk kadınlarını kirleterek; kocalarından ayırdıkları kadınları üç gün üç gece kendi askerleriyle baş başa bırakarak; 60 yaşındaki kadınlara bile tecavüz ederek; kütle halinde insanları kurşuna dizerek; yaralı esir askerlerin karınlarını deşerek, sağlamlarını da, birbirine bağladıktan sonra, ateşleyerek ve geri kalan halkı açlığa ve sefalete terk ederek ilerlemişlerdi. Fakat, tehdid tahkir, tecavüz, işkence hatta ölüm, değil Türk erkeğini, Türk kadınını bile yıldıramayacak, tersine olarak onların hınçlarını kamçılayacak ve fedakarlıklarını artıracaktı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Ancak, büyük bir toprak parçasının düşmana bırakılması ve öteki üzücü olaylar, Türk milletini yas ve mateme bürür ve fedakarlıklara iterken, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kötü bir politik hava esmeğe başlamıştı. Özellikle Mustafa Kemal paşa’ya karşı olanlar, “Ordu nereye gidiyor; millet nereye götürülüyor? Bu harekatın elbette bir mesulü vardır; o nerededir? Onu göremiyoruz. Bugünkü elim halin, feci vaziyetin amil-i hakikisini ordunun başında görmek isterdik” diyorlardı. Bu şekilde konuşanların anlatmak istedikleri kimse de Mustafa Kemal Paşa idi. Gerçi Fevzi Paşa, Meclis’in gizli bir toplantısında, yenilgiden, “Erkân-ı harbiye-i Umumiye Reisi olmakla bizzat ben mes’ulüm. Hiçbir kumandan bundan mesul tutulamaz. Vereceğiniz cezayı şahsan şimdiden kabul ettiğimi arzederim” dedi ise de, mesele kapanmadı ve 4 Ağustos’daki gizli toplantıda bir Milletvekili, kürsüden, Mustafa Kemal Paşa “Ordunun başına geçsin” dedi. Bunun üzerine Mustafa Kemal paşa’yı sevenlerle sevmeyenlerin bu noktada birleştikleri görüldü. Muhalifler bu hali yani onun Başkomutan olmasını, tasfiyesi için bir fırsat sayıyorlardı. Çünkü onlara göre, Yunan taarruzunu durdurmak mümkün değildi ve yine onlara göre bu taarruzu durduramayacak olan bir Başkomutan, elbette gözden düşerdi. Meclisin çoğunluğu ise, Yunan ileri harekatını durdurabilecek olan kişinin sadece Mustafa Kemal Paşa olabileceğine inandığı için, onun Başkomutan olmasını istiyordu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bu arada Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutan olmasını sakıncalı görenler de vardı. bunlara göre, yenik bir ordunun başına geçirilecek olan Mustafa Kemal Paşa’nın, Yunan taarruzunu durduramaması halinde, kurtuluş için şimdiye kadar kazanılmış ve yapılmış olan her şey mahvolmuş olacaktı. Onun için Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlığı en son tedbir olmalı idi, esasen, “Henüz vaz’iyyet-i umûmiye son tedbir, son çare ve son kuvvetlerin feda edilmesini istilzam edecek mahiyette” değildi. İşte bu tartışmalar arasında Mustafa Kemal Paşa, kendisine karşı duyulan yakınlığa teşekkür ettikten sonra Meclis Başkanlığına bir önerge vererek, Başkomutanlıktan meydana gelebilecek olan faydaları “Azami sür’atle istihsal edebilmek ve ordunun maddi ve manevi kuvvetini” artırmak için, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin haiz olduğu selahiyyetin, üç ay süre ile kendisine verilmesi şartiyle Başkomutanlığı alabileceğini bildirdi. Fakat onun bu isteği uzun ve sert tartışmalara yol açtı. Her şeyden önce Başkomutanlık unvanına itiraz edildi, bunun olsa olsa Başkomutanlık vekaleti olabileceği ileri sürüldü. Ayrıca Meclisin yetkilerinin, bir kimse üzerinde toplanmasının doğru olmadığı da iddia olundu. Fakat Mustafa Kemal Paşa, isteğinde direnmiş ve sonunda, 5 Ağustos 1921’de, ona istediği yetkileri veren kanun kabul olunmuştu. Bundan sonra Mustafa Kemal Paşa, birkaç cümle ile Meclis’e teşekkürlerini sundu ve “Düşmanları behemehal mağlüp” edeceğine dair olan inancının bir an olsun sarsılmamış olduğunu söylemek suretiyle dinleyenlerin içlerini serinletti.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Öte yandan, 9 Ağustos 1921’de, ordu ve millete yayımladığı bir bildiride Türk milletini ve Türk ordusunu övüyor, hiç yoktan meydana gelmiş olan bu ordunun İnönünde Yunanlıları iki defa yendiğini, son savaşlarda da onlara büyük kayıplar verdirdiğini söyledikten sonra Büyük Millet Meclisinin, kendisini geniş yetkilerle Başkomutanlığa getirdiğini, amacın da Yunan ordusunu “Anayurdumuzun harîm-i ismetinde” boğmak olduğunu belirtiyor, bunu sağlamak üzere her çareye baş vurulacağını açıklıyordu. Gerçekten Mustafa Kemal Paşa, 7, 8 Ağustos’ta “Tekalif-i milliye” adı altında 10 emir çıkardı. Bunların birincisi ile “Tekalif-i Milliye Komisyonları” kurulmuştu. Bu komisyonlar, Başkomutan tarafından verilecek olan emirleri uygulayacak ve “Bu suretle seferber ordu ihtiyacını temin edeceklerdi”. Nitekim bu komisyonlar, Mustafa Kemal Paşa’nın verdiği emirlere uyarak, bedeli sonra ödenmek üzere, halkın ve tüccarın elinde bulunan yiyecek, giyecek maddelerinden yüzde kırkını, “Öküz ve at arabalarının yüzde onunu, binek ve taşıt hayvanlarının yüzde yirmisini” aldılar. Bundan başka “Her evden bir kat çamaşır, birer çift çorap ve çarık” istediler.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
“Tekâlif-i Milliye” emirleri pek şiddetli idi. Bunlardan yedi numaralarında “Cins, mezhep, sunûf ve meslek”i ne olursa olsun, cinsleri tayin edilen silahların üç gün içinde “Mahalli Tekâlif-i Milliye Komisyonu”na teslim edilmek suretiyle “Hükümete terk ve teberru’u” isteniyor, elinde bu çeşit silah bulunup da vermeyenlerin dördüncü gün asılacakları tebliğ olunuyordu. Gerçi, bu şiddetli tutuma rağmen bazı bozguncular ortaya çıktı. Fakat bu gibiler, Samsun, Konya, Eskişehir ve Ankara’da kurulmuş olan “İstiklâl Mahkemeleri”nin çok şiddetli hükümleriyle karşılaştılar. Verilen emirleri yerine getirmeyen ve “Sû-i isti’mâli görülen” devlet memurları da, “Hiyânet-i vataniye” suçu ile yargılanarak cezalandırıldılar.
“Tekâlif-i milliye emirlerinin” zamanında ve eksiksiz olarak uygulanması, Sakarya doğusuna çekilmiş olan Türk ordusunun ihtiyaçlarını gidermekte büyük faydalar sağladı. Fakat şurasını mutlaka belirtmek gerekir ki, Türk Milletini büyük fedakarlıklara sevk eden sadece emirler, kanunlar ve cezalar değil, onun başka milletlerde görülmeyen nitelikleri idi. Bunlar, vatanın tehlikeye düştüğü zamanlarda hemen kendini gösteriyor ve bu yüzden mucizeler meydana geliyordu. İşte Sakarya Savaşının arafesinde de böyle şaşırtıcı bir hal oldu ve her sınıf halk, kendine düşen görevi, gücünün çok üstüne çıkarak, başarmaya çalıştı.
“Tekâlif-i milliye emirlerinin” zamanında ve eksiksiz olarak uygulanması, Sakarya doğusuna çekilmiş olan Türk ordusunun ihtiyaçlarını gidermekte büyük faydalar sağladı. Fakat şurasını mutlaka belirtmek gerekir ki, Türk Milletini büyük fedakarlıklara sevk eden sadece emirler, kanunlar ve cezalar değil, onun başka milletlerde görülmeyen nitelikleri idi. Bunlar, vatanın tehlikeye düştüğü zamanlarda hemen kendini gösteriyor ve bu yüzden mucizeler meydana geliyordu. İşte Sakarya Savaşının arafesinde de böyle şaşırtıcı bir hal oldu ve her sınıf halk, kendine düşen görevi, gücünün çok üstüne çıkarak, başarmaya çalıştı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bundan dolayı Türk kadını omuzlarında mermi taşımış, silah ve cephane yüklü kağnıların idaresini eline almıştı. Bu kadınlar silah ve cephaneye, çocuklarından fazla değer veriyor; araba kırıldığı vakit, arabadaki silah ve cephaneyi gerektiği yere kadar sırtlarında götürüyorlardı. “Halk, minarelerden askere yazılmaya” çağırıldığı vakit, hemen göreve koşmuş ve sevk edilecek oldukları yerlere kadar yaya gitmişti. Fakat bazen bunlara verilecek silah bile bulunamamıştı. Un bulamadıkları zaman bu insanlar, kaynamış veya kavrulmuş buğday ile karınlarını doyuruyorlardı. Ordunun ihtiyaçlarının sağlanmasında Refet Paşa’nın da büyük payı vardı ve bu yüzden takdire değer görülmüştü. Bununla beraber Türkler için durum çok nazik ve kritik görünüyordu. Çünkü, bütün çabalara rağmen, Türk ordusu ile Yunan ordusu arasındaki araç ve gereç farkı giderilememişti. Özellikle iki ordudaki top, makineli tüfek ve uçak sayısı, birbirleriyle karşılaştırılamayacak durumda idi. Bundan başka Yunan ordusu demiryolları ile denize ve bu suretle de İngiltere’nin zengin kaynaklarına bağlı idi.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Donanımı çok noksan olan Türk ordusunun kaynakları ise, Birinci Dünya Savaşından yorgun ve bitkin çıkmış olan fakir Anadolu halkına dayanıyordu. Bu ordunun ulaştırma araçlarını genellikle, kağnılar, develer teşkil etmekte idi. Anlaşılıyordu ki, bu defa da iki ordu farklı şartlar altında döğüşeceklerdi. Onun için sonuç aleyhte olabilir, hatta Ankara’nın düşmesi bile beklenebilirdi. Ancak hiçbir şey, Türkiye’yi ve Türkleri kurtarmaya karar vermiş olanları, bu kutsal amaçlarından vazgeçiremedi. Onlara göre Sakarya doğusuna çekilmiş olan Türk kuvvetleri, gerekirse Kızılırmak’a kadar geri alınabilir ve kurtuluş hareketine devam olunabilirdi. Bu sebepledir ki, Kayseri’nin hükümet merkezi olması kararlaştırılmış, Büyük Millet Meclisi’nin yapacağı toplantılar için Kayseri lisesi binasında gerekli tertipler alınmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisine ait basım makineleri bile yola çıkarılmıştı. Halk da, bulabildiği taşıtlarla Kayseri ve Çankırı’ya doğru göç ediyordu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Kütahya – Eskişehir Savaşından sonra Yunanlılar, Türk ordusunun yenilmediğini anlamış, kazançlarının sadece birkaç şehir ile biraz topraktan ibaret olduğunu görmüşlerdi. Onlar, bu başarının yeter olmadığını ve Türk ordusunu bir meydan savaşında yenip dağıtmadıkça maksatlarının gerçekleşemeyeceğini de biliyorlardı. Bu sebeple, 9 Ağustos’ta “Paris Konferansının tarafsızlık kararı vermesine, aynı tarihli Times gazetesinin, “Yunanlıların vazifesi her gün biraz daha güçleşiyor” diye kendilerini uyaran bir yazı yazmasına, hatta 10 Ağustos’ta Lloyd George’un “Sévres Muâhedesi yırtılmış olduğundan silah ticareti serbesttir” demesine rağmen Yunanlılar, Ankara’ya doğru ilerleme fikrinden vazgeçmediler. Ancak Kütahya – Eskişehir Savaşındaki kayıplarını gidermek ve “İleri yürüyüş esnasında uzayacak menzil hatları üzerinde lazım gelen tertibatı yapmak için” bu savaştan sonra Eskişehir’de 15-20 gün oyalandılar. Fakat, M. Kemal Paşa’nın Fevzi Paşa ile birlikte, Polatlı yakınında Alagöz köyündeki karargahına giderek Başkomutanlığa başlamasından bir gün sonra yani 13 Ağustos 1921’de yeniden harekete geçen Yunanlılar, 14 Ağustos’da Sivrihisar’ı işgal ettiler,
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
15 Ağustos’da da Yunan Kralı askerlerine Ankara’yı hedef olarak gösteren emrini verdi ve “İngiliz irtibat subaylarını” Ankara’da vereceği ziyafete çağırdı. Halbuki, 16 Ağustos’da Avam Kamarasında Lloyd George, Yunanlıların hiç de lehinde yorumlanamayacak bir konuşma yapmıştı. Buna rağmen, 10 piyade ve 1 süvari tümeni ile Yunanlılar “Porsuk suyunun kuzeyinden ve güneyinden ve Sakarya’nın yukarı kısmı güneyinden” doğuya doğru yürümüş ve hiç de engelle karşılaşmadan yürüyüşlerine devam ederek 17 Ağustos’da Sakarya’nın batısındaki Türk kuvvetleriyle temasa gelmişlerdi. Buradaki Türk kuvvetleri süvari ve piyadelerden kurulmuş müfrezeler idi, görevleri de Yunan ileri hareketini “mümkün olduğu kadar” geciktirmekti. Onun için bu birlikler yavaş yavaş geri çekiliyorlardı. İşte bu sıralarda, 21 Ağustos’da, Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir Paşa’dan, moral takviye edici bir yazı geldi. Bu yazıda, “Yaptığımız istiklal muharebesidir. Vatanımızda bir dağ ve bir fedakar kalsa dahi kavgamız devam edecektir” denildikten sonra, düşmanın üstün kuvvetleri karşısında nasıl hareket edilmesi gerekeceği açıklanıyor ve “Şu veya bu mevziin müdafaasının” düşünülmemesi, düşmanı yıpratmak için her çareye baş vurulması, “Düşmanın cenahlarından birinde faik kuvvetler toplayarak” orada düşmana gerekli darbenin indirilmesi tavsiye ediliyordu.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
13 Ağustos’dan 23 Ağustos’a kadar önemli bir harekette bulunamayan ve fakat daha önce almış oldukları tertiplerin yanlışlığını anlamış olan Yunanlılar, bu süre içinde yeniden tertiplenmişlerdi. Buna göre onlar Türk ordusunu, sol kanadını kuşatmak suretiyle “imha etmek” istiyorlardı. İşte bu planı gerçekleştirmek üzere Yunan ordusu, 23 Ağustos 1921 sabahı bütün askerlik bakımından önemi olan tepelerden bazılarını, bu arada Mangal Dağını ele geçirdi ve bütün çabalara rağmen bu dağdan geri atılamadı. 24 ve 25 Ağustos Savaşları çok kanlı oldu, 25 Ağustos’da Türbetepe, iki taraf arasında alınıp verildi, büyük kayıplara sebep oldu ve sonunda Türklerde kaldı. Bununla beraber Yunanlılar, ertesi gün, şiddetli bir saldırıya geçtiler. O gün “Yunan ordusunun kuşatmadan çok çevirmeye benzeyen hareketleri en son noktaya varmıştı”. Grup komutanlarının raporlarını da dikkate almış olan Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Genel Kurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa’ya, orduyu daha gerilerde sağlam bir çizgiye çekerek savunmanın orada yapılmasını teklif etti ise de Fevzi Paşa bunu kabul etmemiş ve “Adım adım savunmakla başarılı sonuca varılacağını” söylemişti. Bunun üzerine Batı Cephesi Komutanı, “Gece yarısı yayımladığı emirle Grupların, bulundukları yerlerde savunmalarını” bildirdi
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Halbuki, 27, 28 ve 29 Ağustos’da Türk kuvvetleri çok sıkışık bir duruma düşmüş ve yanlış düzenlendiği iddia olunan Türk savunma hattı, yer yer parçalanmıştı. Gerçekten yüz kilometre uzunluğundaki bu hat üzerinde yapılan savaşlarda, sol kanadaki Türk kuvvetleri, Ankara’nın 50 kilometre güneyine kadar itildi ve batıya doğru kurulmuş olan Tük cephesi, yön değiştirerek güneye döndü. Bunun üzerine bütün cephedeki Türk kuvvetleri biraz daha gerideki bir hatta alındı. Bundan umutlanan Yunanlılar 30 ve 31 Ağustos’da şiddetli ve başarılı saldırılarda bulundular. Fakat bu günden sonra Yunanlılar, Türk sol kanadına karşı giriştikleri taarruzdan vaz geçerek 1 Eylül’de Türk kuvvetlerinin sağ kanadı ile merkezine saldırdılar. 2 Eylül’de aynı hareket devam eti. Çal dağı Yunanlıların eline geçti. Türk kuvvetleri Çal dağının 500 – 1000 metre doğusundaki bir hatta çekildi ve bu suretle çok kritik bir durum ortaya çıktı. Şimdi Mustafa Kemal Paşa bile umudunu yitirmiş görünüyor, “Geri çekilme emri verip vermemekte tereddüd ediyordu”.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Ancak cephede umudunu kaybetmemiş ve zafere olan inancı sarsılmamış olan tek bir komutan vardı. herkesin güvenini kazanmış olan bu komutanın, o gece saat ikide Mustafa Kemal Paşa ile yaptığı bir telefon konuşması, sonucu nereye varacağı kestirilemeyen ve pek kanlı bir surette devam etmekte olan Sakarya meydan savaşının seyri üzerinde her halde büyük bir etki yapmıştı. Çünkü Mustafa Kemal Paşa’nın en sinirli halde bulunduğu ve neye karar vereceğini kestiremediği bu saatlerde, telefonun öteki ucundan Fevzi Paşa, durumun Türkler lehinde olduğunu ve Yunanlıların çekileceklerini bildiriyordu. Fevzi Paşa’nın görüşü isabetli idi. Çünkü Yunanlılar ertesi gün yani 3 Eylül’de sukunet içinde kaldılar. Gerçi 4 ve 5 Eylül’de de saldırılarını sürdürdüler. Fakat bu taarruzlar, büyük kayıplar verdirilmek suretiyle durduruldu. Bundan sonradır ki, “Taarruza devam kabiliyet ve kudretinden mahrum” kalmış ve bütün cephe üzerinde taarruzdan vazgeçerek savunma haline geçmişlerdi. Türk ordusu, onların savunmadaki direnme derecelerini yoklamak için, 6 Eylül’de bir taarruz yapmış ve bu hareketini 8 Eylül’de de tekrarlamıştı. Her iki taarruzda da başarı kazanıldığı için Türk komuta heyetince “Düşman ordusunun tepelenmesi zamanının geldiğine kanaat getirildi ve bu sebeple de 10 Eylül 1921’de “Beylikköprü şarkında” genel taarruza geçildi. Bu taarruzdaki başarı pek büyük olmuş ve düşman, mevzilerini bırakarak, Beylikköprü’ye doğru çekilmeye başlamıştı. 12 Eylül’de yapılan şiddetli taarruzdan sonra ise, morali büsbütün bozulan düşman birlikleri, “Artık muntazam bir ric’at manzarasını da kaybederek perişan bir halde bir an evvel nehrin garbına atılmaktan başka bir şey” düşünmedi.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
13 Eylül 1921’de Sakarya’nın doğusunda artık Yunan kuvveti bulunmuyordu. Gerçekten 11 Eylül’de Yunan kolordularına, çekilmeleri için emir verilmişti. Bazı Yunan komutanları ve bu arada Sariyanis’in dediği gibi oyun kaybedilmiş ve 1683 tarihinde başlamış olan hayasız bir akının son kanlı ve korkunç dalgası, 1922 Eylül’ünde Sakarya’nın bu kesiminde kırılmıştı. Sözün kısası, uzun süreli ve büyük bir meydan savaşı kazanılmıştı. Bu sonucun alınmasına, Başkomutan’ın, “Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın, her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz. Onun için küçük, büyük her cüz’i tam, bulunduğu mevzi’den atılabilir. Fakat küçük, büyük her cüz-i tam, ilk durabildiği noktada, tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip muharebeye devam eder” prensibinin uygulanması ve istenilen noktada düşmanla savaşmak, “Evvela onu çarpmaya mecbur etmek ve çarptıkça kırmak” taktiği; Fevzi Paşa’nın “Muharebe meydanlarının hemen her noktasında gece ve gündüz hazır bulunmuş ve pek isabetli ve değerli tedbirlerini mahallinde gerekenlere tebliğ” etmiş olması; İsmet Paşa’nın “Yorulmaz bir azim ve iman ve faaliyetiyle gece gündüz harekatın ufak noktalarına varıncaya kadar nafiz” olması ve ordusunu fevkalade bir suretle sevk ve idare etmesi; Müdafaa-i Milliye Vekili Re’fet Paşa’nın, bu savaşın süresi boyunca “Ordunun ihtiyaç duyduğu her şeyi muvaffakiyetle ve zamanında” yetiştirmesi; öteki komutanların birbirleriyle “Müsabaka edercesine fedakarlık, kahramanlık ve dirayet” göstermeleri; Türk subaylarının ölümü hiçe sayarak ateş ve çeliğe karşı göğüslerini siper etmeleri; Türk erlerinin ise “Meth-ü senânın” çok üstündeki fedakarlıkları sebep olmuştur.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bu savaşta Yunan ordusunun taarruz kudreti kırılmış ve üçte biri yok edilmişti. Yunan ordusunun daha sonra uğrayacağı büyük felaketin bir başlangıcı sayılan bu savaş, aynı zamanda, Yunan ordusu ile Yunan milletinin zafere olan inançlarını yok eden bir savaştır. Böyle olmakla beraber bu savaşın sonunda Yunan Kralı askerlerine hâlâ, “Düşmanın kalbine vurdunuz, esarette bulunan kardeşlerinizi kurtarmak için ve ecdadlarınızın (cedlerinizin, denmek lazımdır) şanlı eserler vücuda getirdiği memlekete yeniden medeniyet götürmek için kanınızı döktünüz, kıymetli olan kanınızı döktünüz” gibi yersiz sözler söylerken Başvekil Gounaris de ondan daha manalı konuşmuyordu. Fakat askerler, yenilmiş olduklarını kabul ediyor ve bunun için bazı sebepler gösteriyorlardı. General Papoulas, yenilmenin sebeplerini, Türk ağır toplarının çokluğunda ve üstünlüğünde buluyordu. Albay Bujac ise bu yenilginin sebeplerini Yunanlıların, “Kendi kuvvet ve vasıtalarına gurur ile güvenmelerine”, düşman kuvvetini daha aşağı bir değerde görmelerine ve Yunan ordusundaki komuta heyetinin yetersizliğine bağlamaktadır. Yunan Generali Xsenefon Stratikos ise “Gazi Kemal, etrafındaki zabitlerle Türkiye’nin son kalesini müdafaa etti; önüne geçilmez azm-ü irade ile onu kurtarmak istedi. Yunan faaliyetinin pek gerilmiş olan sinirleri Ankara önündeki sinirler karşısında tamamiyle gevşedi”… “Yunan azm ve iradesi, Kemal’in azm-ü iradesini daha kuvvetli görerek önünde baş eğdi” demektedir.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
12 Eylül 1921’de cepheden gönderilen bir telgraf, Ankara’ya zaferi müjdelemiş ve bu suretle Tanrı’nın, “Ehl-i Salîb’in asırlarca evvel ta’kib ettiği dini gayeleri ihya etmek için” kendisinin Hazret-i İsa tarafından memur edildiğini sanan Kral Constantin’e ve ordusuna değil, Türklere yardım ettiği anlaşılmıştı. Fakat düşmanın ordusunu gerektiği şekilde takip etmek mümkün olmadı. Çünkü Türk ordusunun “o günkü hali; durumu; şartları ve vasıtaları” buna müsait değildi. Ayrıca Yunanlılar, kendi ordularının “Pek o kadar ta’ciz edilmeden geri çekilebilmesini ve Eskişehir’le Afyonkarahisar önlerinde tedafüi bir cephe kurabilmesini, sırf geçilen yerlerin yakılması gibi vahşiyane bir taktiğe borçlu idiler”.
Kazanılan büyük zafer yurdun her yanında çeşitli surette kutlanırken, aynı zamanda birer milletvekili olan Fevzi (Çakmak) Paşa ile İsmet (İnönü) Paşa, 14 Eylül 1921’de Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir önerge vererek, Sakarya zaferinin büyük kahramanı Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya, Osmanlı imparatorluğunun en büyük askeri rütbesi olan Müşirlik rütbesiyle Gazilik unvanının verilmesini istediler. Bu isteği Meclis, 19 Eylül 1921 tarihinde yerine getirdi.
Kazanılan büyük zafer yurdun her yanında çeşitli surette kutlanırken, aynı zamanda birer milletvekili olan Fevzi (Çakmak) Paşa ile İsmet (İnönü) Paşa, 14 Eylül 1921’de Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir önerge vererek, Sakarya zaferinin büyük kahramanı Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya, Osmanlı imparatorluğunun en büyük askeri rütbesi olan Müşirlik rütbesiyle Gazilik unvanının verilmesini istediler. Bu isteği Meclis, 19 Eylül 1921 tarihinde yerine getirdi.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Sakarya Zaferinden Sonra Ankara, İ’tilâf Devletleri ve Yunanistan.
Türkiye’de Savaş Hazırlıkları ve Taarruz Plânı
Sakarya zaferinden sonraki iç ve dış olayları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:
I- Sakarya zaferinden hemen sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir ahenksizlik baş gösterdi, özellikle, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlık yetkisini sürdürmek için meclis’e sevkedilen kanun müzakereleri sırasında bazı milletvekillerinin muhalif tutum içine girdikleri görüldü. Gerçi kanun kabul edilerek Başkomutanlık süresi, 5 Kasım 1921’den itibaren üç ay daha uzatılmış oldu. Fakat muhalefet devam etti ve bir an geldi ki, “Ta’kîb olunan askeri siyaset nedir?” diye sorulan bir soru ile belirli bir hal aldı. Soruyu soranlar, “Behemahal muharebeye devam ile netice alınması mümkün müdür? Mümkün olmadığı ihtimaline nazaran, daha şimdiden başka tedbir ve çarelere” başvurmak ve “İçinde bulunduğumuz badireye nihayet vermek münasip olmaz mı?” demek istiyorlardı. Fakat Gazi Mustafa Kemal Paşa, bu meselenin ne hükümette ne de Grupta tartışılmasına izin verdi. Bundan dolayıdır ki, soruyu soranlar istifa ettiler.
Türkiye’de Savaş Hazırlıkları ve Taarruz Plânı
Sakarya zaferinden sonraki iç ve dış olayları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:
I- Sakarya zaferinden hemen sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir ahenksizlik baş gösterdi, özellikle, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlık yetkisini sürdürmek için meclis’e sevkedilen kanun müzakereleri sırasında bazı milletvekillerinin muhalif tutum içine girdikleri görüldü. Gerçi kanun kabul edilerek Başkomutanlık süresi, 5 Kasım 1921’den itibaren üç ay daha uzatılmış oldu. Fakat muhalefet devam etti ve bir an geldi ki, “Ta’kîb olunan askeri siyaset nedir?” diye sorulan bir soru ile belirli bir hal aldı. Soruyu soranlar, “Behemahal muharebeye devam ile netice alınması mümkün müdür? Mümkün olmadığı ihtimaline nazaran, daha şimdiden başka tedbir ve çarelere” başvurmak ve “İçinde bulunduğumuz badireye nihayet vermek münasip olmaz mı?” demek istiyorlardı. Fakat Gazi Mustafa Kemal Paşa, bu meselenin ne hükümette ne de Grupta tartışılmasına izin verdi. Bundan dolayıdır ki, soruyu soranlar istifa ettiler.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Ancak Başkomutanlığın ve Genelkurmay Başkanlığının Ankara’da karargah kurmasını bile eleştiren muhalifleri, tatmin etmiş olmak için Mustafa Kemal Paşa, batılı devletlerin Türkiye hakkındaki gerçek düşüncelerini öğrenebilmek, Türk milli davasını onlara anlatabilmek ve o zamanki bir deyimle “Tenvir ve tenevvür maksadıyla”, Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal (Tengirşenk) Beyi Avrupa’ya göndermeyi faydalı mütalea etmişti. Yusuf Kemal Bey, önce İstanbul’a uğrayacak, İstanbul Hükümeti Hariciye Nazırı İzzet Paşa ve arkadaşlarıyla, hatta gerçek bir istek gösterildiği takdirde, Padişahla görüşecek, Büyük Millet Meclisinin, Hilafet makamına olan bağlılığını muhafaza ettiğini ve edeceğini, söyleyecek, buna karşılık Padişahın, bu meclisi tanımasını isteyecekti. Bundan başka Yusuf Kemal Bey, İzzet Paşa ve arkadaşlarına “Aynı hedefe yürümeyi” ve işbirliği yapmayı teklif edecekti. 7 Şubat 1922’de Ankara’dan hareket eden ve 15 Şubatta, İngilizlerin hazırladığı özel bir trenle İstanbul’a varan Yusuf Kemal Bey’in orada geçirdiği günler içinde yaptığı konuşmalardan bir sonuç alamadığı ve İstanbul hükümetinin de kendi başına hareket etmeyi daha faydalı bulduğu görüldü. Gerçekten, bu sıralarda İngiltere’nin İstanbul’daki Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold, Osmanlı Hariciye, Nazırını (Dışişleri Bakanı) ziyaret ederek, “Lord Curzon’un kendisini kabule müheyya olduğunu” bildirmişti.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bu durum karşısında İstanbul Hükümeti işin gereğini düşünmüş ve bu davete katılmamayı sakıncalı gördüğü için, Ahmet izzet Paşa başkanlığında, “Mütareke Komisyonu reisi Ethem, kalem-i mahsus müdürü Haydar ve kâtip Kadri Beylerden” kurulan, bir heyetin hemen yola çıkarılmasını ve fakat “Ankara heyetiyle ahenk ve uygunluk sağlanmasına gayret edilmesini hal ve maslahata muvafık” görmüştü. Ahmed İzzet Paşa heyeti bu talimatla, kara yolundan, hemen Paris’e hareket etti. Anlaşılıyordu ki, İstanbul hâlâ kendini her şeyin üstünde görmekte, fakat milli menfaatları korumak üzere Ankara ile ahenk içinde bulunmayı da gerekli saymakta idi. Ancak onların tutumu Ankara’ca hoş karşılanmamış ve İstanbul’un yerilmesine sebep olmuştu. Öte yandan 7 Martta Marsilya’ya varan ve orada Franklin Bouillon ile görüşen Yusuf Kemal Bey, daha sonra Paris’te, Poinacaré ile de konuştuktan sonra Londra’ya gitmişti. Burada verdiği bir demeçte, “Ankara ile İstanbul arasında fikir birliği var. Ben yalnız İ’tilâf devlet adamlarıyla fikir teatisi için geldim” diyen Yusuf Kemal Bey, 16 Martta Lord Curzon ile de konuşmuştu. Fakat ne Poincaré ne de Lord Curzon, Türk milli davasını henüz kabul edecek halde değillerdi. Nitekim, Fransız devlet adamları, Türklere sempati göstermekle beraber, müttefikleriyle birlikte hareket etmeyi daha uygun buluyor ve bu sebeple de Misâk-ı Millîyi kabul ettiklerini açıkça söylemiyorlardı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
Geri: Çerkez Ethem Olayı ve Birinci İnönü Savaşı
Bununla beraber Türk askeri müşavirler, Fransa’dan, acele “Silah ve malzeme” elde etme teşebbüslerinde pek başarılı olmuşlardı. İngilizlere gelince onlar, bir Türk taarruzundan çekindikleri için, müttefikleriyle birlikte kendilerinin de, Yunanlıların Anadolu’dan ayrılmalarını esas itibariyle kabul ettiklerini, yakında Müttefik Devletler Dışişleri Bakanlarının toplanarak bu hususu karara bağlayacaklarını ve fakat her şeyden önce Türklerle Yunanlılar arasında bir mütarekenin imzalanması gerektiğini söylüyorlardı. Her ne kadar Yusuf Kemal Bey, “Konferansın evvela Anadolu’nun tahliyesine karar verip tarafeyne tebliğ etmesinin mütarekeden daha kuvvetli olacağını” söyledi ise de Lord Curzon, mütareke fikrinde ısrar etmişti. Anlaşılıyordu ki, sadece politik yollardan yürüyerek Türkiye meselesini halletmek mümkün değildi ve bunun böyle olduğunu daha önceden kestirmiş olan Mustafa Kemal Paşa, kurtuluşun kesin bir zafere bağlı olduğunu kabul ediyordu. Ancak muhalifleri böyle bir zafere şüpheli gözlerle bak4ıyorlardı. “Meclis müzakerelerinin hüsn-i cerayanını te’min” maksadiyla kurulmuş olan Müdafaa-i Hukuk Grubundan ayrılmış ve dıştaki bazı muhaliflerle birleşerek “İkinci Grub’u” kurmuş olan bu muhalifler ise gittikçe tehlikeli bir hal almışlardı. Özellikle bunlar, “Meclisde ordu aleyhinde bir cereyan vücûde” getirmek istiyorlardı.
LeLisH- | aşKın -Ti haLi |
-
Meslek : öqRen-ci öqRendin mi?
Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 1504
Başarı Puanı : 141
Rap : 17
Kişi sayfası
Başarı Puanı, Seviye, Güçlülük:
4 sayfadaki 6 sayfası • 1, 2, 3, 4, 5, 6
Melegim.Forum.St :: Öğrenciler için :: Tüm DersLer :: Tarih
4 sayfadaki 6 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz